İzmir’de 30 Ekim’de yaşanan deprem tüm Türkiye’yi derinden etkilese de, onlar içlerinde oluşan derin acıyla her gün yeniden sarsılmaya devam ediyor. 118 kişinin hayatını kaybettiği depremde, en fazla can kaybı 32 mesken ve 5 işyerini barındıran Rıza Bey Apartmanı’nda yaşanmıştı. 34 vatandaşımıza mezar olan Rıza Bey Apartmanı yaşanan felaketin de adeta simgesi haline gelmişti. Depremde evlatlarını ve yakınlarını kaybedenler yaşanan felaketin ardından ‘Rıza Bey Apartmanı park olsun’ kampanyası başlatmıştı. Sosyal medya üzerinden de geniş yankı bulan kampanya karşısında yetkililer de kayıtsız kalmamış, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum İzmir ziyaretinde depremzedelerle bir araya gelerek Rıza Bey Apartmanı’nın bulunduğu alanın park ve deprem anıtı olacağını duyurmuştu. Müjdeli haber karşısında Rızabey Apartmanı Park Olsun İnisiyatifi’nden de ‘umudumuz yeşerdi’ açıklamaları gelmişti. Aradan geçen bir aylık sürecin ardından Rıza Bey Apartmanı hakkında yeni bir gelişme yaşandı. Depremde annesini ve iki evladını kaybeden Rızabey Apartmanı Park Olsun İnisiyatifi Sözcüsü Emine Yücel, bakanlıkla bir kez daha temasta bulunduklarını belirterek, alan hakkında bina yapılmasına karar verildiğini öğrendiklerini açıkladı. Geçtiğimiz hafta Ankara’ya giderek bakanlık yetkililerinden son durum hakkında bilgi edindiklerini belirten Yücel, “Bakan yardımcısıyla yaptığımız görüşmede bize proje gösterildi ve o alana bina yapılacağını açıkladı. Biz de bunun nedenini sorduğumuzda ‘Ben de orada oturan biri olsam karşımda her gün depremi hatırlatan bir park olmasını istemem’ dedi. Biz zaten tam da bunun için orada bir park yapılmasını istiyorduk. O yaşananlar unutulmasın ve bir farkındalık oluşturulsun istiyorduk. Binadaki hak sahiplerinin de o alana bina yapılmasını istediklerini söylediler. Zaten yetkililer o hak sahipleri için yeni evler yapıldığını ve onlara teslim edileceğini açıklamıştı. Ancak hak sahipleri orada bina yapılmasını istiyormuş. Bu ısrar ne? Anlamıyoruz...” dedi.

‘BİZİM DE HAKKIMIZ VAR’

“Alınan yeni kararı duyunca büyük bir şok geçirdim” diyerek açıklamalarını sürdüren Yücel, “Orada konuşurken kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Böyle bir şey nasıl olur gerçekten insanın aklı almıyor. Bize böyle bir söz verilmişken arkasından bina yapılacağını duyunca hem çok şaşırdık hem de çok üzüldük. Bize ‘Orada park yapılmasını isteyen sadece siz varsınız’ denildi. Sadece biz değiliz, İzmirli bunu istiyor. İmzalar toplandı, birçok sivil toplum kuruluşu da destek verdi. Bu sadece bizim isteğimiz değil, orada hayatını kaybetmiş insanların yakınlarının isteği. Kiracı olmamız mı suçumuz? Sadece hak sahipliği açısından bakılacak bir durum söz konusu değil. Çünkü burada toplumsal bir felaket yaşandı. Toplumsal olayların yaşandığı yerler tüm topluma ait yerlerdir, belirli bir hafıza taşır. Orada bir kent hafızası, yaşanmışlık var. O alan artık sadece hak sahipliğinden, paradan, maddiyattan ibaret değil; artık orada bizim de hakkımız var. Orada bizim canlarımız kayboldu... O yüzden bu bütün İzmir’in talebidir” diye konuştu.

‘BİR TAŞ KADAR...’

