Çin mutfağının vazgeçilmezlerinden olan deniz ürünü; yemeklerin yanı sıra ilaç ve kozmetik sanayisinde de kullanılan deniz patlıcanı öncelikle Uzakdoğu pazarında kendine yer buluyor. Deniz hıyarı olarak da bilinen bu canlı Türkiye’de ciddi bir ekonomiyi de sırtlanmış durumda. Özellikle Ege sahillerinde çeşitli meralarda avlanan deniz patlıcanı, yine Türkiye’de işlenip kurutularak Uzakdoğu pazarına sunuluyor. Dolayısıyla dalgıçlardan, kaptanlara, aracısından, fabrikadaki işçisine kadar birçok vatandaşın ekmek kapısı aynı zamanda denizlerimiz için önemli bir biyoçeşitlilik unsuru.

‘EKOSİSTEMİ BOZUYORLAR’

Böylesi önemli bir deniz ürünüyle geçimini sağlayan yasal avcılar, kaçak avcılar nedeniyle mağdur durumda olduklarını söylüyorlar . Tüm sene hazırlık sürecini av sezonuna göre yapan ve yılın sadece belli dönemlerinde avlanabilen emekçiler zor durumda olduklarını belirtiyorlar. Şu an bakanlığın önerdiği mera alanlarının yeterli olmadığını ve Tarım ve Orman Bakanlığı‘na başvurduklarını ancak olumlu bir yanıt alamadıklarını belirten avcılardan Ali Eren Topal, “ Geçtiğimiz yıllarda o kadar çok gündeme geldi ki yasal olarak avlananların yanı sıra birçok kaçak avcıyı da kendine çekti. İşin aslına bakarsak çeşitli yasal prosedürlerden ve vergilendirmelerden kaçarak daha fazla kazanç elde etmek isteyen kaçak avcıların kontrolsüz avlanmaları nedeniyle doğal denge tehlike altında. Yeni mera alanları kurulması çok önemli. Bu sayede popülasyon artabilir ve maddi olarak daha güzel sonuçlar doğabilir” dedi. Uzun yıllardır dalgıçlık yaptığını anlatan Topal, “ Kaçak avcılığın doğa dışında dalgıçlık işini yapan insanlara da zararı var. Uyguladıkları avlanma teknikleri nedeniyle popülasyona büyük tahribat veriyorlar. Kaçak avcılar genelde plakası olmayan teknelerle ‘algarna ‘ denilen bir yöntem kullanarak avlanıyorlar. Yani tırmık benzeri bir aletle deniz tabanını komple küreyerek avlanıyorlar. Bu yüzden tabandaki tüm canlılar ve yumurtaları da toplanıyor. En çok deniz tabanında bulunan ‘Poseidon Çayırı‘ olarak bilinen bir su altı bitkisi vardır ve çapa atmak yasaktır ama bu yöntem ile civarda bulunan tüm bitkileri söküyorlar. Suyun altında yaşayan bitkiden, ahtapota sadece deniz patlıcanlarının değil bölgedeki tüm deniz canlılarının yaşamı ve devamlılığı tehlikeye giriyor. Sonuç olarak bu nedenle tüm ekosistemi bozuyorlar” dedi.

‘İŞSİZ KALACAĞIZ’

Aynı zamanda ekonomik anlamda da büyük  zarara uğradıklarını dile getiren Topal, “Kaçak avcıları herkes biliyor ancak ispatlayamıyoruz. Sahil güvenlik suçüstü dahi yapsa avladıklarını geri bırakarak veya ekipmanlarını atarak bir şekilde kurtuluyorlar. Şu an aşağı yukarı yasal olarak çalışan dalgıç sayısı 1500’dür. Bu devletin izin verdiği sayı. Birde bunun dışında bu işi yasa dışı yapmaya çalışan neredeyse 5 bin kişi var. Böyle devam ederse ülkeye gelen milyon dolarlar artık gelmiyor olacak. Pek çok dalgıç işsiz kalacak. Bu konunun çözülmesini istiyoruz. Artık kaçak avcılar yüzünden emekçi arkadaşlarımız yani yasal dalgıçlar işsiz kalmasın. Ekonomik olarak zorluk yaşamasın” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber