Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ile Efes Antik Kenti, Ayasuluk Tepesi, St. Jean Kilisesi ve çevresindeki çalışmalar sürüyor. İstanbul Gelişim Üniversitesinin de destek verdiği kazı ve analiz çalışmaları kapsamında Bülbül, Panayır Dağları ve Ayasuluk Tepesi'ndeki surlardan örnekler alındı. Surlardan alınan taşlar, Yıldız Teknik Üniversitesi laboratuvarında inorganik analize gönderildi. Analiz sonucunda, surların hangi yönetici döneminde inşa edildiği ve Ayasuluk Tepesi'ndeki yerleşimin başlama tarihi tespit edilecek. Ayrıca, Efes Antik Kenti ve Ayasuluk Tepesi'ndeki şehirleşmeye ilişkin detaylı tarihlendirmeler de yapılacak.

"Surlar 9 hektarlık bir alanı kaplıyor"

Ayasuluk Tepesi ve St. Jean Anıtı Kazı Başkan Yardımcısı İstanbul Gelişim Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Araştırma Görevlisi Fırat Baranaydın, bölgedeki yapı ve surlarda yürütülen çalışmaların Erken Helenistik Dönem'e ışık tuttuğunu söyledi. Efes'in, arkaik ve klasik dönemin en önemli merkezlerinden biri ve Roma Dönemi'nde de Asya eyaletinin başkenti olduğunu hatırlatan Baranaydın, Büyük İskender'in ölümü sonrası komutanların taht kavgaları döneminde yeni yerine taşınan Efes'in etrafının yaklaşık 10 kilometrelik surlarla çevrildiğini belirtti. Surların maliyetinin, o dönemde yaklaşık 3 kent kurabilecek miktarda olduğuna işaret eden Baranaydın, "Bu surlar sadece savunma odaklı değil, aynı zamanda ihtişamlı ve güçlü savunma yapıları ile kralların propaganda aracı olarak kullanılmış." dedi. Baranaydın, yeni bilimsel çalışmalarla Ayasuluk Tepesi'ndeki şehircilik ile Efes Antik Kenti'nin Helenistik Dönem'deki yerleşimine ilişkin ayrıntıların keşfedileceğini aktardı. Bölgede yapılan araştırmalarda milattan önce 6. yüzyıla dayanan yerleşim izlerine rastlandığını ifade eden Baranaydın, şu bilgileri verdi: "Surlar 9 hektarlık bir alanı kaplıyor. Yerleşim için de en uygun alan platonun güney kısmı olarak belirlenmiş. Alanda, Erken Helenistik Dönem'e ait 2 ayrı araştırma verisine sahibiz. Erken Helenistik ve Efes öncesi yerleşim, Ayasuluk Tepesi'nden Panayır Dağı'na kadar geniş bir alanı kaplıyor. Antik kaynaklarda Erken Helenistik Dönem'de Akropolis'te konuşlanmış garnizon ve birliklerden söz ediliyor. Bu süreçte Efes'te yapılan savaşları da biliyoruz. Ayasuluk Tepesi'ndeki Helenistik tabakada bulunan kemiklerin de Antigonus ve Lysimachus adlı komutan ve hükümdarların askerlerine ait olduğunu tahmin ediyoruz. Multidisipliner çalışmalarla yeni verilere ulaşılarak ortaya çıkarılacağını düşünüyoruz." (AA)