Dünyanın dört bir yanında kargaşa devam etmiyor, adeta tırmanıyor. Nüfusun artması, gıdaya ve içme suyuna erişimin azalması, iklim krizi, giderek tırmanan açlık ve susuzluk oranları endişe verici oran...

Dünyanın dört bir yanında kargaşa devam etmiyor, adeta tırmanıyor. Nüfusun artması, gıdaya ve içme suyuna erişimin azalması, iklim krizi, giderek tırmanan açlık ve susuzluk oranları endişe verici oranlara yükseldi. Bununla birlikte toplumları yönetenlerde, haksız ve hukuksuz kararlar ve müdahaleler de baş gösterdi. Fransa emeklilik yaşını adeta, “çalışamadığın gün bu dünyadan ayrıl, bize yük olma”, demeye gelen emeklilik yaşını kendi ülkesinin hukukunu çiğneyerek aldığında, halk isyanlarının bu denli tırmanacağını öngörmüş müydü bilinmez. Rusya-Ukrayna üzerinden hak iddiasını geri çekmiyor ve kuzeyimizde savaş tırmanıyor. Amerika ilk kez bir başkanını gözaltına alarak yargı sürecini başlattı fakat fanatikleri tüm hukuki verileri görmezden gelerek ülkeyi sallamaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler olarak ortaya atılan ortak kaygıların uluslararası hukuk sisteminde yasalaştırma sürecine ev sahipliği yapan uluslar üstü konsorsiyum gelinen noktada çaresiz. Birleşmiş Milletler’in çatısı altında, dünya tarih ve kültür mirasını korumak maksatla oluşturduğu UNESCO, Tüm dünyanın tek planet olduğu ve çevreyi korumak için her ülkenin birlikte çalışması gerektiği iddiasını ortaya atan çevre yasaları, dünya gıda ve dünya sağlık örgütlerinin tümü neredeyse çaresiz ve hatta seyirci. Açlığa bağlı toplu göçlerin, mülteci ve sığınmacı hareketlerin önü alınamıyor. Alım gücü dünyamızın her noktasında hızla azalıyor. Alman halkı başta olmak üzere, çoğu kuzey Avrupalı kış mevsimindeki doğal gaz krizini, para birimlerinin daha değerli olduğu ikinci üçüncü dünya ülkelerinde geçirerek atlattılar. Ancak bu kriz bitecekmiş gibi gözükmüyor. Üretim ve tüketim dengesi giderek bozuluyor.

UÇURUM BÜYÜYOR

Zengin ve fakir arasındaki uçurum giderek açılıyor. İsrail kendi iç kargaşaları ile İran kadınların başı çektiği hak ve özgürlük hareketi ile çalkalanıyor. Rusya’nın savaşı, birçok farklı dinamiği de tetikliyor. Uçuş sahasının kapatılması dahi dünyanın denklem ve dinamiklerini alt üst etmiş durumda. Avrupa sanayisinin hammaddeye erişiminden tutun, teknoloji ekonomisinin alt yapısına, üretimi dara düşen çip piyasasına kadar her alanda bambaşka gündemler, geçin derdine düşen toplumların güncel hayatında fark edilmeden tırmanmaya devam ediyor. Yakın gelecekte, savaşların, toplu göçlerin, iç isyanların durulamayacağı öngörülürken, iklim krizinin birçok başka dinamiği tetikleyen katalizör olduğu, gündemin telaşı arasında gözden kaçırılıyor. Dengesiz iklimler, ekosistemi alt üst etmeye devam ediyor. Gıda ya ulaşmak, üretmek, sıcak soğuk ve yağış dengesizlikleri nedeniyle öne çıkıp üretilmiş gıdayı alım kaygısından çok daha kaygı verici olacağa benziyor. Kışın uyuması gereken bitkiler, hayvanlar ve uçkunlar uyumadı. Bu şekilde devam ederse ağaçlarda polenleme olamayacak. Bitki ve ağaç dokusu hızla, gözle görünür şekilde çökecek. Birçok bölgede habitat yerini çölleşmeye bıraktı ve bu oran hızla yükseliyor. Deprem felaketi, seller, yangınlar derken seçim telaşına, geçim derdine düşen toplum, yaklaşmakta olan büyük tufanın ne kadar farkındadır bilinmez. Coğrafyamız zenginliğine bir an evvel sahip çıkmak için hem bireysel de hem toplumsal irade ortaya koymamız gereği acildir. Beton inşaat ve rant ekonomisini bir yana koyup, tarımsal ve zirai kalkınmanın önünü açmak hayatidir. Diğer yanda, önümüzdeki bin yılı şekillendirecek yazılım, bilişim teknolojilerinde çağı yakalamak ve lokomotif olmak üzere, genç nesillere bu yönde yatırım yapmak şarttır.