“Oraya bir bina yapılırsa ne hissedeceksiniz?” sorusunu da yanıtlayan Emine Yücel, “Bu ülkede yaşayan insanların canlarının bir taştan, binadan, betondan daha değersiz olduğunu hisseceğim. Orada bir bina yapılırsa daha başka ne hissederim gerçekten bilemiyorum... Biz ülkemiz için yetiştirdiğimiz evlatlarımızı burada ihmaller sonucu kaybettik ama hiçbirinin bir taş kadar değeri yokmuş onu anladık. Oradaki hak sahipleri kadar bize değer verilmedi. Bizler zaten o acıyı yaşıyoruz. Hayatımız bitmiş, her şeyimiz mahvolmuş... Şimdi de böyle bir durum yaşamak zorunda kalıyoruz. İnanın, yaşadıklarımı, düşündüklerimi anlatamam...” ifadelerini kullandı.

‘İKİ KIZIM VEFAT ETTİ...’

Konuyla ilgili bir açıklama da 30 Ekim depreminde iki evladını kaybetmiş acılı anne Nilay Yücel’den geldi. “Benim çocuklarım o gün babaannesine misafirliğe gitmişti” diyerek konuşmasına başlayan Nilay Yücel, “Tıpkı halasını ziyarete giden Feryal Özge ve Ömer Yiğitcan gibi... Tıpkı o gün diş hekimine kontrol için Rıza Bey Apartmanı’na gelen Baran gibi... İnsanlar çıkıp ‘Biz hak sahibiz, evimizi isteriz’ diyor. Devlet zaten proje alanında onlara ev vereceğini söyledi. Evet, mülkiyet hakkı önemlidir ama bizim çocuklarımızın da yaşama hakkı vardı. Bu yaşama hakkının mülkiyet hakkının önüne geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Orada benim 4 ve 6 yaşlarında iki kızım vefat etti. Oradaki kat malikleri, hak sahipleri kadar sözüm olmayacak mı? Oraya illaki bir ayak basacaksa o ayak çocukların ayağı olmalı. Orada sadece çocukların sesleri duyulmalı. Bizim talihsizliğimiz sadece o gün orada olmak mıydı? Hiç mi söz hakkımız olmayacak? Hak sahipleri kadar isteğimiz olamayacak mı? Ben bu konuda gerçekten çok üzülüyorum” açıklamalarında bulundu. Rıza Bey Apartmanı’nın bulunduğu alanın park olmasını artık sadece vefat eden kişilerin yakınları değil tüm İzmir’in istediğini belirten Nilay Yücel, “Bu talep İzmir halkının talebidir. Bu talebi lütfen ne devletimiz ne de hak sahipleri göz ardı etmesin” dedi.

‘ÇOK BÜYÜK ACILAR YAŞANDI’

“Sadece Rıza Bey Apartmanı’nda hayatını kaybeden 10 çocuk değil, İzmir deprem yaşamını yitiren 27 çocuğun anıları o parkta yaşayabilirdi” diyerek açıklamalarını sürdüren Nilay Yücel, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklarımızın anıları hala hayatta olan çocukların sesleriyle, koşuşturmalarıyla, gülüşleriyle yaşasın istiyoruz. Bizim burada ne bir çıkar besliyoruz ne de kimsenin mağduriyetini istiyoruz. Sadece 30 Ekim depreminde ölen çocukların anılarının çocuk sesleriyle yaşaması gibi bir derdimiz var. O enkaz alanında çok büyük acılar yaşandı. Bu acıların üstünde birileri dolaşacaksa lütfen bu çocukların ayakları, gülüşleri, sesleri olsun. Bize artık tutanabileceğimiz bir yaşama sevinci versinler. Ve belki de en önemlisi başka aileler bu acıyı yaşamasınlar çünkü gerçekten hem zor hem de kaldırılması ağır bir yük. Kimsenin böyle bir acı yaşamasını istemeyiz...”

‘BİR DAHA GEÇMEM’

Son olarak oraya bir park değil de bina yapılırsa neler hissedeceğini de anlatan gözü yaşlı anne Nilay Yücel, “Eğer oraya bir bina yapılırsa ömrümün sonuna kadar o caddeden geçmemek için elimden geleni yapacağım. Çünkü bu kelimelerle tarif edemeyeceğim bir acı. Bu acının da orada evlatlarını kaybeden annelerin haykırışlarının duyulmaması da çok daha başka bir acı... Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza seslenerek; Rıza Bey alanın söz verildiği gibi boş bırakılmasının sağlamasını istiyorum. Bu sadece orada hak sahibi bir ailenin talebi değil artık orada söz sahibi binlerce İzmirlinin talebidir” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber