29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildikten sonra behemehal yeni bir Türkiye inşası başlamıştı. Erken Cumhuriyet Dönemi olarak da nitelendirilen bu dönemde inkılaplar için zemin hazırlanmış ve düşman işgalinden kurtulup tam bağımsız bir devleti idare edecek millet meclisinin yeni anayasa çalışmaları hızlanmıştı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük eseri Söylev’den yola çıkarak denebilir ki, memleketin yeniden tesisi akla gelebilecek her alanda yenilenmeye mecburdur. İşte bu hummalı çalışmalardan yaklaşık üç sene sonra hür memleketimizi borçlu olduğumuz Gazi Paşa Hazretleri’ni onurlandırmak, halka kurtuluş mücadelesini her daim hatırlatma amacıyla hızlıca heykel dikilmesi kararlaştırılmıştı. Çok sayıda milletvekili, bir komisyon tertip ederek harekete geçti. İçlerinde İzmir mebusu Yunus Nadi (Abalıoğlu)’nun da yer aldığı bu komisyon ilk olarak İstanbul’u seçti. Öte yandan ülkede heykel sanatının da önemli bir şekilde yer alması, yaygınlaşması amaçlanmaktadır. Türkiye’nin garp ile yani batı ile köprü kurmasında önemli bir mesafe kat etmesini sağlayacak sanat dallarından biri heykeldir. Unutulmamalıdır ki, dönemin milletvekillerinin pek çoğu Avrupa memleketlerinde tahsil görmüş, sanat ve cemiyet hayatında yer almışlardır. Bu gerçeği göz ardı etmeden dönemi yeniden tahlil ettiğimizde anlayacağız ki, ülkenin pek çok yerinde heykel ve anıt yapılmasına ön ayak olanlar Türkiye’nin doğudan batıya geçişini tesis etmeyi de amaçlamışlardır. İlk heykel için seçilen alanın İstanbul olduğunu kaydetsek de burada başka en belirgin amacın; Mustafa Kemal’in kurtuluş ateşini yaktığı Samsun’a hareketinin Sarayburnu'ndan başlamasıdır ve yaptırılacak heykelin sırtı Topkapı Sarayı’na dönük olacaktır. Bu sayede saltanatın artık geride kaldığı vurgulanacaktır.

