İREM BUSE KIRKKAYALI-EGE TELGRAF-2021 Tüm Emekliler Sendikası İzmir şubesi bugün Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) İzmir binası önünde açıklama yaptı. Yapılan açıklamada toplumsal refahtan en büyük payı emekçilerin alması gerektiği vurgulanırken “Ne yazık ki güzel ülkemizde emekçiler, 23 yıldır dolar milyarderlerine ve holdinglere dost mevcut iktidarın yönetiminde acı ve ızdırap çekiyor” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın devamında;
“Sahte TÜİK verilerine göre değil; insanca yaşamaya yetecek maaş istiyoruz.En düşük emekli maaşı en düşük memur maaşı kadar olmalıdır. Tüm emekli dul ve yetim aylıklarına Temmuz ayını beklemeden ek zam istiyoruz. Türkiye’nin onurlu emekçilerinin emekli kolu olarak, emekçi ailesinin bir bileşeni olarak ilan ediyoruz ki: İktidarın 19 Mart başlattığı hala devam eden muhalefeti toptan ortadan kaldırmaya yönelik sistemli saldırısından ve yarattığı şiddet ikliminden korkmadık, korkmayacağız. Cumhuriyeti, emeğimizi, ekmeğimizi, barınma hakkımızı, kadın erkek eşitliğini, insanca yaşama özlemimizi, çocuklarımıza ve torunlarımıza tam istihdamı, parasız sağlık ve parasız eğitimi, yani eşitlik ve özgürlüğümüzü savunma anlamına gelen Saraçhane direnişinin, 1 Mayısların, Maltepe’den Konya’ya protesto mitinglerinin tam içindeydik. Olmaya devam edeceğiz.
“ÖRGÜTLENMEMİZ ENGELLENİYOR”
Kapitalizm emeğin sömürüsünün sürekliliğini sağlamak için başta işçi sınıfı olmak üzere çalışanların dayanışma ve birlikteliğini bozarak örgütlenmelerini engelliyor, bunu yapamadığı zaman da yandaş örgütlülükler kuruyor. İşçilerin emekçilerin yüzlerce yıl süren ve büyük bedeller ödeyerek elde ettiği demokratik kazanımlarının korunması ve geliştirilmesi bugün düne göre çok daha önemli. Kapitalist emperyalist sistem tüm dünyada çalışanların ve emeklilerin haklarına saldırıyor. Gelişmiş, az gelişmiş veya orta gelişmiş ülkelerin tümünde kapitalist yönetimler, çalışanların sokaklara taşan büyük öfkesine rağmen emeklilik yaşını yükseltiyorlar. Emeğin payı tüm ülkelerde bilinçli olarak düşürülüyor, holdinglerin tekellerin büyük sermayecilerin payı artıyor. Tekellerin holdinglerin emrindeki yatık ekonomi uzmanlarıysa endüstride verimlilik artarsa emekçilerin gelirinin artacağı masalını anlatıyorlar bize. Yani onlara göre suçlu çalışanlar. Niye? Çünkü yeteri kadar verimli değilmişiz. Paradan para kazananlar, rantiyeler, yani toplumun sırtındaki asalak sınıf, onurlu emekçileri verimsizlikle suçluyor. Oysa biz, işçi sınıfı tarihinden biliyoruz ki, emeğin payının artması için: Sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, işçi emekçi dostu siyasal partilerin emeğin hakkı için etkili şekilde sahaya inmesi, sınıf mücadelesini yükseltmesi şarttır. Ve bu şartı yerine getireceğiz.
İktidarın uyguladığı ekonomik politikalar sonucunda asgari ücret hem ortalama ücrete dönüştü hem de açlık sınırının da altına indirildi. Emeklilerin büyük çoğunluğunun aylığı ise zaten yetersiz olan asgari ücretin de gerisinde. İktidar, uyguladığı ekonomik politikalarla çalışanları da
“AÇLIK SINIRININ ALTINDA…”
AK Parti iktidarının sınıfsal tercihleri sonucunda açlık sınırının da altında bir yaşama mahkûm edildik. Yazın sıcağında, kışın soğuğunda saatlerce ekmek kuyruklarında beklemek zorunda bırakılmamızın, pazara belki fiyatlar biraz düşer diye akşamları gitmemizin, et, süt ve meyve alamaz, torunlarımıza bayram harçlığı veremez hâle getirilmemizin, yani bu asla hak etmediğimiz durumun hesabını sormaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.
