Gaziemir Belediyesi, Dünya Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarı Önleme Günü etkinlikleri kapsamında, Ege Üniversitesi akademisyenlerinin hazırladıkları Mika ile Kendimi Korumayı Öğreniyorum Programı’nı anaokulunda uyguladı. Belediyenin Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nde görevli Uzman Psikolog Yağmur Cumert ile Sosyal Hizmet Uzmanı Damla Yeşilçimen, okul öncesi dönem çocuklarının cinsel istismardan korunma konusunda bilgilenmesi ve gerekli becerileri kazanması için hazırlanan çalışmayı Özel Ataışığı Anaokulu öğrencilerine uyguladı. Program kapsamında çocuklara duygular, bedenimiz ve özel bölgelerimiz, iyi kötü dokunuşları ayırt etme ve doğru tepki biçimlerini öğrenme, iyi sır kötü sır ayrımı ve yapılması gerekenler gibi konularda bilgi verildi. Mika ile Kendimi Korumayı Öğreniyorum Programı kapsamında öğrencilerin velilerine de eğitim verildi. “İstismarı önleme çalışmaları hayati önemde” Mika ile Kendimi Korumayı Öğreniyorum Programı’nın rehberliğinde özel tekniklerle çocuklara cinsel istismarı ve korunma yollarını anlattıklarını ve bu desteklerin çocuklar için çok önemli olduğunun altını çizen Uzman Psikolog Yağmur Cumert, “Çocuklara uyguladığımız programla onların duygularını tanımalarına, iyi/kötü hissettiren duyguların ayrımını yapmalarına,  yaşadıkları ile duyguları arasında ilişki olduğunu fark etmelerine, bedenlerinin kendilerine ait olduğu öğrenmelerine, özel bölgeleri ve bu bölgelere kimsenin dokunamayacağını fark etmelerine, iyi ve kötü dokunuşların farkını bilmelerine, istismarın çocuğun suçu olmadığını anlamalarına, böyle bir durumda ne yapmaları gerektiğini öğrenmelerine katkı sağladık. Araştırmalar, önleme çalışmalarına katılmamış kişilerin önleme çalışmalarına katılan kişilere kıyasla hayatları boyunca iki kat fazla istismara uğradığını göstermiştir. Bu nedenle istismarı önleme çalışmaları hayati önemdedir” diye konuştu. Çocuğun cinsel istismarı hakkında bilgi veren Sosyal Hizmet Uzmanı Damla Yeşilçimen “Yetişkinin cinsel hazzı için çocuğun kullanılması çocuğa yönelik cinsel istismardır. Fiziksel temas içeren şekilde olduğu gibi fiziksel temas içermeyen şekilde de gerçekleşebilir. Cinsel istismar her ne kadar bildirimi az da olsa toplumda oldukça yaygındır. Sadece görünür değildir. Çocuklukta cinsel istismara maruz kalma sıklığı yüzde 10-40 olarak bildirilmektedir. Cinsel istismar failleri genellikle mağdurun yakın çevresinden tanıdığı biri olabilmektedir. Araştırmalar cinsel istismarın; güven bağının kurulduğu uzun süreli ilişkilerde, zamana yayılarak gerçekleştiğini gösteriyor. İstismar failleri genellikle erkekler olmakla birlikte kadınlar da fail olabilmektedir. Erkek çocukları da cinsel istismara uğrayabilmektedir. İstismar sosyo-ekonomik durum, etnik köken, eğitim seviyesi, statü, yaş ve yerleşim yeri fark etmeksizin toplumun her kesiminde gerçekleşebilmektedir” dedi. “Çocuğu dikkate alın” Çocukların istismar konusunda anlattıklarını mutlaka dikkate almaları konusunda ailelere uyarılarda bulunan Yeşilçimen, “Çocukların cinsellikle ilgili kelime hazneleri ve deneyimleri istismarla ilgili hikâye uydurabilecek kadar geniş değildir. Çoğu zaman bu konuda yalan söylemezler. Bizler çocuklara inanmadıkça da bu eylemleri açıklamaları zorlaşacak, istismarı saklama oranları yükselecektir.  Cinsel istismarda suçlu çocuk değil failin kendisidir” diye konuştu.  Çocuğun cinsel istismara uğraması durumunda yapılması gerekenler, yasal sorumluluklar ve başvuru yapılacak kurum ve kuruluşlar hakkında bilgi veren Yeşilçimen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir çocuğun cinsel istismara uğradığını öğrendiysek mutlaka resmi bildirim yapmalıyız. Türk Ceza Kanunu’nun; TCK 278. maddesine göre herkes TCK 279. maddesine göre tüm kamu çalışanları çocuk cinsel istismarını bildirmekle yükümlüdür. Bildirimi; çocuğun kendisi, ailesi, bir yakını ya da istismarı duyan bir kişi; Cumhuriyet Başsavcılığı, kolluk kuvvetleri,  Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve ALO 183’e başvurabilir.”