Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle; "Bir süredir maruz kaldığımız kuraklık ve yangın sebebiyle üzüntülü günler geçiriyoruz. Ülkemizdeki yangınların bir kısmında terör şüphesi olsa da, afetlerle karşı karşıyayız. Orman yangınları küresel bir sorun haline de gelmiş durumda. Manavgat'ta başlayan ve giderek yayılan yangınlara karşı devletimiz ilk andan itibaren mücadele etmiştir. Böylesine bir felaketi dahi istismar edenlere rağmen de milletimizle birlikte bu büyük afetin üstesinden gelmeyi başardık. Ülkemizde 2021 yılında 54 farklı ilimizde çıkan yangınlarda yaklaşık 150 bin hektarlık alanı etkilemiştir. Tarihimizin bu en büyük yangınlarında zarar gören alanların 82 bin hektarı Antalya'da 62 bin hektarı Muğla'dadır. Yangından zarar gören konutların yerine en geç bir yıl içinde de yenileri yapılacak. Yanan ormanlarımız, Anayasamızın 169. maddesine uygun şekilde tekrar canlandırılacak, tarım ve turizm dahil kesinlikle başka amaç için kullanılmayacaktır. Bu büyük afetten gerekli dersleri çıkardık. Böylesine büyük afetlere karşı daha hazır olunmasını sağlayacağız. Öte yandan sel bölgesinde yapılacak evlerin planları da hazır. Yakında inşaat çalışmaları başlayacak. Selden etkilenen 3 ilde toplam 970 konut ve 100 köy evinin yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu belirlendi. 4 ayrı sanayi sitesi de tekrar inşa edilecektir. Böylesine büyük bir sağanağa hiçbir altyapının dayanması mümkün değildir. Yüksekliği 5 metreyi bulan sel suları önlerine gelen her şeyi sürükleyip denize doğru atmıştır. Ülkemizin hemen her şehrinde olduğu gibi buralarda da elbette imardan ve yapıdan kaynaklanan sorunlar vardır ama karşımızda tarihte ender rastlanacak bir afet olduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Sel felaketinde en büyük üzüntümüz ise can kaybımızın çok olmasıdır. Şu ana kadar 78 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu felaketi yaşayan 3 ilimize de toplam 73 milyon lira ödenek gönderildi. Yağışlar ise Karadeniz'de devam edecek gibi görünüyor. Bölgedeki vatandaşları dikkatli olmaya devam ediyorum. (AFAD'ın kampanyası) Kabinemizdeki Bakanlarımız ve çalışma arkadaşlarımızla 7 milyon 430 bin liralık katkıyla da bu kampanyaya iştirak etme kararı aldık. Milletimizi, nasıl terör örgütlerinin, darbe heveslerinin, istiklalimize ve istikbalimize göz diken alçakların, ekonomimize tuzak kuranların tasallutuna bırakmadıysak, tabii felaketler karşısında da yalnız bırakmayacağız. Orman yangınları, sel baskınları ve heyelan afetleri ile kuraklığa karşı planlarımızı da gözden geçirip, yenileyeceğiz. Bu günler gelip geçer geride sadece samimiyetle milletimizin hizmetine koşanlar ile fitne, fesat fırsatçılık peşinde koşanların bıraktığı iz kalır. Siyasetçisinden, gazeteci ve sosyal medya trolün kadar yüreği nasır tutmuş figürlerin yalanla çarpıtma ile tahrikle nasıl milletimizin acısını istismara yeltendiğini de unutmayacağız. Meclis´in açılmasıyla, Avrupa´dakine benzer bir sosyal medya düzenlemesini getirmekte kararlıyız. (Aşı çalışmaları) Salgına karşı aşılamada dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz. Toplam aşı sayısında 87 milyonu geçtik. Sürekli değişen virüse karşı aşıdan başka bir korunma yöntemi de bulunmuyor. Bazı kesimlerin hâlâ aşıya tereddütle yaklaştığını görüyoruz. Aşı gönüllülük esasına göre yürütülmektedir. Tüm vatandaşlara bir kez daha aşılarını derhal olmaları çağrısında bulunuyorum. Okullarda 6 Eylül'de yüz yüze eğitimin başlamasıyla öğrencilerle irtibatlı öğretmen ve personelden düzenli PCR testi istenecek. Buna göre aşı olmayan öğretmenler haftada 2 kez PCR testi yaptıracak. Aşı olmayan üniversite öğrencilerimiz ve üniversite çalışanlarımızdan da düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz. Uçak ve şehirlerarası otobüs yolculuğu, konser, tiyatro ve sinema gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetler için de zorunlu PCR testi uygulamalarını devreye alacağız. (Mülteci konusu) Yol açtığı huzursuzluğun farkındayız. Esasen dünyada bu kadar sığınmacıyı barındırıp da bu kadar az asayiş sorunuyla karşılaşan bir başka ülke yoktur. Türkiye elbette isteyenin istediği gibi elini kolunu sallayarak girip, çıkabileceği, dilediği gibi hareket edebileceği sahipsiz bir ülke değildir. Bu ülkenin kanunlarına, kurallarına, düzenine uymayanların kaos çıkartacak tavırlar sergilemesine asla izin vermeyiz. Türkiye'nin, Avrupa'nın mülteci ambarı olmak gibi bir görevi, sorumluluğu, mecburiyeti de yoktur. Ülkemizde hukuk herkes içindir. Misafirlerimiz de bunun dışında değildir. Ancak sığınmacıları kirli gündemlerine meze etmek isteyenlere de göz yummayız. Devletimiz öncelikle 84 milyon vatandaşının güvenliğinden ve refahından sorumludur. Bununla birlikte biz sadece kendimize düşünerek, kapımıza gelenlere sırtımızı dönecek kadar cibileyette ve karakterde bir toplum da değiliz. Ülkemizde 120 bini kayıtlı olmak üzere 300 bin Afgan göçmen olduğunu biliyoruz. Ana muhalefetin veya ana muhalefetin yanındaki muhaliflerin dediği gibi 1,5 milyon Afgan ülkemizde kesinlikle yok. Bunların hepsi birer yalan. (Afganistan'daki gelişmeler) Gayemiz öncelikle bu ülkenin istikrarı ve güvenliği olduğu için gerekirse Taliban'ın kuracağı hükümetle de görüşüp, ortak gündemlerimizi konuşacağız."