Ülke kamuoyunun merakla beklediği açıklama sonunda geldi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin İzmir büyükşehir ve ilçe belediye başkan adayları parti yönetiminden geçerek resmen ilan edildi.

Bir önceki yerel seçime İYİ Parti ittifakıyla giren ve iki ilçeyi İYİ Parti’ye bırakan CHP bu kez ittifaksız olarak 30 ilçede aday gösterdi. CHP’nin mevcut 24 belediye başkanından 21’i değiştirildi. 

CHP’li başkanların 62 olan yaş ortalaması 46’ya indi. Adaylardan 32, 33, 35, 37 yaşında olanlar var. 9 ilçede kadın aday gösterilirken aynı zamanda mevcutta dört-beş dönemdir belediye başkanlığı yapan isimler resmen emekliliğe sevk edilmiş oldu.

Her ne olursa olsun adayların gençleşmesi yolunda atılmış adımı fazlasıyla sevdim. Adayların eğitim durumları ve bugüne dek yaptıklarına da hızlı bir şekilde göz gezdirdim. Siyasetin sokağa inmesi adına, size benzeyen kişilerin aday olması seçmene artı motivasyon sağlıyor diye söylemek mümkün.

Bugün adayların yaşını nitelik açısından sorun olarak nitelendirenlerin bu düşüncede ne kadar hatalı olduklarını en iyi zaman gösterecek.

CHP’nin kimilerine göre devrim, kimilerine göre ise intihar olarak nitelendirilen aday belirleme süreci ilçe örgütlerinde hareketlenmelere sebep oldu. 

Karaburun ilçe örgütünün Ankara’ya, genel merkeze giderek aday belirleme sürecinin yeniden değerlendirilmesini talep etmesi, Çiğli örgütü önünde toplanıp aday sürecini eleştiren bir grup partili gibi kamuoyuna yansıyan birkaç olaya tanık olduk.

Her şeyden öte CHP’nin kurumsal parti yapısının her türlü adayın önüne geçtiği büyük şehirlerde aday gösterilmeyen isimlerin, kendi isimlerini parti yapısının önünde görme çabaları çok büyük bir yanılgı.

Geçmiş seçimlerde aday gösterilmemeleri üzerine seçime bağımsız ya da alternatif sol partilerden giren isimlerin seçilme başarısı gösterdiğine tanık olmadık. Süreçte CHP’li adaylara kaybettirmeyi başarı olarak değerlendiriyorlarsa o noktada diyecek çok da bir şey yok.

İzmir’in ve ilçelerinin çok büyük sorunları var. Başkan adaylarının belli olduğu şu günden, şu andan itibaren isimler üzerinde tartışmayı bir kenarı bırakmak lazım. Kim seçilirse seçilsin İzmir’in sorunlarının çözüme ulaştırılabilmesi amacıyla yerel yöneticileri harekete geçirecek bir baskı unsurunu hep birlikte oluşturabilmemiz gerekiyor.

GELECEĞİ BİZ BELİRLEYELİM

Başta trafik sorunu, yol kalitesi, altyapı, sağlıklı suya ve çevreye ulaşım, toplu ulaşım imkanlarının ve alternatiflerinin geliştirilmesi gibi konularda bu şehrin öncelikleri ve gerçekleri var.

Bu noktada toplu ulaşımdaki 90 dakikalık ücretsiz aktarma hakkının geri getirileceğinin, su fiyatlarının düşürüleceğinin, toplu ulaşım ücretlerinin bütçe dostu olacağının sözlerinin verilmesi bile İzmir’de halktan yana olan gündeme dönmemiz gerektiğinin en güzel habercisi.

Seçimden seçime gelen siyasetçi algısından uzaklaşmak adına meydanı siyasetçilere bırakmak yerine yönlendirici, güçlü ve dayanışma içerisindeki seçmenlerin yerel seçime gittiğimiz şu dönemde seslerini en güçlü tondan söyleme zamanı.

Parti içi çekişme, rekabet ve gündemin sıcaklığının cazibesine kapılmak yerine nasıl bir şehirde yaşamak istediğimizi konuşalım hep birlikte…