BÜYÜK İHANETİN GÖLGESİNDE

1925 yılına geldiğimizde, komisyonun tercihi, Avustralyalı meşhur heykeltraş Heinrich Krippel olur. Memlekete gelen Krippel, behemehal Gazi Paşa ile görüştürülür, heykel için gereken pozları alır. 1926 yılının Haziran ayına dek geçen sürede Krippel’in yaptıklarına ait bir kayıt, anı, haber henüz tam anlamıyla gün yüzüne çıkarılmamakla beraberinde yeni tartışmaları yanında getiriyor. Söz konusu tarihin bir önemi de Gazi Mustafa Kemal’in İzmir’e teşrifleridir. Paşa’nın İzmir’e ulaşacağı 15 Haziran 1926 günü Ziya Hurşit Bey tarafından suikaste uğrayacağı öğrenilmişti. Gün içinde İzmir’e gelmesi beklenirken Balıkesir’de beklemiş ve gece vakitlerinde İzmir’e varmıştır. Daha sonrasında tarih atarak imzaladığı anı defterinden biliyoruz ki, Bornova Ziraat Mektebi’ni ziyaret etti. Mektebin bahçesinde yer alan büstün üzerinde de “Türkiye’nin büyük dahi ve halaskârı, Türk çiftçisinin ulu rehberi, Cumhurreisimiz büyük Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin İzmir Ziraat Mektebi’ni teşrifleri hatıra-i şükranıdır. Haziran 1926” yazmasına rağmen gerçekten açılış tarihi mi ya da ziyaretin tarihinin anısı mı ihtilafı sürmekte. Ancak bugün ulaşılabilen hiçbir kaynakta Krippel’e ait olduğu büstün üzerindeki imzadan anlaşılabilen heykelin açılışına dair resmi tören bilgisi bulunmamakta. O döneme tekrar dönecek olursak, Sanat tarihçisi Dr. Derya Uzun Aydın “Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Türk Heykel Sanatındaki Yeri ve İlk Heykeltraşlar” başlıklı doktora tezinde Bornova Ziraat Mektebi’nin müdürü olan Abidin Ege’nin Sarayburnu anıtı açıldıktan sonra ‘ilk heykel’ vurgusuna karşın gazetelere gönderdiği mektuptan bahsediyor. Abidin Ege, Gazi Mustafa Kemal’in mektebi ziyareti sırasında Heinrich Krippel’in yaptığı heykelin açılışının yapıldığı ve düzenlenen ‘Garden Party’ ile kutlandığını anlatması, aslında Türkiye’deki ilk heykelin İzmir’de olduğunu ortaya koyuyor. Dönemin araştırmacıları, Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlığı boyunca hiçbir heykelinin açılışına katılmadığı yönünde olsa da, söz konusu tarihte gerek İzmir gerek Türkiye’nin suikast olayıyla meşgul olması, faillerin yakalanarak sorgulanması farklı iddiaların ortaya atılmasını kolaylaştırmaktadır. Tüm bunlara karşın Faik Gür’ün Sosyoloji Dergisi’nde yer alan ‘Erken cumhuriyette siyaset, propaganda, sanat ve ulusun inşası’ isimli makalesinde, “Atatürk, kendi heykellerinin açılışlarının hiçbirine katılmadı. Yalnızca, sanatçıları ve şehir halkını kutlayan mesajlar gönderdi. Türk ulusunun ilk cumhurbaşkanı olarak, heykelini Sarayburnu’nda diken “İstanbul halkı”na şu mesajı gönderdi: İstanbul halkına, benim ilk heykelimi dikerek ifade ettikleri yüksek takdirleri ve asil hisleri münasebetiyle en samimi şükranlarımı sunarım” ifadeleri bizi zamansız bir heykel mevhumuna yöneltmekte.

ZİYARET Mİ AÇILIŞ MI?

Konuyla ilgili genel bir değerlendirmeden bulunan Ahmet Uhri, Egeden dergisinin 8. sayısında yer alan ‘Krippel’in az bilinen bir heykeli üzerine’ yazısında, “Bu altı eserin dışında araştırmacıların fazlaca dikkatini çekmemiş, açılış tarihiyle belki de Türkiye’deki ilk Atatürk Anıtı olabilecek ve yine Krippel’e ait bir anıt daha bulunmaktadır. Şu anda İzmir Bornova’da, Ege Üniversitesi Rektörlüğü bahçesinde bulunan bu heykelin dikiliş tarihi, kaidesindeki yazıya göre Haziran 1926. İzmir Ziraat Mektebi’ni ziyaret eden Atatürk’ün bu ziyareti anısına dikildiği de kaidesinde yazmakta.” ifadelerini kullandı. Uhri’nin ‘bu altı eser’ olarak belirttiği heykeller, 3 Ekim 1926 tarihinde açılışı yapılan Sarayburnu Atatürk Anıtı, 29 Ekim 1926 tarihinde açılan Konya Atatürk Anıtı, 24 Kasım 1927 tarihli Ulus Zafer/Yenigün Anıtı, 15 Ocak 1932 tarihinde açılan Samsun Atatürk/Onur Anıtı, 24 Mart 1936 tarihinde açılışı yapılan Afyon Utku/Zafer Anıtı ve 1938 tarihli Ankara Sümerbank içindeki Oturan Atatürk Anıtı’dır. Ahmet Uhri aynı zamanda şu iddiayı ortaya atarak, “Sonuç olarak Haziran 1926 tarihinde açılışı yapılan Bornova’daki bu heykel belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dikilen ilk Atatürk heykeli olabilir” sözleri tarihin seyrini değiştirebilir.

