Ekonomik sıkıntılar yüzünden vatandaşın yüzü gülmüyor... Yaşananlar, sokaklara, meydanlara da yansıyor. İzmir’in kalbi Konak Meydanı’nda vatandaşa ‘İçinde bulunduğunuz durumdan ve yaşadığınız şehirden memnun musunuz?’ sorusunu yönelttik... En çok ‘Hayat pahalılığından şikayetçiyiz’ yorumu alırken, birçok vatandaş için ise sıkıntılarından kaçacakları huzurlu bir yaz tatilinin sadece ‘hayal’ olduğu ifade edildi.

Her gün ekmek parası kazanmak için Manisa’dan İzmir’e gelmek zorunda kaldığını belirten çiçekçi Gülseren Portakal, yaşadıklarını Ege Telgraf’a anlattı. “İnsanlarımız güzel, iyi ama ben hayatımdan hiç memnun değilim” diyen Portakal, mutsuzluğunun nedeni olarak ekonomiyi işaret etti. “Her şey pahalı, kıt kanaat geçiniyoruz” diyen Portakal, “Çoluğumuz çocuğumuz var. Çevremizden sıkıntı görmüyoruz ama başımızdakilerden sıkıntı görüyoruz. En son dört yıl önce Kuşadası’na gidebilmiştim. Şimdi ne kadar istesem de tatil yapamıyorum” dedi.

İNSANLAR GELMEYİNCE...’

Emekli olsa da günümüz koşulları nedeniyle çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Mustafa Özcan, “Çünkü emekli maaşı geçinmemize yetmiyor. Bu parayla tatile gitmek mümkün değil. En son tatil diyebileceğim, memleketime yaptığım ziyaretti. Geçim derdinden dolayı hayatımdan memnun değilim. Şu anda hayatından memnun olan bir kişi olduğunu da sanmıyorum” dedi. İzmir’in en büyük sorununun Kemeraltı’nın geliştirilememesi olduğunu söyleyen Özcan “Kentimize hiç bakım yapılmıyor. İzmir’in en büyük sorunu Kemeraltı’ya hak ettiği değeri gösterilmemesidir. Hiç bakım yapılmıyor. İnsanların Kemeraltı’na gelmesi teşvik edilmiyor. Örneğin, eskiden adliye Kemeraltı’ndayken insanların uğraması için bir neden oluyordu. Adliyeyi taşıdıklarında bu neden de ortadan kalkmış oldu. Yatırım yapılsa hem esnafın yüzü güler hem de daha çok insan ziyaret eder. Kemeraltı şu an ölmeye yakın. Ben de burada çalışan bir esnafım. Hal böyle olunca ayın sonunu getirmek de zor oluyor” ifadelerini kullandı.

YAŞAM ÇOK ZOR’

Uzun süredir işsizlikle mücadele ettiğini söyleyen Semih Yurdakul ise içinde bulunduğu sıkıntılı durumla baş etmeye çalışan milyonlarca kişiden sadece biri... “Her geçen gün yurdumuzda çoğalan mülteciler yüzünde işsizlik çok arttı” sözleriyle yaşadıklarını anlatan Yurdakul, şunları aktardı: “İzmir’in en büyük sorunu mülteciler. Onlar geldiğinden beri işsizlik çok arttı. Göçmen işverenler, Türklere iş vermek istemiyor. Türkler de mülteci çalışanlar ucuza çalıştığı için Türk işçi çalıştırmak yerine mültecileri işe almaya yöneliyor. Geri gitmeleri gerekiyor. Avrupa’da mültecilerin bir kısmı sınır dışı edilmeye başlanmış. Mülteciler yüzünden işsizlik çok artıyor ve insanlar artık geçinemiyor. Mülteciler burada keyif yapıyor. Ben bu ülkenin vatandaşı olarak tatile gidemiyorum. Tatile gitmek için kullanacağım toplu taşıma bile çok pahalı. Sadece günübirlik gidip gelmek harcamaları hesaba katmadan aşağı yukarı 80 liraya geliyor. Bu durumda ülkemden memnun olmam söz konusu değil. Ülkemiz çok güzel ancak yaşam şartları çok zorlayıcı.”

PLAN YAPAMIYORUZ’

İzmir’in en büyük sorunlarından birinin de her geçen gün artan nüfus olduğuna dikkati çeken Döndü Çilkuş, “Nüfus, İzmir’in en büyük problemlerinden biri. Bunu çözmek için nüfus kontrolüyle ilgili çalışmalar yapılabilir. Genel olarak hayatımdan memnunum; lakin ay sonunu getiremiyoruz. Bir de beklenmedik masraflar çıkınca ay sonunu getirmek vatandaşı kara kara düşündürüyor. Çocukların bir ihtiyacı oluyor, kitap gerekiyor, geziler oluyor. Mutlaka sıkıntı oluyor. Yaz planı bile yapamıyoruz. En son iki yıl önce Didim’e gitmiştik. O zaman bile çok uzağa gidememişiz...” diye konuştu.

KUTUPLAŞMA’ VURGUSU

Geçimini sağlamak için kendi atölyesinde resim dersleri verdiğini belirten emekli resim öğretmeni Necdet Işık, kötü gidişatın çözümünün yalnızca eğitimle olacağının altını çizdi. Işık, “Maaşımın bir kısmı resim malzemelerine gidiyor. Eskiden rahat yaşayabiliyorduk ancak şimdi toplumda ekonomik nedenlerden dolayı kutuplaşma var. Eskiden aile öğrencilere para yollardı, şimdi öğrenciler ailelerine destek olmak için çalışıyor. Bizim en büyük problemimiz Atatürkçülüğü doğru anlamamış olmamız. Nice büyük devlet adamlarının üstünde etkisi olmasına rağmen artık adeta hiç ettiler. Bunu çözmek için gençleri doğru eğitmeliyiz. Çok yönlü düşünen bireyler yetiştirmeliyiz ki kalabalığın içinde kendileri olmayı bilsinler. Sorgulamayı öğrensinler. Onun yerine ezbercilikten öteye gidilmiyor. Bu kalkmalı. Öğretmenler, öğrencilerini doğru yetiştirmeye özenmeli. Her birinin özel olduğunu unutmamalı. Ona göre yaklaşmalı. Sadece akademik başarı odaklı olmamalılar. Tüm bunlara rağmen hayat ne kadar fırtınalı da olsa güzel” diye konuştu.

ALİ EKREM KULAĞIDUYMAZ / ÖZEL HABER