Ege Telgraf'ın sorularını yanıtlayan DİSK'e bağlı Dev Turizm İş (Devrimci Turizm İşçileri Sendikası) Örgütlenme Daire Başkanı Tahir Ozan, pandemi süreci ve sonrasında turizmde yaşanan daralmanın sektör çalışanlarına yansımalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Ozan, sektörde yaşanan zorlukların gelecek dönemde de süreceğine işaret ederek, turizm emekçilerinin zorlu günler yaşadığını belirtti. Pandemi süreci turizm sektörünü ve çalışanları nasıl etkiledi? Resmi verilere göre turizm sektöründe 927 bin kişinin çalıştığı bakanlık tarafından bildirilmiştir. Bizler biliyoruz ki, bu sayı çok daha fazladır. Turizm sektöründe bugünkü çalışan sayısı 2-2,5 milyon civarındadır. Bu işçiler kayıtlı olmadıkları için ne kısa çalışma ödeneğinden ne de ücretsiz izin uygulamasından yararlanamamıştır. Ayrıca kayıtlı rakamlara bakacak olursak 927 bin işçiden yaklaşık 600-650 bin civarında işçi daha önce çalıştıkları oteller açılmadığı için işsiz olarak beklemektedir. Açılan otellerin işçileri ise yaygın olarak kısa çalışma ödeneğinde ve ücretsiz izindedir. Bilindiği üzere kısa çalışma ödeneği her işletmeye verilmemiştir. Bunun için çıkan kısa çalışma ödeneği yasasına göre işverenin vergi, SSK borcu olmaması gerekmektedir. Bu nedenle açılan otellerde fiili çalışan sayısı çok daha azdır. Son verilere göre ülkede işsizlik oranı en yüksek rakamlara ulaşmıştır. DİSK-AR tarafından her ay hesaplanan fiilen işini kaybederek yedek sanayi ordusuna katılan işsiz sayısı sadece Nisan 2020'de 2 milyon 793 bin kişi artarak 9 milyon 756 bine yükselmiş bulunmaktadır. Geçen yılın aynı ayına göre işsizlik rakamı yüzde 28,7 olarak hesaplanmıştır. Yapılan çalışmalara göre salgın nedeniyle yaşanan istihdam kaybı, 2019 verileri ile karşılaştırıldığında fiilen çalışan sayısına göre yüzde 52,2 ye ulaşmıştır. Türkiye’de faal işgücünün resmi verilere göre 33 milyon 971 bin olduğuna dikkat edilirse Temmuz 2020'de toplam olarak yedek sanayi ordusu 17 milyon 722 bin'e yükselmiştir. Bu rakamların hatırı sayılır bir kısmının yaklaşık yüzde onluk kesiminin turizm sektöründe yaşanan istihdam kaybı olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönem sizleri ne gibi zorluklar bekliyor? Turizm işçisi hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Pandemi ilan edilmeden zaten 4-5 aydır işsiz durumdaydılar. Pandemi ile durum daha çekilmez bir hal almıştır. Garsonundan komisine, aşçısından bulaşıkçısına kadar herkes ihtiyaç kredisi çekmek durumunda kaldı. Bunların ödemesi yıl sonuna doğru başlayacak. Alınan kısa çalışma ve ücretsiz izin ödenekleri bu kredileri ödeyemeyecek miktardadır. İş yok para az, kira ve faturalarını ödeyemeyen işçi kredi taksitlerini nasıl ödeyebilir? Turizm işçisi için gelecek karanlık görünmektedir. Ayrıca turizm bölgelerine gelen az sayıda turist salgın korkusuyla kente alışverişe dahi çıkmamakta bu nedenle bu bölgelerdeki esnafın da oldukça sıkıntılı olduğunu yaklaşık 7 bin civarında küçük işletmenin TESK raporlarına göre kapandığını biliyoruz. Turizm sektörünün yapısı gereği sezonluk çalışmanın yapıldığı dikkate alındığında çalışan işçilerin de önemli bir kısmı göçmen işçidir. Bu işçiler çalıştıkları dönemde otellerin pansiyonlarında kalmaktadır. Bu işçiler, Ayvalık, Bodrum, Marmaris, Antalya gibi turizm bölgelerinde sezonda kazandıkları ile sezonun kapalı olduğu dönemde yaşayamadıkları için iş bulamadıkları ölçüde memleketlerine geri dönmüşlerdir. Bu göçmen işçilerin önemli bir kısmı kayıt dışı çalıştıkları için kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ücretlerinden faydalanamamıştır. Bu nedenle bu işçiler turizm sektörü dışı alanlara kaymışlardır. Bu sektörler inşaat sektörünün yanı sıra belli bölgelerde sezonluk yapılan ürün toplama işleridir. Tahmin edildiği üzere Temmuz ayında halen açılmamış büyük otel formunda 8 bin civarı Almanya’dan gelecek turistler nedeniyle açılacak olsa önemli ölçüde işçi açığı ile karşılaşacaklardır. Kısa çalışma döneminde, iş sözleşmesi ücretsiz izinde olduğu gibi askıda kabul edilmektedir. İş sözleşmesi gereği işverenin ücret ödeme borcu yasal olarak ortadan kalkmaktadır. Ayrıca sigorta primleri de yatırılmamaktadır. Pandemi süreci işçinin emeklilik haklarını donduran bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Binlerce