İzmir’de yaşayan engelli bireylerin sayısı net olarak bilinmemekle birlikte Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verileri dikkate alındığında, bu vatandaşlarımızın Türkiye nüfusuna oranı yüzde 10-12’yi buluyor. Bu orana göre İzmir’de yaşamakta olan engellilerin sayısının ise yaklaşık 350-400 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Toplumda var olma savaşı verirken, engellilerin en büyük ihtiyaçlarının dijital eğitim programları hazırlanması olduğunu söyleyen Türkiye Beyazay Derneği İzmir Şube Başkanı Salih Arıkan, yaşanan salgın sürecinden sonra bu programların kesinlikle yayınlanması gerektiğini vurguladı. Arıkan, özellikle engelli hukukuna ve ergenlikte engelliliğe yönelik eğitimlerin verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
  • Engelli vatandaşların sorunların yönelik detaylı bir sohbet etmeden önce, Beyazay Derneği’ni ve faaliyetlerinizi anlatır mısınız?
Genel merkezi İstanbul’da olan, yurt içi ve yurt dışında şubeleri olan bir derneğiz. Tüm alanlarda faaliyet yapabilen geniş bir çerçevesi var. Toplumsal duyarlılığın olduğu her yerde varız. Engellilere çözümler üretmek, eğitimlerle onların ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü faaliyetteyiz. Kurban bayramı erzakları, burs benzeri yardımlar, bilgisayar kursları, e-KPSS gibi kurslar, eğitimler yaptık. Görme engellilere Nisan’da olacak sınav ekim ayına ertelendi. Whatsapp’tan soru okuyorlar. Soru pratiklerini ve test tekniklerini geliştiriyoruz. Okullarda seminerler, sosyal medya yazıları ve kamuoyu oluşturulacak bilgilendirme yazılarının içinde olduk. Amacımız aktif bir şekilde engellileri hayatın her alanında var edebilmek.
  • Yaşanan korona virüs salgınıyla birlikte son dönemlerde engelli bireylere yönelik faaliyetlerinizde yaşadığınız problemler oldu mu?
Halka açık etkinlikler yapılamıyor. Mesafe ve maske ayarlamak engelliler için daha zor. Üzerinde durduğum dijital eğitim programları hazırlamak. Doktor, hemşire, avukat ve psikolog gibi kişiler bizler için seminerler düzenleyebilmeli. Mesela erken çocukluk ve ergenlikte engellilik, engelli hakları gibi eğitim programları hazırlanmalı ve yayınlanmalı. Olmak zorunda çünkü bizlerin yakın zamanda halka açık program yapmamız zor. Denize götürelim diyoruz ama mesafe ayarlayamazsak sorumluluk almak zor. Diyabet eğitimi, baston dağıtımı desek yine engellilerin bir arada olacağı yerde mesafe ayarlamak zor olacak. Uzman desteğe ihtiyacımız var. Üniversiteler ve valilik bize uzman desteği sunarlarsa, dijital destek eğitim programı sunulmasına destek vermeliyiz. Var olma amacımızı yitirmek üzereyiz. Hak arama çalışması ve danışmanlık yapıyoruz ama amacımız engelliler ile ilgili faaliyet yapmak. ‘BİZLERİ HİÇ GÖRMÜYORLAR’
  • Peki, sizce engellilerin öncelikli problemleri nelerdir?
Öncelikli problem erişilebilirlik. Asansörler, binalar uygun değilse ve apartman sahipleri bu tamiratlara karşı çıkıyorsa engelli vatandaş zaten evinden çıkamıyor. Dışarda zorla da olsa, kaldırım işgalleri yürüyüşünü engelliyor. Bazı otobüslerin sistemi eski. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden beklentimiz tüm sistemlerin yenilenmesi. Zaman zaman bu sıkıntı yaşanıyor. Otobüse bindiğimizi farz edelim. Sesli uyarı sistemleri ya kapalı ya kısık oluyor. Kapalı olması nereye geldiğimizi ve geleceğimizi bilmemiz için önemli. Kısık olması ise bizim için yine faydalı olmuyor. Halkı bilinçlendirmek adına ve şoförlere bu eğitim verilirse, kısmaz ve kıstırmazlar. Akıllı duraklar çok az İzmir’de ve 'bitaksi' uygulaması yok. Bu uygulama istediğiniz yerden taksinin sizi almasıyla gerçekleşiyor. Taksi ve dolmuşların engelli erişimi hemen hemen hiç yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak gibi bazı ilçelerde bu sistem oluşturulmuş ama bütün toplu taşıma araçlarının engelliye uygun hale gelmesi gerekiyor. Kamu kurumlarının bazılarında ve hizmete erişim noktasında yine bazı kurumlarda hala aynı problem yaşanıyor. 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi ve Yeşilyurt Devlet Hastanelerinde görme engellilere kesinlikle refakatçi verilmiyor. Randevu sistemleri zaten çok problemli. Görme engellilerin beyaz bastonuna devlet 22 lira ödüyor. En basiti 100 lira ve fiyat artıyor. Makul seviyede desteklenmeli en azından. Sürekli bir ihtiyaç. Yeri geldi şehir dışına dahi gönderdik. Bu konuda ciddi mağduriyetler yaşanıyor. Bu baston sürekli alınan bir ihtiyaç. Engelliler ile ilgili kabartma etiketler oluşturdu bazı markalar. Bu anlamda mobil uygulamalarını firmaların, görme engellilere uygun hale getirmesi çok uygun olacak. İşitme engelliler için çağrı merkezinden arıyorlarmış, halbuki görüntülü sistem ile yada mail ile işlemler yapılabilecekken...
  • Engellilerin saydığımız tüm problemleri dışında sizce son dönemde özellikle salgın sürecini göz önüne alarak yaşanan en büyük sıkıntı ne oldu?
Davranışlar en kötüsü. Görme engelliler yine özellikle yolda yürürken özellikle şu hastalık döneminde dokunmamaları gerektiğini defalarca dile getiriyoruz. Koluma dokunuyor. Elimi çekiyorum, yardımcı olayım diyor. Fakat hem dokunuyor, hem mesafeyi hiçe sayıyor. Temas ise kaygı düzeyimizi yükseltiyor. Kadınlara ise yardım ediyorum diyerek ellerini bellerine sardıklarını ve bazı davranışların tacize vardığını biliyoruz. Bu salgın sürecinde bizleri çok ama çok rahatsız eden bir faktör oldu. Bulaş riski hepimiz için yeterince korkutucu.
  • Peki, ya engellilerin tüm bu problemlerine getirilebilecek çözümler sizce nelerdir?
Birlikte yürüyoruz etkinliği yapıldı. Temel isteğimiz özel gün ve haftalarda bizlere yönelik etkinlikler yapmaktansa diğer etkinliklere de dahil olabileceğimiz düşüncesiyle düzenlensin istiyoruz. Bu irade ve niyet ile ilgili. Sadece niyetiniz gerekir. Sesli betimleme olayı var. İşaret dili seçenekleri var. Yerel yönetimler ve merkezi idare ile değil. Odalar, borsalar ve tüm dernekler ile bir arada olmalı. Toplumun içerisine karışmalı ve sorunları anlatmalıyız ki toplum çözüm için irade sergilesin. Kadınlar, erkekler, Türkler, Romanlar kısacası herkesin birbirini tanıyacakları zeminler oluşturmak zorundayız. Duyarlılık, insanlık ve biraradalık sorunların çoğunu çözecektir. Değişimler zamanla adım adım olacak. Zor olacak, zaman alacak fakat elbet olacak. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber