Vaka sayılarının arttığı bilim insanları ve sağlık çalışanları tarafından vurgulanırken Bilim Kurulu toplantısı ilk kez Türkiye'deki koronavirüs vakalarının büyük çoğunluğunun yaşadığı İstanbul'da yapılıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında gerçekleştirilen Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı sona erdi. Salgının başından bu yana Ankara'da düzenlenen Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı, Sağlık Bakanı Koca'nın 5 günlük İstanbul programı kapsamında ilk kez farklı bir ilde yapıldı. Koronavirüs Bilim Kurulu üyeleri, Sağlık Bakanı Koca başkanlığında saat 17.00'de Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonunda bir araya geldi. Toplantı yaklaşık 2,5 saat sürdü. Bakan Koca, toplantının ardından basın açıklaması yapıyor. Fahrettin Koca'nın açıklaması şöyle oldu: O tarihten bu yana ilk kez bir toplantımızı Ankara dışında yaptık. Bilim insanlarımzıın katıldığı toplantı az önce sona erdi. Bu toplantı sıradan bir olay değildir. Üç gün önce İstanbul'daki vaka sayılarının Türkiye'deki vaka sayılarının yüzde 40'ına ulaştığını açıkladım. Her 10 kişiden 4'ü İstanbul'dadır. Teyakkuzdayız. Durum bize olduğu kadar size de büyük sorumluluk yüklüyor. Ortalama vaka artışı yüzde 85'den fazladır. Oran korkutucudur. Artış İstanbul'a günlük geliş gelişlerin fazla olduğu şehirlerde yüksektir. Balıkesir, Tekirdağ yüzde 96, Bilecik Düzce'de yüzde 99, Sakarya'da yüzde 76, Kırklareli'nde yüzde71, Kocaeli'de yüzde 63'tür. Tüm iller İstanbul'la temaslıdır. Bu duruma neler yol açtı? İstanbul dünyanın en kalabalık kentleri arasında. Virüsün yayılmasına çok elverişli hayat şartlarına sahibiz. Hareket halindeki kitle çok büyük. Buraya da yoğun dönüşler oldu. Kuralların azalmasıyla birlikte salgın hızla tırmandı. Tehlike karşısında teyakkuza geçebiliyoruz, ama riski savar savmaz hayatı akışına bırakıyoruz. Disipline ve uzun süreli başarıya ihtiyacımız var. Düştüğümüz yerden kalkmak her zaman mümkün olmayabilir. Küçük ihtimallerin bedeli büyüktür.Bedelleri birlikte ödemek zorunda kalabiliriz. Kurallara uyabilmek için baş etmekte en çok zorlandığımız engel kalabalıktır. Sosyal mesafe kuralının uygulanabilir hale gelmesi pekçok durumda şartların iyileştirilmesine bağlıdır. Bakan yardımcılarım ve ekibimle bu konuda çalıştık. Sorun teşkil eden konuları ele aldık. Toplu taşıma, pazar yerleri, alışveriş ortamları ve çeşitli kent alanlarında kurallara uyulmasının kolaylaştırılması için çalışma yapılmasını istedik. Toplu taşımaya ek seferler konması, kamu kurumlarında organize sanayi bölgeleri dahil, özel sektörün iş saatlerinin yeniden düzenlenmesi ele alınan konular arasındadır. Kurumlardan uzaktan erişim ayrıca istenmiştir. Sosyal mesafenin korunamadığı toplu ulaşım en büyük risk kaynaklarındandır. Yolculuk dolayısıyla risk süresi uzundur. Hareketlilik şu an olduğu gibi devam ederse bu durumda artış bir iken 2, iki iken 4 şeklinde olmayancak. 1 iken 3, üç iken 9 şeklinde tam bir tırmanış olacak. Çünkü virüs bir kişiden ortalama 3 kişiye bulaşıyor. Çözüm artışın nedenini kontrol altına almaktır. Hareketliliği azaltmak yani hayatı yavaşlatmaktır. Temel şart olarak maske, mesafe ve temizlik kuralına uyacağız. Koronavirüsün yöntemini virüse karşı kullanacağız. Hareketi ve teması üçte bire indireceğiz. Dışarı çıktığımızda üç yere uğruyorsak bunu bire indireceğiz. Günde üç kişiyle görüşüyorsak bir kişi ile görüşeceğiz. Hareketi ve teması üçte birine indirmenizdir. Bunu yaparsanız hergün işe gidip gelmek ve çalışmak zorunda olan insanlar tedbirleri uygular. Sonsuza kadar değil, salgını kontrol altına alana kadar. Dışarıya üç kere çıkmak yerine bir kere çıkın derken hayatınıza sınırlama getirmeyi talep ettiğimin farkındayım. Eğer maske, mesafe, temizlik kuralına uymazsanız, hareketliliği azaltmaya çalışmazsanız sağlık çalışanlarımız yasal izinlerini daha uzun süre kullanamayacaktır. Pozitif çıkanlar temaslıları filyasyon ekibimize eksiksiz bildirsin. Hastalar ve kronik hastalığı olanlar kendisini korumaya alsın. Zorunlu olmadıkça akrabalarla biraraya gelmeyin. Kutlama törenlerini erteleyin. Kamu hastaneleriyle özel sağlık kuruluş ve tıp fakültesi hastaneleri ile biraraya geldik. Salgınla mücadelenin tüm birimleriyle buluştuk, riske karşı organize olduk. Her kapasitenin bir sınırı vardır. Bu sınırı zorlamamak tedbirleri uygulamanıza bağlıdır. Tedbirler hayattan mahrum kalmak anlamına gelmiyor. Hayatı yönetmek anlamına geliyor. Covid 19 sadece kişilerin maruz kaldığı bir hastalık değil, toplumların maruz kaldığı bir hastalıktır. Özellikle son dönem bahsettiğim şekliyle Türkiye'nin ortalama vaka sayısının yüzde 40'ının İstanbul'da olduğunu söylemiştim. Her geçen gün ağır hasta sayımızın da arttığını her gün verilen bilgilerden biliyoruz. İstanbul'da sağlık altyapımız çok güçlü. Ciddi bir yatak kapasitemiz sözkonusu. Son dönem 7 bine yakın yatak ilavesi sözkonusu oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hem şu anda içinde bulunduğumuz Çam Sakura Hastanesi ve iki tane acil durum hastanesi devreye girdi. Şu dönemde bir sorun olmadığını söyleyebilirim. İstanbul'da toplam yatak sayımız 48 bine yakın, yoğun bakım yatak sayımız 9 bine yakın. Şu anda İstanbul'da yatak doluluk oranımız yüzde 55, yoğun bakım doluluk oranımız ise yüzde 66. Şu an yoğun bakımlarda ağır hastamızın toplamın yüzde 40'ı değil, yüzde 30'lar civarında. Ortalama 500-550 hastadan bahsetmiş oluyoruz. Hem üniversite, hem vakıf üniversiteleri hastanelerimizle hem de özel sektörle görüşmeler yaptık. Özel sektör hastaneleri Covid'li hastalara ayrı birimde bakmak şekilde yaklaşım içinde oldu. Şu an bu anlamda bir sorunun olmadığını, ama bu hiç olmayacağı anlamına gelmez. Farklı tablolar karşımıza çıkabilir. Bu hassasiyeti özellikle anlatmaya, vatandaşımızın kurallara uyumunu fazlasıyla istiyoruz. Salgın sadece Sağlık Bakanlığı'nın çözebileceği sorun değil. Bu anlamda ilgili bakanlıklarla yakın işbirliği içindeyiz. Yerel yönetimler dahil olmak üzere toplum mücadele anlayışı ve mücadele yaklaşımı içinde olursak başarılı olabiliriz. Maske, mesafe ve temizlikte hassasiyet göstermeliyiz. Kalabalığa girmemeliyiz, eve misafir almayan bir yaklaşım içinde olmayı önemli istiyoruz.