Bakırcılar Çarşısı’ndaki atölyesinden yükselen zurna sesleri, Gaziantep sokaklarını olduğu kadar Türkiye’nin dört bir yanındaki düğünleri de süslüyor. Düğün sezonunun açılmasıyla birlikte siparişlere yetişemediğini belirten Mesut Uz, günlük üretim kapasitesini 10 zurnayla sınırlı tuttuğunu söylüyor.

Usta zurnacı, el emeği göz nuruyla hazırladığı bu müzik aletlerinin tanesini 15 bin TL’ye kadar satıyor. Fiyatlar, kullanılan ağacın kalitesine, işçiliğe ve müşteri talebine göre değişkenlik gösteriyor. “Her zurna aynı değil, her biri ayrı bir ses, ayrı bir ruh taşır,” diyen Uz, bu nedenle seri üretim yapmadığını vurguluyor.

Zurna yapımında meyve vermeyen veya kurumuş kayısı ağaçlarını tercih ettiğini ifade eden Uz, bu ağaçların Malatya ve çevresinden temin edildiğini aktarıyor. Ağaçlar yıllarca doğal koşullarda kurutulduktan sonra zurna yapımına uygun hale getiriliyor. Bu da işin sabır ve zaman isteyen bir zanaat olduğunu gösteriyor.

Zurnanın baş kısmının çimşir ağacından yapıldığını ve bu bölüme "nezik" adı verildiğini anlatan Mesut Uz, son aşamada ise müzisyenlerin gelip çalgıyı deneyerek akort yaptığını söylüyor. Eksik ya da kusurlu bir yer varsa hemen müdahale ederek düzeltme yapıyor.

“Sonunda herkes memleketine gider ama sesi burada kalır,” diyerek mesleğine olan duygusal bağlılığını dile getiriyor.

Ancak Mesut Uz’un tek derdi sipariş yoğunluğu değil. Asıl kaygısı, mesleğini devredecek bir çırak bulamaması. “Gençler artık kolay para kazanmak istiyor, bu zanaati öğrenmek isteyen çıkmıyor,” diyerek mesleğin geleceği konusunda endişelerini paylaşıyor.

Türkiye'nin dört bir yanından sipariş alan Uz, özellikle İstanbul, Adana, Kayseri ve Kahramanmaraş gibi şehirlerden yoğun talep aldığını belirtiyor. “Antep zurnası halay içindir, başka yerde yapılanlarla aynı değildir,” diyen Uz, yöresel çalgıların taşıdığı kültürel mirasa da dikkat çekiyor.

"Halay bitmezse zurna da bitmez," diyen Mesut Uz’a göre zurnanın sesi, Anadolu’nun düğünlerinden, sokaklarından ve sevinçlerinden hiçbir zaman eksik olmayacak.

Bu sesi yaşatmak için yeni ustalara ihtiyaç olduğunu da her fırsatta vurguluyor.

Geleneksel sanatlara sahip çıkılması gerektiğini belirten Mesut Uz, “Bu iş makinelerle değil, gönülle yapılır,” diyerek genç nesillere çağrıda bulunuyor. Çırak yetişmediği sürece bu kültürel mirasın geleceği tehlikeye girebilir. Onun tek dileği, bu sesi yaşatacak birilerinin çıkması.