Didar DEMİRCİ/EGE TELGRAF- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2023 yılında 1,51 oldu. Bu veriler doğrultusunda yeni bir yol arayışına giren AK Parti hükümeti, çocuk teşviki için kadınların “ücretli doğum izni” gün sayısını kademeli olarak artırmayı hedefliyor. Bu çalışmanın etkili olmayacağı kanaatinde olan sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile iş dünyası temsilcileri, kadın istihdamının olumsuz yönde etkileyeceğinden endişeli. 

“ÇÖZÜM OLMAYACAKTIR”

Doğurganlık hızının artması için planlanan politikaya ilişkin sorularımızı yanıtlayan CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, “AK Parti iktidara geldiğinden bu yana aile birliğini koruma ve doğum hızını arttırma gibi çok sayıda başlık adı altında kadınlara türlü türlü esnek çalışma modelleri oluşturdu ve bunları zaman içinde dayattı. Artık kadınlar için esnek çalışma bir model haline gelirken, bugüne kadar doğum izni ve doğum desteği gibi konularda da çeşitli değişiklikler yapıldı. Ancak yaşadıklarımız bize esnek çalışma modelleri ve desteklerin artması ile doğum oranının artması arasında doğru bir orantı olmadığını gösteriyor. Politikalar tersine kadınları esnek çalışma modelleri ile güvencesiz bir ortama sürüklemekte, destekler ise köklü çözümler üretmemektedir. Dolayısıyla bugün doğum izninin artırılması da çözüm olmayacaktır” sözlerini kaydetti.

“SEBEBİ YÜKSEK ENFLASYON

AK Parti’nin kadınları “kuluçka makinesi gibi” gördüğünü ileri süren Kılıç, “Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ücretlerin düşüklüğü, barınma ve beslenme krizi, güvencesizlik ve gelecek kaygısı aile kurmayı güçleştirmekte ve çocuk sahibi olmayı ise neredeyse imkansızlaştırmaktadır. Eşler, kendi geçimlerini dahi sağlamakta zorlanırken, aileler çocuk yapamayacak duruma getirilmektedir. Eğitimin niteliksiz oluşu, okullarda güvenliğin sağlanamaması aileleri özel okullara iten en büyük etkenlerdir. Bir ailenin en büyük gideri ise çocuğunun eğitim masrafıdır. Bugün tek çocuk dünyaya getirmiş eşlere ikinci çocuğu sorduğunuzda, bu şartlarda imkansız olduğu cümlesini duyacaksınız. Bu sorunun kaynağı ise AKP’dir. AKP’nin yoksullaştıran, yozlaştıran politikalarıdır. Biz kadınlar; bizi sosyal hayattan soyutlayan politikalar yerine partimizin de önerdiği Aile Destekleri Sigortası başta olmak üzere etkili, uzun süreli ve kadınların hayatına dokunacak sosyal politikaların hayata geçirilmesini istiyoruz. Sağlık ve eğitim sisteminin kaliteli hale getirilerek sosyal devlet politikası gereği erişilebilir ve ücretsiz olmasını istiyoruz. Kadınlara eğitimde ve istihdamda fırsat eşitliği sağlanmasını, bu yapılırken de çalışma alanlarımızın kreş hakkı başta olmak üzere diğer haklarımızın da sağlanarak dönüştürülmesini istiyoruz” mesajını verdi.

“KADINLARIN ALEYHİNE”

Doğurganlık hızının artmasının ancak ve ancak derinlikli sosyal politikaların hayata geçmesiyle mümkün olduğunun altını çizen Kılıç, “Bu iktidar en basitinden çocuklarımızın önüne okullarda bir tas çorba koyamamış, yasada olmasına karşın işyerlerimize kreşler yaptırmamıştır. Var olan kreşleri de kapatmıştır. En basit ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayan bu iktidarın doğum iznini kademeli olarak artırması da bir işe yaramayacağı gibi kadınlar aleyhine sonuçlar yaratma riski taşımaktadır” dedi.

"Kınalı Eller Çilek Kokuyor" projeside hasat zamanı... "Kınalı Eller Çilek Kokuyor" projeside hasat zamanı...

“KADINLAR ÇARESİZ KALIR”

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekerek, doğurganlık hızını artıracak yeni düzenlemeyi değerlendiren Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Sosyolog, Av. Hülya Çağlayan Gültekin ise başta tamamlanması gereken bazı alt yapılar olduğunu söyledi. Gültekin, “Bu tür kadın lehine getirilen birçok kanun, kadının aleyhine bir sonuç doğurmuş. Bu da onlardan birisi olacaktır. Kadın işverenler bile bu konu nedeniyle kadın çalıştırmak istemiyorlar. Çünkü, kadın çalışanından doğum sonrası belli bir süre verim alamayacak ve bunun yerine ona maaş ödeyeceği için çalıştırmak istemiyor. Bunu bu şekilde değil de hem erkek hem kadın için ücretsiz izin alma zorunluluğu getirilirse eşitlik sağlanır” ifadelerini kullandı.

“İŞ HAYATINDAN UZAKLAŞTIRIR”

Kadınları iş hayatında güçlendirecek adımlar atılması gerektiğini dile getiren Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, konuya ilişkin şu şekilde konuştu: “Doğurganlık hızının düşmesi bugün Avrupa ülkelerinin yanı sıra pek çok gelişmiş toplumun da uzun süredir gündeminde yer alıyor. Türkiye’de ise esas sorunun kadınların iş hayatında kendilerine yeterince yer bulamaması olduğunu düşünüyorum. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2024 yılının ilk çeyreğinde 15 ve yukarı yaştaki kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 36,9. seviyesinde. Toplumsal refah ve sürdürülebilir kalkınma için kadınların iş yaşamı ve toplumsal yaşamın içinde daha fazla yer almasını sağlamak zorundayız. Bu doğrultuda, devletin sağlayacağı ekonomik destekler, kreş sayısının artırılması, iş yerlerine bu yönde teşvik verilmesi, bakıcı yardımları, yan destekler, part time çalışma koşullarının düzenlenmesi, eğitim kalitesinin artırılması gibi önlemlerin yarar sağlayacağına inanıyoruz. Tek başına doğum izin sürelerinin 1 yıla uzatılmasının, kadınları iş hayatından uzaklaştırabileceğini düşünüyoruz. Biz, ESİAD olarak Global Compact Network Türkiye Ege Bölgesi Yürütücüsü ve Kadının Güçlenmesi İzmir Platformu yürütücüsüyüz. Bu nedenle kadınların iş hayatında ve toplumda güçlenmesine özel bir önem veriyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ön koşullarından birinin kadınların istihdama, siyasete ve karar alma mekanizmalarına katılımını sağlamak olduğunu düşünüyoruz. Adil ve eşit bir gelecek için bu konuyu dikkatle ele almalıyız.”

BİR BEBEK BEZİ 10 BİN TL’YE SATILABİLİYOR

Türkiye’de alım gücünün her geçen gün düşmesi doğru orantılı olarak doğum hızını da etkiledi. Söz konusu durumda bir bebeğin temel bakım ürünlerinden biri olan bebek bezi fiyatları ise dudak uçuklatacak cinsten. En ucuzu 200 TL’den başlayan bebek bezi fiyatları 10 bin TL’ye kadar çıkıyor. 

Kaynak: EGE TELGRAF