Bağımsız kuruluşlar tarafından 339 şirkette yapılan araştırma, korona virüs sürecinde kadın ve erkek çalışanların yaşadığı sorunlarda en büyük farkın, ev-iş dengesi ve artan şiddet bağlantısı olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya katılan işletmelerin tamamında kadın çalışanlar tarafından iletilen sorunlar arasında artan ev işleri ile çocuk/yaşlı/hasta bakımı nedeniyle karşılaşılan zorlukların altı çizildi. Üstelik krizlerin adı değişse de fatura yine önce kadınlara kesildi.

21 CAN ÖLDÜRÜLDÜ

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) iş birliğinde, pandeminin kadın çalışanlar açısından etkisini ortaya koymak amacıyla, tüm çalışanlar arasında bir araştırma yapıldı. Araştırmaya katılan işletmelerin neredeyse tamamında (yüzde 99) kadın çalışanlar tarafından ortak olarak iletilen sorunlar arasında artan ev işleri ve çocuk/yaşlı/hasta bakımı nedeniyle karşılaşılan zorluklar belirtilirken, işletmelerin yüzde 25’inde bu sorun erkekler tarafından iletildi. İşletmelerin yüzde 89’unda kadın çalışanlar ev içi şiddetin arttığını belirtirken, yüzde 19’unda erkekler tarafından bu soruna işaret edildi. Görünüşe göre şiddetin ciddiyeti korona virüs salgını sırasında arttı. Sadece geçen haftada birkaç medya haberi Afganistan’da, Latin Amerika’da ve Filistin’de kadına yönelik şiddeti ele aldı. Bağımsız bir siyasi feminist hareket olan Tal'at, bu yıl 11 Filistinli kadının aile içi şiddet nedeniyle öldürüldüğünü ve bu ölümlerin beşinin mart ayı başındaki karantinadan bu yana gerçekleştiğini bildirdi. Arjantin’de salgın başından beri en az altı kadın cinayeti rapor edildi ve Türkiye’de mart ayı başından beri en az 21 kadın öldürüldü. Kadın Hakları Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Engin Demir, “Kadına şiddet zaten artmıştı. Bu bir insan hakkı ihlalidir. Pandemi süreciyle iyice arttı. Bu nedenle evde bulunmak risk oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

‘BİLGİ EKSİKLİĞİ’

Kadına yönelik şiddetin arttığını ve en büyük nedeninin kadınların yaşadığı ‘bilgi eksikliğinden’ kaynaklandığını anlatan Demir, “Evlerdeki şiddet basına yansımadı demek yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Hatta daha fazla yaşanıyor olabilir. Bu başlıkta bir eksik var. Başvuruların, savcılara ve kaymakamlığa yapılabileceği duyurulmamış ve anlatılmamış. Bilgi erişimi bu noktada en büyük problemi doğuruyor. Anlaşıldığı üzere görüyoruz ki kadınların yaşadıkları problem değişmemiş. Değişene kadar ise bilgi eksikliği nedeniyle çözüm bulamıyorlar” dedi.

‘ÇÖZÜM TEKNOLOJİ’

Dünyanın her tarafından yükselen bir problem olarak ‘şiddet’ sorunlarına yönelik konuşan Demir, “Bu problemin çözülmesi gerekir. Oysa bizler hala bazı önemli birimleri bırakın insanlara göstermeyi ve içselleştirmelerini sağlamayı. Neredeyse erişilemeyecek yerlere koyuyoruz. Bilgi eksikliği müdahale ve çözüm için en önemli problemi oluşturuyor. Kültürel olarak zaten kadınların ses çıkarmasının hoş karşılanmadığı bölgelerimiz var. Oysa kadınlar gereken birimlerle irtibata geçerek bu sorunu biraz olsun daha kolay çözüp, yaygınlaştırabilirler. Bu anlamda şiddetin aslında bir insan hakkı ihlali olması ve bu anlamda gereken çözümün bulunması için kadınların hangi anda nereyle irtibata geçebileceklerini bilmeleri gerekiyor. Teknolojide geldiğimiz nokta bizlere çok önemli çözümler vadediyor. Yeni ve çok daha kolay çözümler üretebilir ve erişebiliriz” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber