ABD'nin Colorado eyaletinde görev yapan kiropraktör Dr. Taylor Goldberg, parmak ve avuç içlerinin olağandışı şekilde bükülebilmesinin solunum sistemi üzerinde önemli etkiler yaratabileceğine dikkat çekti. Bu tür aşırı esneklik durumlarının, vücuttaki bağ dokuların zayıf olmasından kaynaklanabileceğini belirten Goldberg, bunun da ciddi solunum rahatsızlıklarının erken habercisi olabileceğini ifade etti.
Kaynak: NTV
BAĞ DOKULAR AKCİĞER SAĞLIĞI İÇİN KRİTİK ÖNEME SAHİP
Vücutta kaslar, kemikler ve organlar arasında yapısal bütünlüğü sağlayan bağ dokular, aynı zamanda akciğerlerin fonksiyonel yapısını koruyan önemli bir unsuru oluşturuyor. Uzmanlara göre bağ dokuların zayıflaması, zamanla solunum sisteminin mekanik işleyişini bozarak astım ya da obstrüktif uyku apnesi gibi rahatsızlıklara yol açabiliyor.
AŞIRI ESNEKLİĞİN BASİT TESTİ
Dr. Goldberg’in önerdiği basit testle bağ dokusu esnekliği değerlendirilebiliyor. Test kapsamında kişi:
Serçe parmağını 90 derece geriye bükebiliyorsa,
Baş parmağını ön koluna değdirebiliyorsa,
Dirsek veya dizini 10 dereceyi aşacak şekilde hiperekstansiyona getirebiliyorsa,
Bacakları düzken avuç içlerini yere koyabiliyorsa birer puan alıyor.
Yetişkinlerde 5, çocuklarda ise 6 ve üzeri puan aşırı esneklik olarak kabul ediliyor.
EHLERS-DANLOS SENDROMU İLE BAĞLANTI
Aşırı esnekliğin genetik bir bağ doku hastalığı olan Ehlers-Danlos Sendromu (EDS) ile ilişkili olabileceği belirtiliyor. Bu sendrom, vücudun kolajen üretimini etkileyerek bağ dokuların dayanıklılığını azaltıyor. Dr. Goldberg, EDS hastalarının solunum yolu enfeksiyonlarını atlatmakta zorlandığına dair güçlü klinik gözlemler bulunduğunu aktardı.
SOLUNUM PROBLEMLERİ EDS HASTALARINDA YAYGIN
Bir diğer uzman Dr. O’Brien da EDS’li bireylerin solunumla ilgili şikâyetlerde daha yoğun sorun yaşadığını belirterek, konuyla ilgili daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç olduğunu ifade etti. EDS hastalarında nefes darlığı, kas zayıflığı ve solunum yollarında çökme gibi semptomlar sıklıkla görülüyor. Ayrıca bu bireylerde ciltte hassasiyet, kolay morarma, kronik yorgunluk, sindirim bozuklukları ve dikkat dağınıklığı gibi belirtiler de yaygın.
TEDAVİ YOK, DESTEK ÖNEMLİ
EDS’nin şu anda kesin bir tedavisi bulunmuyor. Uzmanlar, fizik tedavi ve destekleyici cihazların yaşam kalitesini artırabileceğini belirtiyor. Ehlers-Danlos Derneği'ne göre sendromun 13 farklı alt tipi bulunuyor ve tanı süreci genellikle hastanın semptomlarının ayrıntılı şekilde değerlendirilmesiyle ilerliyor.
PSİKOLOJİK ETKİLER DE CİDDİ BOYUTTA
EDS yalnızca fiziksel belirtilerle sınırlı kalmıyor. 2022 yılında yapılan bir araştırma, EDS hastalarının büyük bir çoğunluğunun depresyon yaşadığını, yarısından fazlasının ise anksiyete ile mücadele ettiğini ortaya koydu. Uzmanlar, tanı ve tedavi süreçlerindeki zorlukların psikolojik stres ve kaygıya neden olduğunu, bunun da solunum sistemine ek yük bindirdiğini ifade ediyor.
Bu nedenle, parmak ve eklem esnekliği fark edilen bireylerin bağ dokusu sağlığı açısından bir uzmana başvurmaları, solunum sorunlarının erken tanısında hayati önem taşıyabilir.