<span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">Belki fıtratı, belki savaşçı ırkının özelliği, belki fetih geleneği belki de ‘Büyük başın derdi büyük olur’ sözünün gereği Türk milleti dünya üzerinde en çok göçe maruz kalmış milletlerin başında gelir. 8-9 bin yıla dayanan Türk tarihinde sayısız göç, sayısız hüzün ve sayısız acı yaşanmış. İşte Bosna Hersek, Karadağ, Serez ve Midilli göçmenlerinin yurt edindiği Ayvalık’ın ünü Türkiye’ye yayılmış <strong>Küçükköy</strong>’ünün insanlarının yazdığı yürek burkan <a href="https://www.egetelgraf.com/?s=g%C3%B6%C3%A7"><strong>göç hikâyesi</strong></a>ni anlatan şiirle başlamak istedim satırlarıma:</span></span> <p lang="tr-TR">‘<span style="font-size: large;"><b>GÖÇÜN USTASI OLMAK’</b></span></p> <span style="font-size: large;"><b>Göç </b></span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"><b>n</b></span></span><span style="font-size: large;"><b>e </b></span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"><b>d</b></span></span><span style="font-size: large;"><b>emek?</b></span> <span style="font-size: large;">Bir çiçeği köklersin, toprağın</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">ı</span></span><span style="font-size: large;"> silkelersin,</span> <span style="font-size: large;">Götürür bir başka köşeye dikersin, göç bu demek.</span> <span style="font-size: large;">Başka toprak, başka ülke, başka dil,</span> <span style="font-size: large;">köklendiğin topraktan sökülmek demek.</span> <span style="font-size: large;">Hasret demek, göç.</span> <span style="font-size: large;">Komşuların, anıların geldiğin yerde kalır.</span> <span style="font-size: large;">Sudan çıkmış, balığa dönersin.</span> <span style="font-size: large;">Yine de balık toprakta köklenir</span> <span style="font-size: large;">Bizim Küçükköy'de Serez, Karadağ, Midilli göçmenleri hep bilir birbirlerini.</span> <span style="font-size: large;">Göç ne demek bunu iyi bilir.</span> <span style="font-size: large;">Biz biliriz, olmuşuzdur göçün ustası,</span> <span style="font-size: large;">ama siz bilmeyin, kimsecikler bilmesin kalbin</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">i</span></span><span style="font-size: large;">.</span> <span style="font-size: large;">Çünkü kardeşlik göçtüğün yerde kalıyor, gelmiyor...</span> <span style="font-size: large;">Sorarsanız köyümüz insanına, eski insanlarına </span> <span style="font-size: large;">Nedir göç diye, gülümseyerek anlatırlar </span> <span style="font-size: large;">Yine de bir hüzün saklıdır o gülümsemede</span> <span style="font-size: large;">Bunu da ancak </span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">M</span></span><span style="font-size: large;">übadil anlar.</span> <p lang="tr-TR"><span style="font-size: large;">Acı ve kalplerde iz bırakan her bir mısrası üzüntüyle harmanlanmış bu şiirin yazıldığı Küçükköy’ün tarihine bir göz atalım. Hangi kaynaktan mı? Tabii ki Küçükköy’deki Ayvalık Belediyesi’ne ait Göç Müzesi’nden alınan bilgilerle:</span></p> <p lang="tr-TR"><span style="font-size: large;"><b>FATİH’İN EMANETİ</b></span></p> <span style="font-size: large;">Küçükköy 1462'de kurulmuş, Fatih Sultan Mehmet korsanlardan, prenslerden bıkmış. Midilli'yi almaya karar vermiş. Adayı alınca kaleye 2</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"> bin kadar </span></span><span style="font-size: large;">yeniçeri</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"> ve </span></span><span style="font-size: large;"> 300 </span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">kadar da </span></span><span style="font-size: large;">azap muhafızı yerleştirmiş. Ada yeniden korsanların ve başkalarının eline geçmesin diye şimdiki '' Küçükköy'ün olduğu yere yeniçeriler yerleştirmiş. Böylece köyün ismi yeniçeri anlamına gelen 'Yeniçarhion' omuş...''</span> <span style="font-size: large;">Zamanla yönetim Rumlar'a geçmiş. İsim pek değişmemiş. Helen aksanıyla söylenir olmuş, 'Yaniçarhion'. Sonra göçler başlamış. İlkin 1893'de Kırım Savaşı nedeniyle yurtlarında rahatsız olan Müslüman Boşnaklar gelmiş. 1912-1922 arasında farklı nedenlerle göç sürmüş. O gün bugün burası 'Küçükköy' diye anılır. </span> <span style="font-size: large;">Küçükköy de şimdi 'Boşnak' dediğimiz Balkanlar'dan gelen Müslümanlar, 'Adalı' tabir edilen Midilli'liler biraz da Serezli var... Memleketinden kopup gelen herkes gibi, geleneklerini bırakmadan yaşamışlar Küçükköy'de. Sütçü sütünü satarken 3 dilde bağırırmış. Ana dili Rumca, </span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">ikinci </span></span><span style="font-size: large;">dili Türkçe olan köy halkı hala Türkçe'yi kırık konuşur, ana dilini ise sular seller gibi...</span> <p lang="tr-TR"><span style="font-size: large;"><b>KÖY İNSANINA BİR BAKIŞ</b></span></p> <span style="font-size: large;">Balkanlar'ın dağlık kesiminde yaşayan bu insanlar burada da kaçınılmaz olarak çiftçilik yapmışlar. Mübadele sonrasında hane başına 20 ağaç zeytin, 6-9 dilim tarla verilmiş.</span> <span style="font-size: large;">Verimli toprakları, yumuşa</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">k</span></span><span style="font-size: large;"> iklimi sayesinde dikilen tutar, boy</span> <span style="font-size: large;">veren ürün dökermiş. Zeytini, üzümü, meyvesi meşhur. Ama eski günlerde dağ tepe bağlıkmış. 4 şaraphane olduğunu söyleniyor.</span> <span style="font-size: large;">Sahil boydan boya bahçedeymiş. Bu bahçeleri yapmak için toprak taşınarak bereketli hale getirilmiş. Bölgeye sebze meyve hep </span> <span style="font-size: large;">Sarımsaklı</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">’</span></span><span style="font-size: large;">daki bu tarlalardan gidermiş. Bir rivayete göre bugün Sarımsaklı dediğimiz yer de, yabani sarımsak tarlalarından almış adını.</span> <span style="font-size: large;">Anlatılanlara göre 1900'lerin ikinci yarısında 3</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"> bin</span></span><span style="font-size: large;"> küçükbaş, 2</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"> bin</span></span><span style="font-size: large;"> büyükbaş hayvan varmış.</span> <span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"><b>Yöresel adetler: </b></span></span><span style="font-size: large;"><b>Şükran Hayırı</b></span> <span style="font-size: large;"><b>Yeni gelen güzel güne ,</b></span><span style="font-size: large;"> denilen bir şükran günü var imiş eskiden. Uzun zaman ara verilen bu etkinlik birlik beraberlik için şükür hayrı, hayata minnet, yaşamaya ve neşeye çağrı.</span><b> </b><span style="font-size: large;">Her yıl </span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">m</span></span><span style="font-size: large;">ayıs ayında yine herkes yemeklerini getirir ortak masalar kurulurmuş köyün meydanında.</span> <span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"><b>Baharın müjdecisi: </b></span></span><span style="font-size: large;"><b>Hıdırellez</b></span> <span style="font-size: large;">Hızır İlyas buluşması o kutlu gün, eskiden değirmenlerin olduğu tepenin eteklerinde kutlanırmış, toplulukta.</span> <span style="font-size: large;">Orada keşkek kazanları kurulur, hep birlikte yenilirmiş doğanın ve baharın yenilendiği kutlanırmış.</span> <span style="font-size: large;">5 Mayıs gecesi Hızır her haneyi yokluyor, insanların dileklerine ve gönlünden geçene kulak veriyor.</span> <span style="font-size: large;">Köy halkı martaval çömleğine dilek atıyor, dilekler kilit altına alınıyor, gül dalına gönül dilekçeleri asılıydı. </span><span style="font-size: large;">Sabah bu mektuplar suya salınırken çömlekteki dilekler, maniler eşliğinde bir bir açılıp okunuyor. Kimden g</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">e</span></span><span style="font-size: large;">ldiğinin ipucu varsa eğer, ona bir güzel okuntu attırılıp gönlü hoş ediliyor. </span><span style="font-size: large;">O gün yeşillik yenip, kırlara çıkılıyor. Kır çiçekleri demek edip, pınar sularına ıslıyorlar. Bu suları evin eşiğine, odalarına serpip, birazını içip, demeti kapı üstüne asıyorlar. İyi geliyor, bereket oluyor... </span><span style="font-size: large;">Akşamına büyük bir ateş yakılıp, üzerinden atlanıyor.</span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR"> Ancak Küçükköy’de Hıdırellez, Balkan ülkelerindeki özellikle Bosna Hersek’teki Teferiç şenlikleri gibi bir başka kutlanıyor. Geleneksel giysileriyle kutlama yapan köy gençlerini görmek ise bir başka güzel. </span></span> <p lang="tr-TR"><strong><span style="font-size: large;">İstiklal Savaşı’nın kahramanları</span></strong></p> <span style="font-size: large;">Yunanlılar İzmir'in ardından 28 Mayıs 1919'da da Ayvalık'a çıktılar. Karaağaç bölgesinde bulunan 172. </span><span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">A</span></span><span style="font-size: large;">lay buna karşı koyarak ilk kurşununu attı. Cumhuriyet'in kuruluşunu hazırlayan bu süreçte Küçükköylüler'in büyük emekleri var.</span> <p lang="tr-TR"><span style="font-size: large;"><b>Şeytan Sofrası</b></span></p> <span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">Küçükköy’den başka nereleri gezsek diye düşünenler için biçilmiş kaftandır, Şeytan Sofrası. Ayvalık’ın 8 kilometre güneyine düşer Murat Reis’ten ayrılan yol izlenince, bütün adaların ve Midilli’nin görüş ufkunuza düşeceği bir doğa harikasıdır. Sönmüş bir volkandan kalan lav birikintisiyle oluşmuş yuvarlak tepe, sofrayı andırır. Üzerine Şeytan’ın ayak izi olduğuna inanılan insanların madeni para atarak dilek biriktirdiği kocaman bir çukuru vardır, ya sahiden şeytanındır ya şeytan akıllı birinin yaptığıdır. Sözüm ona buraya ayak basan şeytan Midilli’ye de öbür ayağını atıp, sıçramak isterken, cebindeki bozuk paraları suya dökülmüş, onlardan da adalar oluşmuş… Öylesine inanılır bu mite ve öylesine medet umulur ki, şeytandan bile, ayak izinin çukurunu parayla doldurmak yetmez, bütün ağaçlara çaput bağlanır, yaprak yeşili silinir, dilek rengi olur bütün ağaçlar. Şeytan sofrasına çıkmak için en çok gün doğumu ve batımı yeğlenir.</span></span> <p lang="tr-TR"><strong>‘<span style="font-size: large;">AYVALIK’I İHMAL ETMEYİN’</span></strong></p> <span style="font-size: large;"><span lang="tr-TR">Ege Bölgesi’nde yaşayan ve imkanı olan tüm insanlarımızı Ayvalık ve değerlerini görmeye davet ediyorum tüm kalbimle. Kültür dolu, dünya gailesinden uzaklaşabileceğiniz, sıkıntıları, yorgunlukları ve kalbinizdeki kırıkları geride bırakabileceğiniz bir diyar Ayvalık. Gördüğüm kadarıyla da oldukça temiz ve düzenli. Yani tam bir tatil cenneti.</span></span> <strong>Hakan Serbest/Özel Haber</strong>