BERNA SEVER-EGE TELGRAF-Glikoz hassasiyeti genellikle insülin direnci ile ilişkilidir. İnsülin direnci, vücudun hücrelerinin insülin hormonuna normalden daha az tepki vermesi durumudur. Bu, vücut hücrelerinin kan dolaşımındaki glikozu almak için gereken insülini etkili bir şekilde kullanamamasına neden olabilir. Sonuç olarak, kan dolaşımındaki glikoz seviyeleri yükselir.
OBEZİTE FAKTÖRÜ
Obezite de glikoz hassasiyetini olumsuz etkileyebilir. Fazla kilolu veya obez bireylerde, vücut daha fazla yağ depolar ve insülin direnci gelişme riski artar. Ayrıca, yağ hücrelerinin insülin duyarlılığını azaltabileceği bilinmektedir.
KÖTÜ BESLENME ETKİLİYOR
Hareketsiz bir yaşam tarzı ve kötü beslenme alışkanlıkları da glikoz hassasiyetini artırabilir. Fiziksel aktivite eksikliği, kasların glikozu daha az etkili bir şekilde kullanmasına ve insülin direncinin artmasına neden olabilir. Ayrıca, yüksek karbonhidrat içeren ve işlenmiş gıdaların aşırı tüketimi, kan şekerinin dengelenmesini zorlaştırabilir.
GENETİK FAKTÖRLER ETKİLİYOR
Genetik faktörler de glikoz hassasiyetini etkileyebilir. Ailede tip 2 diyabet öyküsü olan kişilerde, glikoz hassasiyeti geliştirme riski daha yüksek olabilir. Bu durum, belirli genlerdeki değişikliklerin insülin üretimi veya kullanımı üzerindeki etkilerinden kaynaklanabilir.
KAN ŞEKERİ SEVİYELERİNİ İZLEMENİZ LAZIM
Glikoz hassasiyeti olan kişiler, kan şekeri seviyelerini düzenlemek için bir dizi tedavi ve yaşam tarzı değişikliği seçeneğine sahiptir. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinme, düzenli egzersiz yapma, kilo kaybı hedefleme, stres yönetimi tekniklerini uygulama ve düzenli olarak kan şekeri seviyelerini izleme bu seçenekler arasındadır.
İLAÇ ÖNERİLEBİLİR
Doktorlar genellikle glikoz hassasiyeti olan kişilere prediyabet veya tip 2 diyabet geliştirme riskini azaltmak için ilaçlar da önerebilirler. Bu ilaçlar, kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olabilir ve diyabetin ilerlemesini önleyebilir.
