İzmir’in barajlarındaki suyun doluluk oranı son dönemde bir hayli düştü. Yağışların önümüzdeki aylarda da mevsim normallerinin dışında seyretmesi ihtimali hem vatandaşı hem de çiftçiyi endişelendiriyor. GEÇEN YILDAN KÖTÜ İzmir’in en büyük içme suyu kaynağı Tahtalı Barajı’nda doluluk, son yağmurların ardından yüzde 40 seviyesine ulaşabildi. Bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 55 seviyesindeydi. Balçova Barajı’nın doluluğu da yüzde 29 seviyesinde. Geçen yıl aynı dönemde yüzde 46 seviyesindeydi. Ürkmez Barajı’ndaki yüzde 39’luk doluluk geçen yılın aynı döneminde yüzde 76 seviyesindeydi. Şu an yüzde 43 olan Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı seviyesi geçtiğimiz yıl yüzde 74 seviyesindeydi. ÇİFTÇİMİZ ENDİŞELİ’ Mevsim normallerinin dışına çıkan yağış oranlarının çiftçiyi tedirgin ettiğini belirten Manisa Ziraat Odaları Koordinasyon Başkanı ve Turgutlu Ziraat Odası Başkanı Abdullah Şenol, “Sonbaharda beklediğimiz yağışın kış aylarında şiddetini artırmasını bekliyorduk. Ancak ne güz mevsiminde ne de kış aylarında beklediğimiz yağmurlar yağdı. Nisan ayına kadar olan dönemde bol yağmurların olması için dua ediyoruz. Şu an elimizden bu geliyor. Yağmama ihtimaline karşı çiftçilerimizde büyük bir endişe var” dedi. BARAJLARDA SU YOK’ İklim krizinin tarımsal üretimi olumsuz etkilediğini vurgulayan Başkan Şenol, “Ciddi bir iklim krizi ile karşı karşıyayız. Bir dönem yağış yok; sonra bir bakıyorsunuz, sel ve dolu oluyor. Mevsimler birbirine karıştı. Böyle devam eder, yağmur yağmazsa barajlardan ve su kanallarından tarlalarımızı sulamak durumunda kalırız. Kuraklık nedeniyle o bölümlerde sırayla kullanım gündeme gelir. Ekstra sulama ciddi bir soruna dönüşüyor. Çünkü bugünkü verilere göre barajlardaki su doluluk oranları da pek iç açıcı değil” diye konuştu. Küresel iklim krizinin gıda güvenliğini tehdit ettiğini belirten Şenol, “Her geçen gün azalan suyun dikkatli kullanılması gerekiyor. Vahşi sulama bir kenara bırakılmalı. Damlama su gibi farklı yöntemler kullanılmalı. Çok su harcayan ürünlerden olabildiğince vazgeçilmeli. Ama bölgemizdeki geleneksel bağların mutlaka sulanması gerekiyor” ifadelerini kullandı. YÜREKLER ACISI!’ Kuraklığın ciddi bir tehlike oluşturduğunu belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Kuraklık olduğunda rekolte düşüyor. Düşse de bu fiyat ayarlamalarıyla dengelenmeye çalışılıyor. Ama kuraklık tarımsal üretimi tehdit eden ciddi bir faktör. Avusturalya kuraklıktan kavruluyor. Gittik gördük, kuraklıktan tellerde bağlar simsiyah kurumuş kalmış. Yürek acısı bir durum. Yağmur suları yetmiyor. Dörtte bir seviyesine düşmüş nehirlerden bağlarını sırayla sulamaya çalışıyorlar. Nehre en uzak bölgedeki bağlarını terk etmişler. Tüm dünyada ciddi bir sorun” dedi. Kuraklık nedeniyle coğrafi avantajların kaybedilmemesi gerektiğine dikkati çeken Başkan Işık, “Üretim planlamamızı yapmamız lazım. En fazla verim değil, en sürdürülebilir ürünü bulmamız lazım. Tek yıllıkta az sulu ürünlere geçiliyor. Ama bizim ürünlerimiz çok yıllık. İncir ile kayısı 10, üzüm ise en az 5 yılda verimli seviyeye ulaşabiliyor. Bunlar deri kök yapısına sahip. Ben incirde tehlike görüyorum. Bizim en kaliteli incirlerimiz dağlarda yetişiyor. Dağlarda sulama imkanı çok kısıtlı. Ülke olarak bu bölgelerde gölet projelerini hayata geçirmemiz gerekiyor. Dünyanın en nadide incir ağaçlarını korumamız gerekiyor. Az olan yağışları bir yere toplamamız, bunlar için kullanmamız gerekiyor. Bu ağaçlar kaybedilirse bunun telafisi olmaz” diye konuştu. Nihat AK-ÖZEL HABER