Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre enflasyon ocakta yıllık 57,68 yüzde arttı. Aylık artışsa yüzde 6,65 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) 12 aylık enflasyonu yüzde 121,62 olarak açıkladı. ENAG’a göre enflasyon ocakta aylık yüzde 9,26 arttı. Ekonomistler, ocakta enflasyonun aylık yüzde 3,8 artmasını bekliyordu. Yıllık bazda enflasyonun 53,5’e gerileyeceği hesaplanmıştı.YÜZDE 400 ZAM GELDİ’ İnşaat malzemelerinde rekor yükselişin devam ettiğini belirten İzmir İnşaat Malzemeleri İmalatçıları ve Satıcıları Odası Başkanı Cumhur Taşdelen, “İnşaat malzemelerine zam yağmuru inanılmaz boyutlarda devam ediyor. Elektriğe zam geliyor inşaat malzeme fiyatları yükseliyor. Doğal gaza zam geliyor inşaat malzemeleri yükseliyor. Asgari ücrete zam geldiği gün inşaat malzemelerine zam yapıldı. Asgari ücretliler maaşlarını almadan bir kez daha sağlam zam geldi. Özellikle doğal gaz ve elektrik destekli inşaat malzemesi üretimlerindeki malzemeye son bir yılda en az yüzde 400 zam yapıldı. Açıklanan enflasyon rakamlarını gerçekçi bulmuyoruz” dedi. cumhur-tasdelen1 AYDA 700 TL EKSİLDİ’ Asgari ücretin emekçinin eline geçmenden bir ayda 700 lira kadar eksildiğine dikkat çeken DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise, “AKP Hükümeti halkı yoksullaştırmaya devam ediyor. Güvenmediğimiz TÜİK’in rakamlarına göre bile asgari ücret eridi. Bundan 40 gün kadar önce açıklanan asgari ücret TÜİK rakamlarına göre 6 yüz lira gerileyerek 7 bin 9 yüz liraya düştü. ENAG’ın rakamlarına göre de 7 bin 700 liraya geriledi. Doğal olarak enflasyona ve gıda enflasyonuna çare bulamayan iktidarlar Türkiye’deki işçilerin, emekçilerin yoksulların yoksullaşmasını oturdukları yerden seyrediyorlar. Çoklu yoksullaştırma programıyla bizi yok etmeye yoksullaştırmaya ve insanca yaşama özelliklerinden uzaklaştırmaya çalışılıyor. TÜİK, ENAG ve İstanbul Ticaret Odası verilerine baktığımız zaman aylık enflasyonun yüzde 8 civarında olduğunu görüyoruz. TÜİK’in 2 puan daha altında gösterdiğini ve 8 bin 500 liralık asgari ücretin daha çalışanın eline geçmeden 600-700 lira eridiğini görüyoruz” diye konuştu. memis-sari-diskENFLASYONUN ŞAKASI YOK’ Enflasyonun düştüğü yönündeki söylemlerin şakasının dahi yapılamayacağını vurgulayan Ekonomist Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen de, “Enflasyondaki bu gidişin şakası yok. Enflasyon rakamlarının düştüğünü iddia edenler hangi dayanağa göre bu yorumu yapıyor bunu anlamak mümkün değil. Ocak ayı enflasyonuna bakalım son sekiz on ay içerisinde enflasyon olmuş mu olmamış mı? Aylık bazda. Maalesef olmuş. Her ay açıklanan enflasyon rakamına yorum yapmanın bir alemi yok. Enflasyon ‘dursun’ denildiğinde de durmuyor, ‘düşsün’ denildiğinde de düşmüyor. ‘Baz etkisiyle düşecek’ deniyor düştü. Daha başka düşmüyor! Yurttaş geçmiş yıllarda asgari ücretli maaşıyla neler aldığı ile bu gün aldığını karşılaştırıyor. Enflasyonun yükseldiğini alım gücünün düştüğünü söylüyor. Vatandaşın hesabının karşısında bir izahat yapılamıyor” dedi. coskun-kucukozmenPEMBE TABLONUN ALEMİ YOK’ Çizilen pembe tablolara karşın gerçeklerle yüz yüze gelen vatandaşın kırılganlık yaşadığını vurgulayan, Ekonomist Prof. Dr. Küçüközmen, “Bir doktorun yüzündeki kendi hastalığına dair hüznü gören hastaya ne kadar iyi cümle kurulusu kurulsun o cümlelerin gerçekliğine inanmaz. Hastaya durumun ciddiyeti ve acı reçete paylaşılmalıdır. Motivasyon cümleleri olabilir. Vatandaşa nasıl ve ne kadar bir sıkıntı ile karşı karşıya olduğunu bildirirseniz ona göre tedbirini alacaktır. O zaman hükümette halkı acı reçeteye rağmen doğru