Türkiye ve yakın çevresinde 2020 yılının ilk yarısında 5.0 büyüklüğünde ve üzerinde toplamda 29 deprem oldu. Her yıkıcı depremin gelecekte olacak depremlerin zararını aza indirebilmek için kullanılabilecek çeşitli verileri ürettiğinin altını çizen <strong><a href="https://www.egetelgraf.com/?s=deprem">Deprem</a> Tahmin Uzmanı Kadir Sütçü ve İstanbul Çevre Konseyi Danışman Kurul Üyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Uzman Havuzu</strong>’nda bulunan <strong>Bülent Özgen</strong>, “Yaşanan artçılar, büyük deprem habercisi olabilir ” dedi. <h2><strong>‘JEOLOJİMİZ GENÇ’</strong></h2> <strong>Deprem Tahmin Uzmanı Kadir Sütçü</strong>, “Sarsıntı anında aniden, sarsıntı öncesinde ise faylardan yavaş yavaş sızmak suretiyle sarsıntının depremin büyüklüğüne göre atmosferde geniş bir alana salınım yapan enerjidir. Yerin derinliklerinde meydana gelen enerji boşalması sonucu ortaya çıkan enerji etkisi ile salınım ve sarsıntılara deprem deniyor. Türkiye ile ilgili olan önemli kısım ise konumu, jeolojisi, sismolojisi ve meteorolojisi açısından başka hiçbir ülkeye benzemiyor oluşu. Üç taraf denizlerle çevrili. Denizlerde bir deprem olduğunda karayı etkiliyor İkinci başlık ise jeolojisinin genç olması. Daha önce tüm Anadolu denizmiş, en son oluşan kara parçalarından bir tanesi üzerinde yaşıyoruz. Tabi birde jeolojimizde genç. Türkiye’de bu nedenle her yıl çok sayıda deprem oluyor” dedi. <img class="alignnone size-full wp-image-38859" src="https://www.egetelgraf.com/wp-content/uploads/2020/07/deprem-uzmani-kadir-sutcu.jpg" alt="deprem-uzmani-kadir-sutcu" width="640" height="340" /> <h2><strong>‘AFETİN BÜYÜK YILI’</strong></h2> Yaşanan depremlerin büyük bir kısmının insanlar tarafından hissedilmeyecek kadar düşük şiddette olduğunu vurgulayan Sütçü, “Bazıları sebep oldukları tahribatlar ile felaketlere yol açıyor. Depremin saati ya da zamanı bilinmez. Basınçları izleyebiliriz. ‘Her şey gözlemle başlar’ deyip, deprem olduktan sonra atmosferi gözlemliyoruz. Bu büyük bir hata. Uzun kırıklarda daha büyük depremler olur. Kırıklara ve biriken enerji miktarına göre bazı bölgelerde deprem olma ihtimali daha yüksektir deriz. Ege’de bazı bölgelerde enerji birikimini gözlemleyebiliyoruz. Türkiye’de 2005 yılından beri 5.0 üzeri deprem seyrini listelersek; 21 deprem ile en yüksek sayı 2011 senesini işaret ediyor. 2017 yılında 25 deprem. 2019 yılında ise 18 deprem olmuş. Fakat 2020 yılının daha yarısındayken 29 deprem oldu. Bu durum da ise ben bu yıl için ‘afetin büyük yılı’ diyorum. Öngörülerimiz bu yönde. Nedeni ise 5.0 depremleri oynatan daha büyük bir deprem olması” açıklamalarında bulundu. <img class="alignnone size-full wp-image-38860" src="https://www.egetelgraf.com/wp-content/uploads/2020/07/bulent-ozgen.jpg" alt="bulent-ozgen" width="640" height="340" /> <h2><strong>‘TEDBİR KURTARIR’</strong></h2> Depremden kaçış olmadığını fakat korunabilmek için pek çok önlem alınabileceğini söyleyen <strong>İstanbul Çevre Konseyi Danışman Kurul Üyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Uzman Havuzunda bulunan Bülent Özgen</strong>, “Enerji merkezleri, cezaevleri, hastaneler ve çocuklarımızın kaldığı okullar sismik izolasyon ile yapılabilir. Ege Denizi’nin deprem araştırması ise yapılmamış. Büyük bir deprem riski her zaman var. Bu nedenle öncelikle bu araştırmalara yer vermeliyiz. Tedbir almazsak ve halka deprem konusunda eğitim vermezsek olası deprem durumlarından nasıl bir sonuç bekleyebiliriz ki? Tedbiri lafla almamalıyız. Bankalar vatandaşın belli uyarı sistemlerini evine alabilmesi için taksit imkanları sunmalı. Tedbir hayat kurtarır” diye konuştu. <strong>Rana Beyza Öztürk / Özel Haber</strong>