Heykelin özellikleri

Ahmet Uhri’nin anlatımıyla heykelin özellikleri şöyle: Eser kaidesiyle beraber 2.45 metre yüksekliğinde olup, mermer kaide 1,60 metre, büst kısmı ise 85 santimetredir. Kare planlı kaide, altta 94x94 santimetre genişliğinde başlamakta, dört ana bölümden oluşmakta, üç ve dördüncü bölüm arasında alttan bir palmet bezemesi ile desteklenmiş ve üzerinde belki de bir vazo ya da ona benzer bir sunu gerecinin bulunabileceği bir sunakla devam ederek 70x70 santimetrelik dördüncü bölümle sona ermektedir. Dördüncü katın üzerinde de heykelin konulduğu düzlem vardır. Bronz döküm olduğu anlaşılan büstün arkasında bakana göre sol tarafta Krippel imzası okunmakta olup, eserde Atatürk gömlek, kravat,yelek ve ceketli olarak sivil kıyafetli ve elleri göğsün hemen altında üst üste gelecek şekilde betimlenmiştir.

Heinrich Krippel kimdir?

Heinrich Krippel, 27 Eylül 1883’te Viyana’da dünyaya geldi. Eğitimini 1904-09 yılları arasında Viyana Güzel Sanatlar Akademisinde aldı, burada özellikle Hans Bitterlich ve Edmund Hellmer ile birlikte çalıştı. Eğitiminin ardından İtalya ve Yunanistan’a, gelecekteki heykeltıraşlık çalışmalarını etkileyen bir araştırma gezisi yaptı. Birinci Dünya Savaşı’na topçu subayı olarak katılırken, sonrasında bağımsız heykeltıraş olarak çalışarak kendini yeniden sanata adadı. Heinrich Krippel, 1925 yılında uluslararası bir yarışmada Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul ve Ankara’da heykellerini yapma görevini aldı. 1938 yılına kadar kaldığı Türkiye’de büyük politikacıların portrelerini ve çeşitli anıtlar yaptı. 5 Nisan 1945 tarihindeki ölümüne kadar Viyana’da yaşadı. 1938’e kadar on üç yıl Türkiye’de kalarak Atatürk heykelleri gerçekleştirdi. Atatürk sanatçıyı köşkte misafir ederek hazırlayacağı tüm heykeller için kendisine poz vermiştir. Krippel bu heykel ve anıtların ön çalışmaları ve taslaklarını Türkiye’de hazırladı. Bu taslaklardan tasarlanarak hazırlanan heykel kalıpları sanatçının Viyana’daki atölyesinde üretildi ve Viyana Birleşik Maden İşletmeleri’nde bronza döküldü. Bu heykeller daha sonra parçalar halinde Türkiye’ye getirildi ve yerlerinde monte edildi.

Bornova Ziraat Mektebi Müdürü Abidin Bey’in mektubu

Sanat tarihçisi Dr. Derya Uzun Aydın’ın “Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Türk Heykel Sanatındaki Yeri ve İlk Heykeltraşlar” başlıklı doktora tezinde yer alan ve İzmir Bornova Ziraat Mektebi Müdürü Abidin (Ege) Bey tarafından kaleme alınan mektubu şu sözlerle aktarılmıştır: “Bugünkü Hizmet gazetesinde bir telgraf gördüm. Gazi hazretlerinin heykelinin Sarayburnu’na dün dikildiği, açılış merasiminin yapıldığı bildiriliyor ve altına da ‘Türkiye’de Gazi hazretlerinin heykelinin ilk defa dikilmesi şerefini İstanbul vilayeti kazanmıştır’ ibaresi ilave ediliyordu. Halbuki bundan tam üç buçuk ay evvel Gazi hazretlerinin İzmir’i şereflendirmeleri münasebetiyle Gazi’nin ilk heykeli, İzmir’de Ziraat Mektebi’nde mermer bir kaide üzerine dikilmiş ve 22 Haziran 1926 tarihinde Gazi hazretlerinin (s.5) mektebimizi teşrifinde kendileri tarafından bizzat açılış yapılmıştır. Dolayısıyla Gazi’nin ilk heykelini dikmek şerefini İstanbul değil, İzmir kazanmıştır. Lütfen gazetenizde o şekilde düzeltilmesini bir İzmirli sıfatıyla rica eder, sevgi ve saygılarımı teyit ederim efendim.” (Yarın : İzmir’in Ata’ya teşekkürü Atlı Atatürk Anıtı) Feyaz Tatar