bilgilendirmelidir. Biz de bunu doğru öğrenelim yalanla ya da umut besletmekle olmuyor bu işler. Hükümet durumu kurtarmak psikolojik anlamda destek vermek için bir takım şeyler söylüyor. Bunu kabul ediyorum. Burada bir sorun yok. Ama ben sürekli olarak böyle pembe tabloyla oyalamaya çalışılırsam, ben dışarıya çıktığım zaman hayal kırıklıklarıyla karşılaşırsam olmaz. Aynı şey iş dünyası için de geçerli. Vatandaşa zorluklar hakkında bilgi verilmelidir” diye konuştu. ŞEFFAF VE UYGULANABİLİR’ Enflasyonla çok yönlü bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Ekonomist Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, “Enflasyonla mücadele bir plan dahilinde yapılır. Bu mücadele planınızı ortaya koymak zorundasınız. Merkez Bankası enflasyon raporunu açıkladı. Bu raporda ekonomik görünümü verdi. Ama biz neticede enflasyonu nasıl düşüreceğine ilişkin cümleler duymak istiyorduk. Bu gün Amerika Birleşik Devletleri de enflasyondan mustarip sıkıntılar çekiyor. Avrupa Merkez Bankası ’da sıkıntı çekiyor. ‘Ama bunlar biz durumu yakından takip ediyoruz. Ve almış olduğumuz kararlar anlık değil. Belli bir vade dilimini kapsayacak şekilde’ diyor ve diğer politikalarla destekleyecek şekilde yapıyorlar. Türkiye’de enflasyonu düşürmek gerçekten kolay değil. Sebebi bir defa fiyatlar yapışkan oldu. Türkiye’de çok büyük varlık enflasyonu yaşanıyor. O kadar yüksek varlık enflasyonu ki ücretlerle mal ve hizmetlerin arasındaki fiyat oranı astronomik şekilde yükselmiş durumda. Ücret eskiden enflasyonun ardında daha küçük olarak peşinden giderdi. Enflasyon hesabını yapmak vatandaşın işi değil. Asıl nitelikli ve kaliteli hesabı yapmak zorunda olan ekonomideki karar alma mekanizmalarının başındaki insanlar. Bunlar veriyle, modelle, yaklaşımla ve politikayla net bir şekilde bize bunu ortaya koymak zorundalar. Ekonomik model önemli. Türkiye’nin sorunu tek enflasyon değil. Ama yurtiçi anlamda hepimizin önündeki en büyük sorun enflasyon. Anlık politikalarla bir takım şeyler yapılması, anlık para politikaları bankaların bilançoları üzerinden kural değiştirilmesi gibi kısa vadeli para politikaları olduğu için dengeyi bozuyor. Şeffaf, tutarlı ve uygulanabilir politikalarla enflasyon problemi çözülebilir. Alınan kararlarda ve uygulanılması düşünülen politikalarda bir şeffaflık ve bir tutarlılık görmek istiyoruz. En çok ihtiyaç duyduğumuz şey şeffaflık ve tutarlılık ” diye konuştu. 1 AY SONRASINA GÖREMİYORUZ’ Enflasyonla mücadelede uzun vadeli düşünen kimsenin olmadığını vurgulayan Ekonomist Prof. Dr. Küçüközmen, “Hiç kimse uzun vadeli düşünemiyor. Uzun vadeli düşünememek ciddi sıkıntı yaratıyor. Şu andaki kastım inanın 1 yıl oldu artık. Asıl uzun vade 10 yıl ve ötesi. Ama ben bir yıla artık uzun vade diyorum. Beş yıllık orta vade öyle bir şeyi göremeyiz bile. Biz bir ay sonrasını bile göremiyoruz. KKM ile ilgili düzenlemeler var. Bütçenin üzerine gelen yükler var. Merkez bankasının ortalama fonlama faizi var. Bir hafta repo faizi oranı bir sonraki ortalama faizi. Baktığınız zaman bir birine yakınsamış durumda. Ama bir bakıyorsunuz Merkez Bankasının rakamlarında yüzde 9’lar 8’ler bazı noktalarda 2’ler, 3’ler, 4’ler görülüyor farklı fonlama rakamlarında. Piyasaya çıkıyorsunuz yüzde 30’dan 40’dan aşağıya kredi olmadığı gibi yeterli miktarda kredide yok. Yeterli miktarda kredinin olmadığı bir yerde sıkıntı da yaşıyorsunuz. Kaynaklardan bahsediliyor. 500 milyar liralık paketler. Bunlar nasıl kullandırılacak. Kim alacak? Nasıl alacak? Herkes bunu soruyor. Benim sorduğum soru bu kaynağın kaynağı neresi? Paramı basılacak?” dedi. NİHAT AK / ÖZEL HABER