Dünyanın sanayi öncesi dönemden günümüze 1,1 derece daha sıcak olduğunu söyleyen Sosyal İklim Derneği Başkanı Oğuz Ergen, küresel ısınma değil iklim değişikliği ile karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz gerektiğinin altını çiziyor. Sera gazlarının etkisinin büyük bir önem ara ettiğini söyleyen Ergen, "Haberlerde her yaz geçen yaza göre daha sıcak olduğu söylenir. Bu maalesef doğru. Atmosfere saldığımız sera gazları nedeniyle geri dönüşü olmayan bir yolda ilerliyoruz. Hala göz ardı etmeye çalışsak ta iklim krizi tüm gerçekliğiyle önümüzde. Dünyamız sanayi öncesi döneme göre ısınmış durumda. Ancak iklim krizi kendini sadece sıcaklık artışı olarak göstermiyor. Aşırı hava olaylarının yaşanması kışların bazı bölgelerde daha soğuk yaşanması yine iklim değişikliğinin etkisi. Bu yüzden terminolojide ‘Küresel Isınma’ değil, ‘İklim Değişikliği’ kullanılıyor. Okyanuslardaki akıntıların yönlerinin değişmesi, buzulların erimesi, aşırı ve ani yağmurlar sonucu sel baskınlarının oluşması iklim krizinin etkilerini gözler önüne seriyor" ifadelerini kullandı.

'KORKUTAN SERA ETKİSİ'

Dünyanın yaşanılabilir bir gezegen olmasını sağlayan en önemli etkenlerden birinin sera gazları olduğunu söyleyen Ergen, "Karbondioksit, su buharı, ozon ve daha birçok gaz sera gazlarını oluşturur. Atmosferimizde bu gazlar bulunmasaydı dünya buzullarla kaplı bir gezegen olurdu. Bu gazlar güneşten gelen ışınların bir kısmının yansımasını engelleyerek gezegenimize hapseder ve ısınmasını sağlar. Ancak yokluğu gezegeni buzullara çevirdiği gibi bu gazların fazla olması da gezegenimizi daha sıcak hale getiriyor. Bu etkiye sera etkisi diyoruz. İklim krizini tetikleyen en önemli sebep bu. Fosil yakıtların yakılmasıyla atmosfere saldığımız gazlar her geçen gün sera etkisinin artmasına ve dünyanın daha fazla ısınmasına neden oluyor" dedi.

'SULAR ALTINDA'

Buzulların erimesi ile birlikte denizlerde ve okyanuslarda su seviyesinde yükselmenin devam ettiğini aktaran Ergen, "Yapılan araştırmalara göre 2100 yılına gelindiğinde denizler yarım metreden fazla yükselmiş olacak. Bu İzmir için Gediz Deltası’nın tamamının ve sahil şeridimizin büyük kısmının sular altında kalacağını gösteriyor. Tüm dünyada hangi bölgelerin sular altında kalacağını gösteren bir harita mevcut. Haritaya linkten ulaşabilirsiniz. Suların yükselmesinin yanı sıra bazı bölgelerde su kıtlıkları, aşırı hava olayları, kuraklık ve çölleşme gibi sorunlar da iklim krizinin etkileri olmaya başladı bile" dedi.

'PARİS ANLAŞMASI'

İmzalanan Paris Anlaşması’nın yürürlüğe sokulması gerektiğini belirten Ergen, "Birleşmiş Milletler’e üye 196 ülkenin imzası ile hayata geçen Paris İklim Anlaşması uzun dönemde sıcaklık artışının 2 derecenin altında kalmasını hedefliyor. Ülkelerin sera gazı emisyonlarını düşürerek sıcaklıkların sanayi öncesi döneme göre mümkünse 1,5 derecelik artışın altında bırakarak geri dönülmez sınırı aşmamamızı amaçlıyor. Türkiye ve diğer bazı ülkeler Paris Anlaşması’nı imzalamasına rağmen yürürlüğe sokmamış durumda. Bu da hedefe ulaşmamızı her geçen gün daha zor hale getirmekte. Biz, birçok sivil toplum kuruluşu ve aktivist; Paris Anlaşması’nı yürürlüğe sokmamış ülkelerden bu anlaşmayı ciddiye almalarını ve iklim krizi için acilen çalışmalarını talep ediyoruz" açıklamalarında bulundu.

'BİREYSEL KATKI'

Çözüm için bireysel katkının önemini vurgulayan Ergen, "Hayatınızdan fosil yakıtları kullanan araçları çıkararak, toplu taşıma tercih ederek ve enerji tüketiminizi azaltarak siz de bu sürece katkı sunabilirsiniz. Bunların yanı sıra birçok önerinin de bulunduğu ‘Tembel İnsanın Dünyayı Kurtarma Rehberi’ isimli kitapçıktaki önerileri dikkate alarak hayatınızda gerçekleştireceğiniz çok küçük değişikliklerle torunlarınızın güzel bir dünyada yaşamasına katkı sunabilirsiniz. Kitapçığa linkten ulaşabilirsiniz. Aksi takdirde su kıtlığı olan, kurak ve çölleşmiş bir dünyada yaşamaya çalışacaklar" diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber