Siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Türkiye ve yerel siyaset üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Muhalefet tarafından sıklıkla dile getiren erken seçim için ‘İktidar mevcut şartlarda bir iyileşme görürse seçim kararı alabilir’ vurgusu yapan Prof. Dr. Tosun, İzmir özelinde ise ‘Gerilim siyaseti yürütülüyor’ tespitinde bulundu. Yaz dönemi ile birlikte aktif siyasete mola verildiği görüntüsünün hakim olduğunu belirterek açıklamalarına başlayan Prof. Dr. Tosun, “Evet, gündem çok yoğun ancak siyasetçiler daha ziyade yerelde hareketlilik gösteriyor. Yarın seçim olacakmış gibi çalışma yaptıklarını da görüyoruz. Özellikle CHP’de ve DEVA’da bu tutumu çok net gözlemliyoruz. AK Parti’de de milletvekilleri kendi seçim bölgelerinde çalışıyor. Bu bağlamda muhtemelen ekim ayından itibaren siyasetimiz ivme kazanacak. Aynı dönemde erken seçim talebine yönelik baskıların artacağını da düşünüyorum. Konunun nereye doğru evrileceği biraz da ekonominin gidişatı ile ilgili bir durum. Şu anda özellikle bu yurtdışından gelenler ve turizmle beraber döviz artışına yönelik bir tartışma yok. Ancak iç piyasadaki fiyat artışları ve enflasyon aynı seyirde devam ediyor. Bunlar hala bir sorun olarak hayatımızda yer aldığı için muhalefet bunu ekim ayından itibaren yüksek sesle dillendirmeye başlayacak ve konuyu erken seçim talebiyle birleştirecek” dedi.İYİLEŞME HİSSEDİLİRSE...’Kamu araştırmalarına baktığımızda, Cumhur İttifakı’nın lehine olan bir durum söz konusu görünmüyor” diyerek konuşmasını sürdüren Tosun, şu ifadeleri kullandı: “Yüzde 33 ila 35 AK Parti, yüzde 8 ila 10 MHP ile birlikte iktidar bloğunun yüzde 45’lik bir oyu var. Buna karşın muhalefet bloğunun, HDP’nin oylarını da dahil ettiğimizde, oy oranı daha fazla görünüyor. Bu koşullarda muhalefetin erken seçim için bastırması çok doğal. Cumhur İttifakı bu tabloyu değiştirmeden erken seçime gitmek istemeyecektir. Anayasal olarak da bunu zorlayacak bir mekanizma yok. Muhalefette yaşananları değerlendirecek olursak; İYİ Parti’nin oylarında yavaş da olsa istikrarlı bir artış olması dikkatleri çekiyor. Kanımca bu durum sadece AK Parti’nin politikalarına bir tepki ile ilgili değil; aynı zamanda daha yoğun olarak ‘alternatif’ olunabileceği konusunda seçmene verilen mesaj. Aynı mesajı CHP’de veriyor ki CHP oylarını da araştırmalar şu anda yüzde 25 ila 28 arasında gösteriyor. Bundan sonraki süreçte performansa bağlı olarak iktidarın bir erken seçime gidip gitmeyeceğini göreceğiz. Bu koşullarda bir iyileşme olacağını hissettikleri takdirde erken seçime yeşil ışık yakabileceğini düşünüyorum.”TABANDA MEVZİ’ Olası bir seçimde ‘kararsız seçmen’in ciddi bir rol oynayacağının da altını çizen Tosun, “Her 4 seçmenden birinin kararsız olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra 6 milyona yakın genç seçmen var. Bu genç seçmenler içinde de azımsanmayacak bir şekilde kararsızların olduğuna ilişkin değerlendirmeler var. Şu konjonktürde partilerin oylarını artırabilmesinin ilk yolu genç seçmen kitlesi olarak görülüyor. CHP de, İYİ Parti de, AK Parti de ve diğer partiler de bu seçmen kitlesinin gönlünü fethedecek politikalarla meşguller. Muhalefet bu anlamda Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlarının ertelenmesi ya da iptal edilmesinden, işsizliği azaltmaya yönelik ciddi ciddi politikalar üretiyor. CHP gençler üzerine, İYİ Parti esnaf üzerine politikalar geliştiriyor; DEVA ve Gelecek Partisi’nin de bu anlamda çalışmaları var ama büyüyebilmeleri için daha aktif olmaları gerekiyor. AK Parti’de halihazırda var olan bir dirençli seçmen kitlesi var. Muhalefet partilerinin bu direnci kırmaya yönelik aktif politikalar üretmeleri gerekiyor. Yoksa kendi içinde oy değişimi ile seçim kazanmak mümkün değil. Tabanda mevzi kazanmak çok önemli” dedi.MEMLEKET’ YORUMU CHP’den ayrılan Muharrem İnce’nin kurduğu Memleket Partisi özelinde de değerlendirmelerde bulunan Tosun, “Sayın İnce’nin en büyük şanssızlığı bu çıkışı doğru zamanda yapmaması oldu. Bu çıkış doğru zamanda yapılsaydı belki toplumsal destek anlamında bugün bulunduğu noktadan daha ileriye doğru taşınabilirdi. Öyle ya da böyle partisine kızan CHP’liler de vardır ancak şu anda Türkiye’de siyasetin bu denli kutuplaştığı bir süreçte siyasetin tayin ediciler ‘Erdoğan karşıtlığı’ üzerinden seçmeni bilgilendiriyor. Memleket Partisi bu anlamda siyasal yelpaze içinde ne CHP ne İYİ Parti ne de DEVA ve Gelecek kadar net bir noktada yer almıyor. ‘Erdoğan karşıtlığı’ üzerinden siyaset yapılması aslında Türkiye’de her açıdan sorun. Aslında muhalefet partilerinin vaatler ve somut projeler üzerinden politika önermeleri gerekiyor. Ancak dediğim gibi bu ölçüde siyasal kutuplaşmanın olduğu bir ülkede siyaset bu karşıtlık üzerinden yürüdüğü için Memleket Partisi’nin buradan bir çıkış yapabilecek alanı kalmıyor. Bunun da ötesinde henüz parti kendisini ideolojik konumlandırma ve politika anlamında farklı olduğunu gösterecek bir kimlik belirlemiş değil... Seçime az zaman kaldı ama Memleket Partisi’ne yönlendirici bir farklılıkları yok” açıklamalarında bulundu.HANGİSİ PARTİ SÖYLEMİ?’ Genel siyasetin ardından yerel siyasete ilişkin de açıklamalarda bulunan Tanju Tosun, geçtiğimiz günlerde gündeme gelen ‘göçmen karşıtlığı’ konusuna ilişkin konuştu. Yabancı uyruklu kişilerin su faturası ve katı atık vergilerine 10 kat zam yapacağına açıklayan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan açıklamalarının ardından yaşanan sürecin hatırlatılması ve bu tartışmanın partiler üzerinde nasıl bir etki yaratacağının sorulması üzerine değerlendirmelerde bulunan Tosun, “Son yerel seçimlerde özellikle İstanbul ve Akdeniz kıyıları örneğini düşündüğümüzde; bu iller göçmen karşıtlığı üzerinden politik anlamda işleyen bir kanal bulmuştur. AK Parti’nin İstanbul’da oylarının bir miktar düşmesinde özellikle bu göçmenlerin yoğun olduğu ilçelerde küçük esnafın tepkileri etkili olmuştur. Kaldı ki yapılan araştırmalarda Suriyeliler’e ilişkin azımsanamayacak negatif bir algı var. Suriye meselesi maalesef ki dış politika içinde yanlış yönetildiği düşünülen bir konu. Bu süreç daha barışçıl bir şekilde yönetilebilirdi. Sonuçta bugün Suriye’den Türkiye’ye yönelen ardından da Afganistan’dan devam eden göç var. AK Parti bu konuda geri adım atamıyor çünkü Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalar da var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de bu konuyla ilgili açıklamaları var. Tunç Başkan’ın bu konudaki açıklaması daha şahsi oldu. Tanju Özcan’ın açıklaması mı yoksa Tunç Soyer’in açıklaması mı partiyi bağlayacak? Birbirine taban tabana zıt açıklamalar... Bence CHP’nin Türkiye’ye gelenler konusunda 2015 yılında hazırladığı bir rapor var. Burada nasıl bir politika geliştirilmesi gerektiği dile getirilmiş. Dolayısıyla başkanların bireysel düşünceleri değil, partinin düşüncesi çok önemli” dedi. İZMİR’DE GERİLİM SİYASETİ! Son olarak kent gündemine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tosun, “İzmir’de yerel siyaseti soğutmak gerekiyor. Yerel siyaset dediğimiz zaman önce laboratuvar olarak İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi önümüzde yer alıyor. Meclis’i takip ettiğimde taraflar arasında çok büyük bir gerilim siyaseti yapıldığını gözlemliyorum. Bu gerilim siyaseti İzmir’e bir fayda sağlamaz. Yerelde seçilmiş aktörler de bunun farkına vardığı için zaman zaman bir araya gelerek bu gerilim siyasetini yumuşatmaya çalışıyorlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni performans açısından değerlendirecek olursak; iki yıllık içinde Sayın Soyer’in zor bir süreçte belediyeyi yönettiğini söyleyebiliriz. Hem deprem hem de pandemi sürecine rağmen sınırlı kaynaklarla yerel hizmetler sunulmaya çalışılıyor. Aksayan hizmetler de tabii ki oluyor. Özellikle yerel seçilmiş aktörlerin hem Büyükşehir hem de ilçe belediyeleri açısından kenti daha estetik hale getirme çalışmaları yapması lazım. Özellikle çevre temizliği konusunda vatandaş daha etkin bir çalışma görmek istiyor. Bunun da ötesinde özellikle iç piyasadan ve bankalarda kredi kullanımı açıdan Büyükşehir kaynak kullanımına gitti. Uluslararası kredilerle en azından yeni projeler için adım atıldığını görüyoruz. Sonuç olarak hizmet faktörünü dikkate almadan İzmir’in biraz sosyo-kültürel havası etkisiyle CHP açısından girilecek herhangi bir seçimde risk olduğu görülmüyor. Bunu partinin ve belediyenin performansından farklı değerlendirmek gerekiyor. Durum tamamen İzmirli’nin siyasal halet-i ruhiye durumuyla ilgili bir şey...” diye konuştu. UZLAŞI ADAYI ŞART! Muhallefet içinde zaman zaman yaşanan tartışmaların hatırlatılması ve “İttifaklarda bir ayrışma ya da üçüncü bir ittifak bloğu oluşmasını bekliyor musunuz?” sorusunu da yanıtlayan Prof. Dr. Tosun, “İttifaklar bozulmaz. Son günlerde Cumhurbaşkanı adayı konusunda Millet İttifakı’nın bileşenleri yüksek sesle birtakım değerlendirmeler yapsa da günün sonunda siyaset tecrübeleri, parti liderleriyle Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılmasının kolay olmadığını biliyorlar. Parti liderleri ile Cumhurbaşkanı adayı çıkıp seçim kazanılması neden zor? Çünkü bir partinin diğeriyle ilgili ‘Benim adayımla seçim kazanırım’ diyebileceği ciddi bir oy makası yok. Araştırmalar yüzde 14 ila 15 İYİ Parti, yüzde 24 ila 25 CHP olarak gösteriyor. Oy makasının çok geniş olmadığı durumda iki partinin de kendi adayının Cumhurbaşkanı adayı olma konusunda diretmesi bir risk unsuru olabilir. Sadece CHP ve İYİ Parti’nin değil; aynı zamanda HDP, Gelecek Partisi, DEVA ve hatta Saadet Partisi’nin de uzlaşacağı bir isim gerekli. Liderleri öne sürmek bence bu konsensusu kolaylaştıran değil daha çok güçleştiren bir unsur. Zaten bir parti genel başkanı ile seçim kazanmak kolay olsa o partinin diğer partilerle karşılaştırılmasında oy makasını ciddi şekilde açması gerekiyor. Şu anda önümüzde de öyle bir tablo yok” diye konuştu. YAĞMUR GÜLÜ / ÖZEL HABER