çalışan öğrencinin olduğu bir sektörde bulaş riskinin fazla olduğu da düşünüldüğünde salgın açısından büyük bir riskin olduğu görülmektedir. Staj yapan Turizm Anadolu Lisesi öğrencilerinin ve turizmde çalışan lise öğrencilerinin sağlığını koruyacak tedbirler hala alınmamaktadır. Çocuk işçiliğini önlemek bir yana turizm sektöründe bu durumun neredeyse gizlice teşvik edilen bir uygulama olduğunu görmek mümkündür. Turizm işverenleri bu durumu kullanarak devletten aldıkları ödeneklerle işletmelerini açık tutmaktadır. Kısa çalışma ödeneğinin yüzde 60’ı devlet tarafından karşılanırken geri kalan yüzde 40’ın ödenip ödenmeyeceği işverenin insafına kalmıştır. Bu alanda turizm patronları yüzde 40’lık kısmı ödemekten imtina etmektedirler. Bu durum açıkça emek yağmasıdır. Turizm sektöründe çalışan işçinin emek gücünün değeri bu yolla düşürülmektedir. Fiilen çalışan turizm işçileri genel olarak örgütsüz oldukları için bu durumu değiştirecek hamleleri yapamamaktadırlar. Ayrıca bugün, açıldığı iddia edilen otellerin personel yemekhanelerinin, personel soyunma odalarının sosyal mesafe kuralına uygun olarak dizayn edilmediği işçilerin yaşam alanlarının balık istifi gibi düzenlendiğini biliyoruz. Bu şartların değiştiğine dair herhangi bir bilgi bizlere ulaşmamıştır. Buna rağmen bu durumda ki birçok otelin “Pandemi sertifikası” aldığına dikkat edilecek olursa bu sertifikaların hatır gönül üzerine mi verildiği de ayrı bir tartışma konusudur. Ayrıca bu sertifikalı işletmelerin işçilerini gerekli eğitime tabi tuttukları iddiası da gerçek dışıdır. Yine kanayan bir yara olarak turizm sezonunun açılması ile birlikte Turizm Anadolu Lisesi öğrencileri stajları ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı bir açıklama yapmadı. Hiçbir önlem almadı. Bu öğrencilerin olumsuz sağlık koşullarında çalıştırılmaları söz konusudur. Yine turizm sektöründe yoğun olarak lise çağında çocuk işçi çalıştırılmaktadır. Çalışma koşulları ağır ve temasın fazla olduğu koşullarda çalıştırılmalarının önüne geçilecek herhangi bir uygulama halen söz konusu değildir. Bu saydığımız nedenler itibarı ile turizm işçisi için henüz tünelin ucunda ışık görünmemektedir. Turizm iş kolumuzda örgütlenebilmiş işçilerin oranı yüzde 3,4 ile en kötü ikinci sektördür. Birinci 2,8 ile inşaat sektörüdür. Turizm işçisinin kayıpları zaten telafi edilemeyecek düzeydedir. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin gibi uygulamaların uzatıldığı da düşünülürse emek yağması devam etmektedir. İşçi sınıfının emek gücünün değeri, pandemi bahanesi üzerinden düşürülmüştür. Biz turizm işçileri olarak örgütlü olduğumuz her alanda bu istismara karşı mücadele etmekteyiz. Örgütsüz işçilere çağrımız, onlar sendikalarına sahip çıkarlarsa bu emek yağmasını durdurabiliriz.

‘FELAKET SÜRECEK’

Sektördeki daralma gelecek sezona nasıl yansıyacak?2021'de turizm sektörünü neler bekliyor? Bizler hükümetten ve uygulamalarından işçiler lehine adımlar atılmadığını, patronların korunduğunu net bir şekilde gördük. Bilindiği üzere turizm işçisine kısa çalışma ödeneği uygulaması kamuoyundaki yoğun baskı sayesinde uygulanabilmiştir. Salgının sonlanması mücadele koşullarını daha da rahatlatacak adımların atılmasını, kayıpların telefi edilmesini sağlayabilir. Ancak süreç uzamaya devam ederse turizm işçisi ciddi bir felaketle, aç kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu nedenle emek gücünün değerinin düşürülmeye çalışılacağını işçilerin açlıkla terbiye edilmeye çalışacağını söylemek kehanet olmaz. Ancak bu dönemde içten içe büyüyen bir öfke de vardır. Bu öfkenin sokağa dökülmesinin sonuçları geçmiş sınıf mücadelesi deneyimleriyle sabittir. Pandemi süreci sonrasında tesislere yönelik çıkartılan kurallar çalışanları nasıl etkiledi? Bu kuralların bir kısmı işçilerin de yararına olurken, en azında işyerlerinde hijyene önem verilmesi, ilaçlamaların yapılması işçi sağlığı nezdinde olumlu uygulamalar olarak görülürken, işletmelerin işçilerin çalışma koşullarına yönelik çok fazla bir değişikliğe gitmemiş olması personel yatakhaneleri ve soyunma odalarının ve personel yemekhanelerinin halen önceki gibi olduğu düşünülürse alınan önlemlerin yüzeysel kaldığını açıkça söyleyebiliriz. Erman Şentürk / Özel Haber