Zamanı gelince çık dışarı çık Aç kapını pencerelerini, gönlünü tüm evrene. Uçabildiğin kadar uç. Bilmediğin tüm diyarlara git. Şimdi yalnızca hayalini kur… Ya da geçmişe yolculuğunu yap. Daha önce nerelere gittin. Nasıl yerlerdi. Anılarını aç, dök ortaya. Hem o zaman çok değerli olduğunu hissetmediğimiz meğer neler yaşanmış onlara bak. Ailene sevdiklerine, arkadaşlarına bak. Durup durup fotoğrafladığın, çay kahve molaları, seyir terasları ile taçlandırdığın anılarına bak. Uçakları kaçırma telaşını hatırla. Bir güne neler sığdırdığını düşün. İyi ki, yaşamışım demek bu. Şairinin belli olmadığı ama şairin dediği gibi;FARK ETMELİ’ Fark etmeli. Ömür dediğin üç gündür, Dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür. O da bugündür.“ Bu dizelerde bir ömrün, yaşamın felsefesi var. Yarın şu an herkes için meçhul. Bir düşünsek ne kadar yapılacak işimiz, planlarımız programlarımız vardı. Hepsi çok önemliydi ve yapılacaktı. Ama olmadı. Hani “ kul kurar, kader gülermiş “ denir ya. Aynen onu yaşadık. Hem de tüm dünya. Hiç kimsenin filmlerin bile konusu olamayacak bir zaman diliminden geçiyoruz. HAYAT DURDU SANKİ’ Dünya durdu ya da yavaşladı mı demek daha doğru bilmiyorum. Bir tek kavram var yalnızca. CAN SAĞLIĞI- CAN PAZARI Can pazarındayız hepimiz. Bazılarımız biraz daha şanslıyız belki ama sonuçta hepimiz aynı gemideyiz. Bazen azalıyoruz, bazen daha çok oluyoruz. Gelenlerin çare arayışları, çırpınışları Gidenlerin derin üzüntüleri. İnsanlık yirminci yüzyılda salgın hastalık yaşıyor. Aynı anda tüm dünyada. Evler, şehirler, ülkeler birer cezaevi. Gönüllü evde kal ve dışarı çıkma. Savaş yok oysa paramız da var. Zamanımız da var. Ama hiçbir şey işe yaramıyor. Çünkü senin sağlığın başkasına, başkasınınki sana bağlı. Hiç kimse bir başkasının hayatının sorumluluğunu hafife alamaz. Omuzlarımızda öylesine bir yük var ki… Hepimiz altında eziliyoruz. Günden güne kaygılarımız daha da artıyor bazen.CEHALET MUTLULUKMUŞ“ Evet ama bizler cahil değiliz. Bu sorumluluk çok fazla. Belki eşine, belki, çocuğuna, belki annene ya da hiç tanımadığın onlarca insana ecel olabilirsin. Neyse biz böyle düşünmeden yalnızca evde kalarak insanlar ve insanlık için faydalı olduğumuzu düşünelim. Bu beladan kurtulmak için kurallara uyalım. Çevremizdekilere yardımcı olalım. Destek olalım birbirimize. ANILARLA YOLCULUK Anılarımıza dönelim hadi hep beraber. Elektriğin televizyonun olmadığı günleri hatırlayalım. Sohbet edelim uzun uzun evimizde. Zaman geçirelim sevdiklerimizle. Bazen yüzünü günlerce görmediğimiz çocuklarımıza sarılalım. Çocuk olalım. Bir aşçı olalım. Vakit yoktu ya uzun uzun yemekler yapmaya. Şimdi yapmadığımız ne varsa yapalım. Hiçbir şey yoksa kendimizi dinleyelim. Bir kahve ve hafif bir müzikle geçmişe yolculuk yapalım. Anılarımızı canlandıralım. Ben de yardımcı olayım. Bazı fotoğraflarla. Fotoğraflar yaşanmışlığın kanıtı. Unuttuklarımızı hatırlatır. Bize bir yol açar ve bütün anıları yakalamaya başlarız oradan. O nedenle iyi ki, fotoğraflar ve yaşanmışlıklarımız var. Çünkü başımızı yastığa koyduğumuzda kendimizle ve yaşadıklarımızla baş başayız. Benimle hep güzel anılar biriktirir insanlar. Hayatın molası, nefes alması bizimle yaşanır. O nedenle dünler geçti elbette. Yarınlar ne zaman bize müsaade edecek gezmelerimize. Bilmiyoruz. O nedenle Şimdilik yaşadıklarımızla, anılarımızla geçmişe yolculuk yapalım. Sağlıkla, sevgiyle kalın… Bircan Tağıl / Özel Haber