Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından enerji fiyatları bütün dünyada artmaya devam ediyor. Özellikle Avrupa ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımların ardından Moskova Hükümeti, kıtaya giden Kuzey Akım doğal gaz boru hattını kapattı. Kış mevsimi için “Avrupa’da bu kış soğuk geçecek’’ temalı reklam filmleri hazırlayan Rusya, enerji ihracatı konusunda çeşitli ülkelerle de anlaşmalar yapmaya devam ediyor. AB ve İngiltere, tüketicileri artan enerji fiyatlarından korumak için destek paketi uygulamaya koydu. Enerji krizinden en çok etkilenen ülkelerin başında gelen Almanya ise yakın zamanda flaş bir doğal gaz kararı aldı. Almanya, ülkenin en büyük Rus gazı ithalatçısı konumundaki Uniper'i kamulaştırma kararı aldı.Bu anlamda Türkiye’nin ciddi sorunlar yaşayacağı ve pahalılık, şimdiden gündeme oturmuş durumda. Gaz tedariği sorunu olmasa dahi enerjinin pahalılaşması, gelinen noktada kaçınılmaz görünüyor. Bu anlamda evrensel tüketici maddesine uygun hareket edilmediğini ve gelecekte ciddi sorunlar yaşanacağını belirten Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Aziz Koçal, “İstatistiklere bakınca, Türk-İş verilerine göre, açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki makas gittikçe büyümüştür. Böyle bir ortamda doğal gaz ve elektriğe yeni zamların gelmesi ve kışın kullanıldığı dikkate alınarak, alınan maaş ve ücretlerin büyük çoğunluğunun faturalara gitmesi tüketicinin aç yaşaması anlamına gelir. Harcamalar yok, elektrik, su gibi faturalar ve benzeri giderler içerisinde yok. Hepsi bir arada yoksulluk sınırı aslında 20 bin lirayı aşmış durumda. 4 kişilik ailede 4 kişi bile çalışsa yoksulluk sınırının üstüne çıkamıyor. Bugün ülkede eşi çalışmıyor ise, kiraların da 2 bin ile 5 bin lira ortalaması olduğu düşünülünce tabloda aslında açlık var. Resmen açlık var. İnsanlar böyle giderse sosyal patlamanın ortasında bulacaklar kendilerini” ifadelerini kullandı. ‘VATANDAŞIN GÜCÜ YOK’ Vatandaşın doğal gaz ve elektrik gibi enerji zamları artık kaldıracak gücü olmadığını belirten Koçal, aynı zamanda toplumun yüzde 90'lara varan bir kesiminin yoksulluk ile mücadele ettiğini belirtti. Koçal, “Dolayısıyla bu süreç düzeltilmez ise gerçekten önümüzdeki süreçte Türkiye kötü günler görecek. Yüzde 95'i yoksulluk ile mücadele ediyor. 21 bin lira gelir gelmesi bir haneye çok zor. Şehir kesimine baktığınızda büyük bir oran. Dolayısıyla verilere baktığımızda, doğal gaz yahut elektrik zammını vatandaşlarımızın kaldıracak gücü yok. Bu zammı yönetenler ‘Döviz zammını biz yapmıyoruz’ diyor. Türkiye’yi yıllardır yönetenlerin yanlış ekonomi politikaları ve liyakata olmaması, gelinen noktadır. Kur yükseliyorsa sorumlusu vatandaş mıdır? Doğal gaz maliyetleri yükseliyorsa sorumlusu vatandaş mıdır? Gelir adaletsizliği varsa ki, yüzde 10 refah, yüzde 90'ı yoksulluk sınırında yaşam mücadelesi veriyor ise sorumlusu vatandaş mıdır? Dolayısıyla doğru politikalar ve bağımsız politikalar oluşturulması gerekiyor. Diğer tarafta kaynak sorunu sübvanse edilme sorunu var. Kaynak yok denilemez çünkü gerçekten kaynaklarımız var. Bu kaynaklar ranta yahut bazı şirketlere aktarılırsa, yap-işlet-devret adı altında dolar kuru ile yapılan sözleşme yapılırsa, biz TL değil, diğer para birimleriyle anlaşma yaparak kendi bağımsızlığımıza gölge düşürüyorsak bunun sorumlusu vatandaş değildir” dedi. ‘KAMUOYU OLUŞTURULMALI’ Ayrıca Evrensel Tüketici Hakları’nı imzalamış olarak devletin temel ihtiyaçları karşılaması gerektiğinin altını çizen Koçal, “Dolayısıyla Türkiye ‘Evrensel Tüketici Hakları’na imza atmıştır. Temel ihtiyaçların karşılanma hakkıdır. Bugün yoksulluk sınırı adı altında yapılan hesaplamalardaki giderlere baktığımızda, temel ihtiyaçların karşılanması haklarını görüyoruz. Devlet bunu yerine getirmekle mükelleftir. Çözümü Türkiye gerçeklerine yatkın, doğru ekonomi politikalarıyla ülkeyi yönetmektir. Sözleşmeler fesh edilerek Türkiye, kendine özgü hamleler yapmalı. Kaynaklarımızı doğru kullanarak maliyetleri aşağı çekmeliyiz. Enerjinin kamulaştırılması gerekiyor. Dağıtımından üretimine kamulaştırarak bu işi çözebilirsiniz. Şirketler karlarına kar katıyor. Dağıtım garantisi veriyorsun, hem üretiyor ürettiğini, devlete satıp devletten tekrar alarak tüketiciye veriyor. Dolayısıyla burada tüketiciler kamuoyu oluşturmalı ve direnmeliler. Dünyada enerji sorunları olması nedeniyle daha ekonomik kullanmak zorundayız, ihtiyaç fazlası kullanılmamalı. Sanırım bu yıl battaniyelerle oturma dönemi başlayacak gibi duruyor” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber