Günümüzde tıp alanındaki tüm teknolojik gelişmelere rağmen birçok birey, hastalıkların sessiz ilerleyen seyrinden habersiz şekilde yaşamını sürdürüyor. Özellikle erken dönemde belirti vermeyen bazı rahatsızlıklar, zamanında tanı konulmadığında ciddi sağlık sorunlarına, kalıcı organ hasarlarına ve hatta ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Medical Park Ordu Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Şahin, tanısı konulmamış hastalıkların bireysel ve toplumsal sonuçlarına dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Şahin, birçok kronik hastalığın başlangıçta belirgin semptom vermediğini ve bu durumun teşhis sürecini zorlaştırdığını ifade etti. Diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması ve tiroit bozuklukları gibi rahatsızlıkların genellikle halsizlik, baş ağrısı, iştahsızlık ya da kilo değişiklikleri gibi basit belirtilerle ortaya çıktığını belirten Şahin, bu tür şikayetlerin çoğu zaman günlük yaşam stresiyle karıştırıldığını söyledi. Sessiz seyreden bu hastalıkların tanısının gecikmesi ise organ kaybı, kalıcı hasar ve yaşam kalitesinde ciddi düşüş gibi geri dönüşü zor sonuçlara neden olabiliyor.

Sağlıklı hissetmek, sağlıklı olmak anlamına gelmiyor

Özellikle genç bireylerde sık görülen düşük risk algısına dikkat çeken Dr. Şahin, kişinin kendini iyi hissetmesinin her zaman sağlıklı olduğu anlamına gelmediğini vurguladı. Pek çok ciddi rahatsızlık uzun süre belirti göstermeden ilerleyebiliyor. Bu nedenle düzenli sağlık kontrollerinin yalnızca yaşlı ya da hasta bireylere özgü bir uygulama olmadığına işaret eden Şahin, “Önleyici tıbbın temelinde erken tanı yatıyor. Bu hem bireyin yaşam süresini uzatır hem de tedavi sürecini kolaylaştırır” dedi.

Uzmanı açıkladı: Kadınlar o hastalıklarla daha fazla mücadele ediyor! Uzmanı açıkladı: Kadınlar o hastalıklarla daha fazla mücadele ediyor!

Modern yaşam sağlığın önünde engel

Yoğun iş temposu, sosyal sorumluluklar ve zaman yönetimi sorunları, bireylerin sağlık kontrollerini ihmal etmesine neden oluyor. Dr. Şahin, modern yaşamın getirdiği bu hızlı temponun, hastalıkların erken tanısını geciktiren en yaygın etkenlerden biri olduğuna dikkat çekti. Rutin sağlık kontrollerinin ertelenmesi, birçok hastalığın yalnızca ileri evrede fark edilmesine ve tedavi şansının azalmasına yol açıyor.

İstatistikler tehlikenin boyutunu ortaya koyuyor

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, Tip 2 diyabet hastalarının yaklaşık yüzde 40’ı hastalığından habersiz bir şekilde yaşıyor. Hipertansiyon vakalarında ise bu oran yüzde 50’ye kadar çıkıyor. Tanı konulmayan bu vakalar, kalp krizi, inme, böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlarla sonuçlanabiliyor. Dr. Şahin’e göre, bu yalnızca bireysel sağlık açısından değil, aynı zamanda sağlık sistemlerinin mali yükü açısından da büyük bir sorun teşkil ediyor. Zamanında tanı konmayan her hastalık, daha karmaşık ve pahalı tedavi süreçlerini beraberinde getiriyor.

Erken tanı hayat kurtarır, geleceği korur

Dr. Şahin, 35 yaş üstü bireylerin yılda en az bir kez kapsamlı sağlık taramasından geçmesinin önemine dikkat çekerek, genetik yatkınlığı bulunan ya da riskli yaşam tarzına sahip bireylerin daha sık kontrol altında olması gerektiğini vurguladı. Basit bir kan testi ya da görüntüleme yönteminin bile hayat kurtarıcı sonuçlar doğurabileceğini belirten Şahin, “Erken tanı sadece hayat kurtarmaz, aynı zamanda bireyin geleceğini de korur” diyerek çağrısını yineledi.

Kaynak: İHA