Beyaz etli yapısı ve dikkat çekici kırmızı çekirdekleriyle klasik çileğin tersine bir görüntü sunan bu meyve, egzotik aroması sayesinde hem sofralarda hem de hobi bahçelerinde hızla popülerlik kazanıyor. Üstelik ev ortamında da başarıyla yetiştirilebiliyor.

Aslen Güney Amerika kökenli olan bu ilginç çilek türü, 18. yüzyılda Şili’den Avrupa’ya taşındıktan sonra zamanla unutulmuş; ancak son yıllarda sağlıklı yaşam ve organik üretimle birlikte yeniden keşfedildi. Ananaslı çileğin, günümüzde tüketilen birçok modern çilek türünün atası olduğu da söyleniyor.

Ananas çileği, uygun ortam sağlandığında saksıda ya da bahçede rahatlıkla yetiştirilebiliyor.

Ilıman iklimleri ve serin yazları seven bitki, yarı gölge alanlarda, organik madde açısından zengin ve hafif asidik toprakta en verimli halini alıyor.

Mart ile Mayıs ayları arasında dikilen fideler, yaklaşık 8–10 gün içinde çimleniyor.

Gerçek yapraklarını geliştirdikten sonra 20–30 santimetre aralıklarla dikildiğinde daha sağlıklı gelişim gösteriyor.

Toprağın sürekli ıslak değil, hafif nemli kalması bu tür için oldukça önemli.

Aşırı sulamadan kaçınmak gerekiyor. Bakım sürecinde aralıklı olarak verilecek organik gübreler, hem çiçeklenmeyi hem de meyve verimini artırıyor.

Haziran ayından başlayarak ilk dona kadar süren hasat döneminde olgunlaşan meyveler, taze tüketilebileceği gibi birkaç gün buzdolabında saklanabiliyor veya dondurularak uzun süre korunabiliyor.

Ananas aromalı bu sıra dışı meyve, hem görünümüyle şaşırtıyor hem de tadıyla fark yaratıyor.

Giderek artan ilgi sayesinde, hobi bahçıvanları ve gurmeler, mutfaklarını bu özgün tatla süslemeye başladı bile.

Eğer siz de bahçenize ya da balkonunuza farklı bir dokunuş katmak istiyorsanız, ananas çileği iyi bir başlangıç olabilir.