Karaburun’da meydana gelen 4,2 büyüklüğünde depremin ardından bölgede 47 sarsıntı daha gerçekleşti. Depremin ardından uzmanlar Karaburun’da 6,9’luk bir sarsıntı olabileceği uyarısında bulundu. Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan “Bu bölge yeniden toparlanarak 6.8-6.9 büyüklüğünde bir deprem üretmeye gebe” değerlendirmesi yaparken Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir de, üst üste yaşanan sarsıntılarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

KAPIMIZI ÇALABİLİR

Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Depremler Midilli Fayı etkisinde gerçekleşiyor. Bu bölgede 2017 yılında 6.3 büyüklüğünde bir deprem olmuştu. Daha sonra 1 Şubat 2021 tarihinde 5.1 büyüklüğünde art arda iki deprem olmuş ve kısa süreli bir deprem fırtınası yaşanmıştı. Son depremler yine aynı fay zonu üzerinde gerçekleşiyor. Bunun yanında bölgede Midilli Fayı’na dik olacak şekilde Karaburun ile Sakız Adası arasında uzanan fayların da sürece katıldığını ve deprem üretmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu da deprem fırtınasının gelişmesine neden oluyor. Zaten Girit ile Samos ve Midilli arasındaki bölgede 2017 yılından beri yoğun şekilde devam eden bir deprem aktivitesi mevcut. Fakat depremlerin önemli bir bölümü deniz altı faylarında gerçekleşiyor. Bu durum İzmir’deki yerleşim yerlerinden geçen diri faylar üzerinde ciddi oranda stres birikimine neden olmuş olabilir. Bu küçük depremler artçı ve haberci gibi. Bu fayda büyük bir kırılma olabilir. Resmen deprem fırtınası yaşıyor. Sadece önceki gece 100’e yakın küçük deprem oldu. Bunun ardından 6.7 - 6.8 ile birlikte Karaburun ve İzmir'e tsunami felaketi gelebilir” diye konuştu.

NE YAPILMALI?

Gülbahçe, Seferihisar ve Tuzla faylarına dikkati çeken Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Özellikle Girit Adası ile Marmara Denizi arasında kalan Muğla, Aydın, İzmir, Afyon, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale’de önemli bir sismik etkinlik söz konusu. Bu bölgede hem deniz içinden ve hem de kentlerin yerleşim yerlerinden geçen faylar deprem tehlikesi ve riskini artırıyor. Son dönemde İzmir’den geçen diri faylar üzerinde yaptığımız çalışmalar, bazı fay parçalarının 2000-3000 yıldan beri yıkıcı deprem üretmediğini ortaya çıkardı. Bu nedenle özellikle Dikili, Bergama, Menemen, Bostanlı, Karşıyaka, Bayraklı, Bornova, Alsancak, Konak, İnciraltı, Balçova, Narlıdere, Menderes, Seferihisar, Gaziemir, Torbalı, Kemalpaşa gibi zayıf zeminler üzerinde yerleşmiş kentlerimizde 1998 öncesi binaların depreme karşı dirençleri ölçülmeli, dayanıksız binalar ya yıkılmalı ya da güçlendirilmeli." ifadelerini kullandı.

'İZMİR HAZIR DEĞİL'

İzmir’in depreme hazır olmadığını da belirten Sözbilir, “İzmir de Aralık sonunda İçişleri Bakanlığı ve AFAD tarafından İl Afet Risk Azaltma Planı hazırlanıyor. Bu planda Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) akademik danışman sıfatıyla, doğal afetlerden kaynaklanacak riskleri azaltmak için yapılması gerekenler üzerinde çalışıyoruz. Bir diğer önemli proje Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın başlattığı Kentsel Dönüşüm Yol Haritası. Bu çalışmada İzmir pilot bölge seçildi. Biz DAUM olarak burada da akademik danışman olarak katkımızı koyuyoruz. Bu projede de İzmir ölçeğinde doğal afet risklerini azaltmak için kentsel dönüşüm yol haritasının nasıl olması gerektiğini ortaya koyacağız. Biz biliyoruz ki, İzmir sadece deprem değil diğer doğal afetlere de maalesef hazır değil.” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber