İzmir’de 30 Ekim tarihinde meydana gelen depremde evleri hasar alan veya yıkılan depremzedelerin talebi olan emsal artışı hakkında tartışmalar sürüyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e ‘gereği yapılsın’ talimatı vermiş; Bayraklı Belediye Meclisi’nde görüşülen konu sonrası deoremde hasar alan ve 6306 Sayılı Yasa kapsamında riskli binalar için yüzde 10’luk emsal artışı içeren önerge kabul edilmişti. Karar, yüzde 30’luk emsal artışı bekleyen depremzedeler tarafından olumsuz karşılanırken, gözler konuyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nden çıkacak karara çevrildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu, 30 Ekim depreminin ardından kent genelinde uzun süredir tartışmalara neden olan ‘emsal artışı’ konusunu değerlendirdi.

‘UZLAŞI’ VURGUSU

Belediye başkanlığının kendi deyimi ile planlamada başlayıp planlamada bittiğinin altını çizerek açıklamalarda bulunan Kocaoğlu, “Planlama ve imar çok önemli. Bu bir afet sonrası ortaya çıkan durum; ilçe belediyelerinin de imar yetkisi yok tüm yetki Büyükşehir’de… O bölgedeki ilçe belediyelerimiz Büyükşehir ile görüşerek meslek odalarının da kabul edebileceği bir yoğunluk artışı ile hem mağduriyetin giderilmesi hem de planlamanın ilkelerinin bozulmamasını sağlamalı. Arkadaşların ortak bir yol bulabileceğine inanıyorum” dedi. Depremzedelerin en az yüzde 30’luk emsal artışı talebinin hatırlatılması üzerine de konuşan Kocaoğlu, “Ben buna bir şey diyemem, uzlaşı ile çözülmeli” ifadelerini kullandı.

‘ÇOK DİKKAT EDİLMELİ’

“Emsal artışı olmadan dönüşüm mümkün mü?” sorusunu da yanıtlayan Kocaoğlu, “Bu bir dönüşüm değil; maalesef kentsel dönüşümüm anlamı iktidar partisi olarak yozlaştırıldı. Bu yıkılan binanın yapılması meselesi. Bir kara parçasının yıkılıp düzenlemesi, yeşil alanlar, kent ormanları, caddeler, sosyal tesislerin yapılması değil. Bu bina yıkıp bina yapmak. Babamdan kalan bina yıkılmış, eskimiş yıkıp yerine aynı binayı yapıyorum gibi bir şey… O yüzden bunu kentsel dönüşüm olarak değerlendirmemeli. Afet olmuş, vatandaşın binası oturulamaz hale gelmiş… Nasıl çam sakızı çoban armağanı telafi edebiliriz… Sadece belediye de değil; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden yerel yönetimlere kadar depremzedelere destek olmalı. Ancak hepsini imarla karşılayalım, hepsini hükümet karşılasın ya da hepsini belediye karşılasın diye de olmaz. Bunun bir ortak noktada usulü ile çözülmesi lazım. Hem mağduriyet giderilmeli hem de emsal teşkil etmemeli. Yöneticinin en çok dikkat edeceği şey emsal karar yaratmamaktır. Çok masum bir karar yaratırsınız o çok farklı bir karara, sorumluluğa ya da soruna ulaşabilir. O yüzden buna çok dikkat etmeli” dedi.

‘POPÜLİST KONUŞMALAR…’

“Ben iktidar partisinin milletvekillerinin açıklamalarını izliyorum, son derece haksız olduklarını, belediyeye yükü yıkıp popülist konuşmalar yaparak vatandaşın mağduriyetin giderilmeyeceğini ve en büyük gücün merkezi hükümette olduğunun da bilinmesini istiyorum” diyerek açıklamalarını sürdüren Kocaoğlu, “İzmir’de üretilen tüm vergilerin yüzde 95’ini merkezi hükümet alır, yüzde 5’ini belediyeler alır. Bir afet ve ihtiyaç olduğunda biz yüzde 5’inden vereceğiz, merkezi hükümet yüzde 95’inden verecek. Bu oranın hiçbir zaman unutulmaması lazım. Kısacası yerel yönetimler bu işe elini sokuyorsa merkezi hükümet gövdesini sokmalıdır” diye konuştu.     Haber: Yağmur Daştan