Kilo vermenin durması: Başa çıkma yöntemleri Kilo vermenin durması: Başa çıkma yöntemleri

MEMDUH GÜNEY-EGE TELGRAF- Diyabet hastalığı dünya genelinde büyük bir sorun olmaya devam ediyor Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre dünyada yaklaşık olarak 382 milyon yetişkinin diyabet hastalığı olarak hayatlarına devam ettiği tahmin ediliyor. Türkiye’de de bu oran oldukça fazla, her yedi yetişkinden birinin diyabet hastası olduğu tahmin ediliyor. Diyetisyen Helin Yıldız, diyabet hastalığında ‘doğru beslenmenin’ adımlarından bahsetti. Diyabet teşhisi alan kişilerin neden bu teşhisi aldıklarının farkında olmalarının önemini vurgulaya Yıldız, “Direkt doğru olan beslenme sürecine adım atmaktan önce, ‘Bugüne kadar neleri yanlış yapmışız?’ bunları bilip düzeltmek bizim için en doğru olan” diye konuştu.

‘İNSÜLİNE DUYARSIZ’

Diyabetin, pankreastan salgılanan insülin hormonunun kişinin vücudunda dengesiz ya da yok denecek kadar az salgılanmasıyla ilişkili bir hastalık olduğunun altını çizen Yıldız, “Yemek yemeğe meyilli olmak diyabetin ilk belirtilerinden biri. İnsülin direnciyle doğrudan alakalı. Kişi doyma isteğini gerçekleştiremiyor ve şekerli gıdalara daha fazla yöneliyor. Diyabet hastaları ‘gizli şeker’ olarak adlandırdığımız dönemde beslenmesini düzenlerse diyabet teşhisi alma sürecini de etkiliyor. Kişi eğer geçmiş dönemlerde uzun süre boyunca beslenmesine dikkat etmediyse de dokular insüline karşı duyarsızlık gerçekleştiriyor ve bunun sonucunda insülin kendi görevini yapamıyor. Bu yüzden de kan şekeri düşemiyor” ifadelerini kullandı.

‘YAŞAM TARZI’

Kişinin bu hastalığı kabul etmesinin ve hayatını buna göre şekillendirmesi gerektiğinin önemine değinen Yıldız, “Dört yıllık eğitim sürecimiz boyunca karşılaştığımız hastalıkta ‘Neden olmuş, kan tahlillerinde nelere rastlanmış?’ bunları öğrenerek diyet programı yazıyoruz. O yüzden kan tahlilleri olmadan kişiye bir diyet programı yazmak tamamen yanlış. Etkisini de azaltırız. Burada önemli olan kişinin kendi yaşam tarzını değiştirebilmesi, diyabetli olduğunu kabul edip bunun neden olduğunu bilmek ve yanlışları çıkarıp doğrularla devam edip yaşam tarzı olarak sürdürebilir hale getirmesi önemli” dedi.

FİZİKSEL AKTİVİTE

Yalnızca diyabete uygun beslenmenin ve diyet programlarının diyabet hastaları için yetersiz kalacağını vurgulayan Yıldız, “Eğer kişi diyabet hastasıysa, öncesinde bir obezite problemine çok rastlıyoruz ve şunu gözlemliyoruz: Yapılan çalışmalar gösteriyor ki kişinin yüzde beşlik bir kilo verme durumu dahi insülin direncinde ve diyabette çok olumlu sonuçlar veriyor. Yüzde beş de aslında çok az bir rakam. Fakat yüz kilogram bir bireyin beş kilo vermesi dahi çok olumlu sonuçlar yaratıyor. Fiziksel aktivite bu anlamda kilo vermeye hem destek oluyor hem de insülin direncini azaltma etkisinde çok önemli. Zaten fiziksel aktivite olmadığı durumlarda yan, ‘sedanter yaşam’ tarzında kişinin kronik hastalıklara yatkınlığı daha çok artıyor. Çoğu hastalığımızın bir kalıtımsal yanı bir de çevresel faktör etkileri var. Çevresel faktörleri azaltmak amacıyla fiziksel aktivite en güzel tedavi edici noktalardan biri bizim için” açıklamalarında bulundu.

‘OMEGA 3 KAYMAKLARI’

Sağlıklı beslenme sürecinde ve kronik hastaslıklarla mücadelede omega 3 tüketiminin gerekli olduğunu belirten Yıldız, “Balık bizim için çok önemli. Çoğu kronik hastalıkta tedavide rol oynayan bir görev üstleniyor. Diyet programlarına eklediğimiz omega 3 kaynaklarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Omega 3 kaynağı olarak tüketebileceğimiz, en rahat ulaşabileceğimiz besin balık ama bunun yanı sıra kişi dediğiniz kişi balık sevmiyorsa, tüketemiyorsa veya farklı durum varsa yağlı tohumları önerebiliyoruz. Çiğ badem, ceviz, fındık yağlı tohumlarla bu tarz durumları destekliyoruz” diye konuştu.

Kaynak: EGE TELGRAF