Bayraklı sırtlarında 1990'lı yıllarda meydana gelen büyük sel felaketinin ardından ağaçlandırılan orman alanları deprem konutları için imara açılınca meslek odalarından da itirazlar gecikmedi. Konuyu yargıya taşıyacağını duyuran TMMOB, yapılan son düzenleme ile depremde mağdur olan vatandaşların bu kez de heyelan tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldığını, karardan vazgeçilmediği takdirde ise gelecekte bedel ödeneceğini açıkladı.

'Orman arazisinin imara açılması yanlış bir seçim'

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Bayraklı ilçesi Laka Mahallesi sınırlarında yer alan 374 hektar büyüklüğündeki orman arazisinin sit derecesinin değiştirilerek imara açılmasının yanlış bir seçim olduğunu dile getiren Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, Ege Telgraf'a yaptığı değerlendirmede şunları ifade etti: "Ortada bir hedef var. Bu alanı imara yani yapılaşmaya açmak. İlk olarak buranın orman vasfını değiştirmek için bir değişiklik yapıldı. Biz bu karara dair dava açtık. Buna ilave olarak buranın SİT kararının kaldırılması söz konusu. Bununla ilgili düzenleme askıya çıkartıldı. Biz bunun için de yürütmeyi durdurma davası açacağız. Aslında burada yargıya taşınan iki konu var. Burası ormandır, bunun değiştirilmeye çalışılması doğru değildir. Bu yanlıştan dönülmesi gerekir. Ayrıca buranın doğal SİT statüsünün değiştirilmesi bilime, kamu yararına, şehirleşme ve planlama ilkelerine de aykırıdır. Biz bu gerekçelerimizi yargıya da detaylı olarak sunduk." tmmob-ikk-sekreteri-aykut-akdemir ‘DAVA AÇACAĞIZ’ Bakanlık tarafından askıya çıkartılan yeni düzenlemeye dava açacaklarını da duyuran Akdemir, itiraz gerekçelerini ise şöyle özetledi: "Seçilen rezerv alan Şehir Hastanesi civarında bölge. Orası heyelan alanı. Aynı anda su toplama havzası niteliğinde bir yer. Hatırlayacak olursak, 1990'lı yıllarda bir sel felaketi yaşadık ve bu bölgede 30'a yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu bölgedeki ani yağışlarda biriken su, dere yatakları buna sebep olmuştu. Burası halen aynı şekilde tehlike arz ediyor. Konut yapımı için doğa tahrip edilecek, ayrıca yeni bir faciaya da davetiye çıkartılmış olacak. Bu kesinlikle yanlış bir seçimdir. Koca İzmir Ovası'nda yer kalmadı da, gelip burada dağlık alanda, ağaçları kesip heyelan bölgesinde yeni konut mu inşa edeceksiniz? Baktığımızda, burada şehir hastanesi haricinde hiçbir yapılaşma yok ve oldukça büyük bir boş alan. Bu vesileyle, her ne kadar açıkça söylenmese de arka planda bu bölgenin imara açılması planlanıyor. Bunu söylemek için mühendis ya da mimar olmaya da gerek yok. Bakanlığın bu kararına ne yazık ki yerel idarenin de destek verdiğini görüyoruz. Bugün bu izinler verilirse, yarın bedel öderiz. izmir-rezerv-alani Depremden sonra çok soruldu. "Deprem Seferihisar'da oldu neden Bayraklı böyle oldu?" diye. 1970'li senelerde orası Bornova sınırlarında kalırken, depremin vurduğu o alanın imara açılması için kimler onay vermişti? Buraya onay veren meslek kurumları, bu imar düzenlemesini onaylayan belediye meclisi sorumludur. Ama Marmara depreminde nasıl Veli Göçer diye birini buldular, günah keçisi o oldu, iş kapandı, aynı şey burada da söz konusu. Bornova'da yaşamını yitiren 117 kişi için tüm yakınları zamanında burayı imara açan tüm sorumlular hakkında dava açmalıdır. Kamu görevlileri, sadece bugünü değil, yarınları, 20 yıl sonrasını, çocuklarımızı, torunlarımızı düşünmek zorundadır. Aynı hatayı yeniden yapmasınlar. Sonra izni biz vermedik diyerek kimse işinden içinden çıkmaya çalışmasın. Hem merkezi idare, hem de yerel yönetimler burada, bu kararlarda sorumludur. Biz meslek odaları olarak doğru raporları sunuyor ve bilimsel verilerle konuşuyoruz. Ne yazık ki şu anda bizden başka geleceği düşünen doğru söyleyen de yok. Herkes hadi yapalım, hadi konutları inşa edelim derdinde. Ama yarın öbür gün bir facia yaşanırsa, meslek odaları olarak biz demiştik demek istemiyoruz. Bugünün yöneticileri yarın bunun hesabını verebilecek kadar cesur ve bilgili olmak zorundalar. Konu bu kadar net ve açıktır." Erman Şentürk/Özel Haber