TÜİK’in açıkladığı verilere göre; Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, 2020 Ekim’de geçen yılın aynı dönemine göre 391 bin kişi azalarak 4 milyon 5 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,7 puanlık azalış ile yüzde 12,7 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 0,9 puanlık azalış ile yüzde 14,8 oldu. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,4 puanlık azalışla yüzde 24,9, istihdam oranı ise 2,2 puan azalarak yüzde 30,6 oldu. Aynı dönemde işgücüne katılma oranı 3,0 puanlık azalışla yüzde 40,8 seviyesinde gerçekleşti. Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,6 puanlık artışla yüzde 27,6 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de uzun yıllardır gündemi genç işsizlik. 2018 yılından bu yana devam eden finansal bozulmaya bir de korona virüs salgını eklenince sorunun boyutu bir kat daha arttı. Böylece, özellikle hizmet sektöründeki gençler için işsizlik daha görünür hale geldi. İşsizlik sorununun uzun yıllardır çözülemediğini söyleyen Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “Ülkesinden umudunu kesen yetişmiş ve kendini geliştirmiş yaklaşık 50 bin gencimiz ülkesini terk ederek hayat mücadelesi için yurt dışına gitmektedir. Gençlerimiz mutsuz ve umutsuz. Beyin göçünün geride bıraktığı enkazın ülkemize maliyetinin ne parasal karşılığını hesaplayabiliriz ne de ülke insanınızın kendi değerlerinin yerini doldurabiliriz” ifadelerini kullandı.

‘GERÇEĞİ YANSITMIYOR’

Gerçek işsizlik rakamlarının çok daha farklı olduğunu ve belirlenen kriterlerinin değiştirildiğini söyleyen Yıldırım, “İşsizlik belirleme kriterleri sık sık değiştirilerek Türkiye’deki gerçek işsiz sayısı ve yüzdelik oranlarını düşük gösterilmeye devam ediliyor. Dünyanın her yerinde pandemi nedeniyle insanların büyük çoğunluğu işini kaybettiği için işsizlik rakamları pandemi öncesine göre katlanmış iken bizde rakamlarla ve kriterlerle oynayan TÜİK işsizliği neredeyse azalmış göstermeye çalışmakta” iddiasında bulundu. Üniversite mezunu gençlerin büyük bir işsizlik sorunu yaşadığını söyleyen Yıldırım, “Gençlerin neredeyse yarısının, iş bulamadığı için ailesinden destek alarak yaşamını sürdürmek zorunda kaldığı bu günlerde, iş bulamadığı ve bulma umudunu kaybettiği için İŞKUR’a iş talep formunu yenilememiş olmayı bile ‘iş bulmuş’ gibi değerlendiren TÜİK en son açıkladığı rakamlarda işsizliğin azaldığını açıklamayı söylemekten çekinmemiştir. Bir ülke düşünün ki, her yıl iş hayatına katılan yaklaşık 500 bin kişiye yeni iş imkanı yaratma sorumluluğunu yerine getiremediği gibi bunun yerine işini kaybeden insanların iş talebini de görmezden gelmekte. Ülkesinden umudunu kesen yetişmiş ve kendini geliştirmiş yaklaşık 50 bin gencimiz ülkesini terk ederek hayat mücadelesi için yurt dışına gitmektedir. Beyin göçünün geride bıraktığı enkazın ülkemize maliyetinin ne parasal karşılığını hesaplayabiliriz ne de insanınızın kendi değerlerinin yerini doldurabiliriz. Bu kadar zengin, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynağına sahip olup da bunu insan zenginliği ile buluşturamamak ise ülkemizin ekonomik krizlerin kısır döngüsünden çıkamamasının da en önemli sebebidir” dedi.

‘PLANLAMA ŞART’

İşsizlik sorunu için planlamanın şart olduğunu söyleyen Yıldırım, “Bir an önce kısa, orta ve uzun vadeli planlama yapılarak ülkemizin yetişmiş gençlerine iş imkanı sağlamak adına çalışma içine girilmeli ve her gencimiz de kendi geleceğini ülkemizde hayal edebileceği güven duygusu içinde eğitim öğretim sürecini sürdürebilmelidir” açıklamalarında bulundu. İşsizlik ve beyin göçünün toplumsal anlamda etkilerini açıklayan İzmir Sosyoloji Derneği Başkanı Necati Yıldız, “Yaşanan işsizlik probleminin iki boyutu var. Birinci boyutunda genç içinde bulunduğu topluma yabancılaşır. Bir takım arayışa girer. Adeta göçmenler gibi psikolojiye bürünür. İkinci boyutta ise genç için bunalım ve psikolojik yıkım yaratır. Bu artarak ilerler yahut yaygınlaşırsa toplumsal daralma olur. Bu anlamda büyük bir bunalımın alt yapısını oluşturur. Aileler etkilenir. Çocuklar işsiz, huzursuz olduğunda dolaylı olarak aile de etkilenir. Toplum ailelerden oluşan bir küme. Bu kümenin, etkilenmemesi imkansız. Sonuçlarını görmek üzücü olabilir” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber