YAĞMUR DAŞTAN-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Kahramanmaraş’ta yaşanan ve Antakya, Adana, Adıyaman, Hatay, Diyarbakır, Malatya, Osmaniye, Kilis, Gaziantep illerini derinden etkileyen deprem felaketinin ardından değerlendirmelerde bulunmak üzere basın toplantısı düzenledi. Afetin ardından bölgeye intikal eden Başkan Soyer, kente gelmesi sonrası yardımların da toplandığı Fuar İzmir’de düzenlediği basın toplantısında yaşananlara dair izlenimlerini paylaştı, ‘Umut Hareketi’ kapsamında sürdürülen dayanışma çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

“Hepinizin de çok iyi bildiği gibi büyük bir felaket ve facia ile karşılaştık” sözleriyle açıklamalarına başlayan Başkan Soyer, “Facia ne kadar büyükse organizasyonsuzluk da o kadar büyüktü. Moloz kentlerden geçtik. Büyük bir çaresizlik vardı ama su, ekmek, doğalgaz yoktu. Üç gün boyunca sadece bir çorba içmiş insanlarla karşılaştık. İnsanlar hipotermiden ölmemek için yaşam mücadelesi veriyorlar. Kısacası yaşam mücadelesi veriyorlar. Televizyonlarda gördüğümüz mucize kurtuluş haberleri doğru ama bu gerçeğin binde biri bile değil. Binde 999’u farklı” dedi.

“MAALESEF BİNDE 999’U…”

O farklı gerçeğin devletin alanda olmadığını gösterdiğini söyleyen Soyer, “Devletin nasıl var olduğunu, polis, asker, zabıta üniformasıyla görürsünüz ama biz geçtiğimiz şehirlerde bir polis, asker görmedik. Devlet yoktu. Enkaz altından çıkanlar ilk 8 saat içinde kendi imkanlarıyla kurtulmayı başaranlardı. Ancak 40’ıncı saatten sonra kurtarılanları duymaya başladık çünkü ondan sonra müdahalede bulundular. Bir yerde 200 ambulans görüyorsunuz, ‘Neden buradalar?’ diyoruz, ‘Talimat bekliyoruz’ diyorlar. O talimatlar ya gelmiyor ya ulaşmıyor ve insanlar çaresiz, yalnız kalmış durumdalar. Gerçekten suyun, elektriğin, ekmeğin olmadığı olağanüstü zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Televizyonlarda görmediğimiz binde 999’u maalesef bu gerçekler” diye konuştu.

‘EKİPLERİMİZ ÇALIŞIYOR’

Depremin ardından İzmir’in dayanışma için attığı adımlar hakkında da bilgiler veren Soyer, “İzmir olarak ilk dakikadan itibaren ilk önce arama ve kurtarma ekiplerimizi gönderdik. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ilk dakikadan itibaren; önce arama -kurtarma ekiplerimizi gönderdik, 24 araç 127 personel… Fen İşleri ekiplerimiz 44 araç 73 personel, İZSU ekiplerimiz 154 personel 50 iş makinesi, 6 mobil tuvalet, lojistik destek bakım onarımı için araç ve personel, Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı 37 personel, 14 araç… Günde 10 bin kişilik yemek yapma kapasitesine sahip 1 mobil mutfak, sağlık hizmetleri için 6 araç, uzman hekimler 4 ambulans hemşireler, paramedikler, toplam 35 personel… İlk andan itibaren, 1 yardım uçağı, arkasından 3 gemi, bunun gibi birçok yardım göndermeye çalıştık. Umut Hareketi adıyla başlattığımız destek hareketi şu an itibaren 37 milyon liranın üzerine çıktı. Toplam 92 tır, 42 kamyon, 3 uçak, 3 gemiyle 1 milyon 600 bin 200 adet eşya gönderildi. Umut Hareketi ile başladığımız destek hareketi 37 milyon liraya çıktı, 1 milyon 600 bin 200 parça eşya gönderildi. İZSU ekiplerimiz Hatay’da çalışıyorlar çünkü orada içme suyu yok. İçme suyu pis suya karıştığı için şehir idaresi veremiyor. Ekiplerimiz ayrıştırmaya çalışıyorlar. Yarın da bir paket su arıtma cihazı montajı yapacaklar. Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar bir yana dört şehirde bir koordinasyon merkezi kuruyoruz. Hatay, Adıyaman, Osmaniye ve Maraş. Bu merkezler pek çok fonksiyonu icra edecekler. Biri çocuklarla, biri kadınlarla ilgili, kadınlar için tuvalet yok. Bir bölüm bir kira bir yuva için yerinde tespit yapacak. Bir bölüm ise sağlık hizmeti vermek üzere çalışacak. Bir bölüm de TIR’larla gelen malzemelerin doğru yere erişmesini sağlayacak. Bir Büyükşehir Belediyesi’nin paralelini kuruyoruz deprem bölgesinde. Bir Yunanistan kadar büyük bir alan. 81 vilayet içinde en doğru ve en iyi hizmeti taşıyacak kent de İzmir’dir diye düşünüyoruz. Çünkü İzmir daha iki yıl önce bir deprem yaşadı, bir sınav yaşadı ve o sınavı başarıyla atlattı. Bunu sadece belediye yapmadı, İzmir yaptı. Biz daha dördüncü dakikada enkaz çalışmalarına başlamıştık. İzmir 81 vilayet içinde bunu en iyi başaracak şehirdir. Bunu da kentin tüm dinamiklerini seferber ederek yapmaya devam edeceğiz. Yarından itibaren yaklaşık bine yakın çalışmalarımızı peyderpey göndereceğiz. Birçok departmandan arkadaşımız orada görev yapacak. Tüm İzmirli’nin büyük bir vicdan ve iyi niyetle göndermek istedikleri malzemeleri doğru yere ulaştıracağız” ifadelerini kullandı.

‘ÇOK BÜYÜK ACILAR GÖRDÜK…’

Bölgede ekiplerin saniyelerle yarıştığını, alanda sadece enkazdan kurtulmayı bekleyen yurttaşın değil zorlu koşullarda yaşam mücadelesi veren insanların da olduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, “En hızlı ve en doğru hizmet için elimizden geleni yapacağız. Burada da Büyükşehir’in kurumsal kapasitesine güveniyoruz. Hakikaten çok büyük acılar gördük, insan burada bir bardak su içerken kendinden utanıyor. Orada yaşanan acıları anlatmaya Türkçem yetmez. Şu anda en çok ihtiyaç duyulan şey kefen torbası. On binler enkaz altında. Tamamen yerle bir olmuş köyler var, inanılmaz durumda. Çok büyük acılar yaşanıyor. Biz vicdanı olan ve gerçekten elini taşın altına koymak isteyen İzmirliler’i biliyoruz. Yine onların desteğiyle en iyi hizmeti götürmeye devam edeceğiz. Çadır… Kilometrelerce çadır görmedik, çadıra çok ihtiyaç var. Battaniye, jeneratöre ihtiyaç var. Elektrik olmadığı için fırınlar çalışmıyor. Tuvalete ihtiyaç var, mazota ihtiyaç var. İnsanlar arabalarında kalıyorlar. Soğuk o kadar çok ki sabaha arabada mazot bitiyor. Sonra açık olan bütün istasyonlarda kuyruklar var. Mazot yok, ekmek yok, sağlık yok, umut yok, büyük öfke var. Televizyonlarda görmediğiniz gerçekleri de ben gördüğüm gözümle, duyduğum kulağımla sizinle paylaştım. Ancak umudumuz çok büyük. Orada görev yapan herkes şu anda canla başla elinden geleni yapmaya çalışıyor, hiç kuşku yok. Hepsine emekleri için teşekkür ediyoruz, biz İzmir’den elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bunu yapacağımızdan da hiç kuşkumuz yok” dedi.

DÖRT İLDE KONUMLANACAKLAR

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin koordinesinde bir çatı yapılanma kurduklarının da bilgisini veren Soyer, “Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Kahramanmaraş’ta konumlanacağız, tüm birimlerimiz burada çalışacak. Onlar ne ihtiyaç tespit ettiler, biz ne gönderebiliriz kendi aralarında konuşuyor olacaklar. Yerinde tespitler yapacaklar. Dileyelim ki konteyner ihtiyaç var, gönderemiyoruz. Malzeme gönderip orada yaptıracağız. Kısacası biz bu hikayeyi böyle kurguluyoruz. Bir üst mekanizmamız ve Büyükşehir’in kurumsal kapasitesi var. Gönüllüler de aynı şekilde çalışacak. Tüm sivil toplum kuruluşlarına aynı çağrıyı yapıyoruz, hemşeri derneklerimizle konuşacağız. Şu anda cenaze taşıyacak insana ihtiyacımız var, o kadar çok şeye ihtiyacımız var ki… Türkiye’nin her yerinden yardım gidiyor ama onların nasıl dağıtılacağı belirlenmediği için zaiyata neden oluyor. Bir tek battaniyeye gidecekse onun doğru yere gitmesini sağlayacağız” açıklamalarında bulundu.

SORULARI DA YANITLADI

Başkan Soyer daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına “Bu halka ekmek, battaniye bulmak için tutuklanmanız gerekirse tutuklanın” talimatı verdiğinin hatırlatılması ve hükümet tarafından yerel yönetimlere yönelik baskı yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Soyer, “Ben bizi sınırlayan kısıtlayan şeyleri yapmayı konuşmayı sevmiyorum. Biz işimizi yapmaya devam edeceğiz. Nerede durdururlar, ne zaman durdururlar… Biz işimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi.

‘EĞER BUNU YAPMIYORSAK…’

Kentin depreme hazırlanması hususunda ne gibi adımlar atılacağı hakkında da bilgiler veren Tunç Soyer, şöyle konuştu: “İzmir’in depreme hazırlığı ve şu ana kadar yapılan çalışmalarla ilgili bürokratlarla görüştük. Mikroölçek çalışması yapacağız, bunun 25binliklere ve 5 binliklere aktarılması için talimat verdik. Acil yardım numarası başlatmıştık, bu noktada bilişim çalışması da yapacağız. Asli görevimiz İzmir’in depreme hazırlıklı bir kent olması. Deprem ertesinde viyadüklerin köprülerin analizi yapıldı, hepsi raporda çıktı. Şu anda İzmir’in yapabileceği bir şey yok ama konut yapı stoku çok eski. Her binaya güvenlik karnesi veriyoruz. Bir yandan bütün bu veriler ve bilimsel raporlar ışığında bir gelecek hazırlamaya çalışıyoruz. O yüzden şehir planlarımızı bu veriler ışığında yeniden revize ediyoruz. Buna devam edeceğiz. Yunanistan’dan büyük coğrafya, güç yetmez ama 81 vilayette en iyi hizmeti götürecek şehir İzmir’dir. Kimsenin rolünü çalmak, istismar etmek gibi bir derdimiz yok. Biz sadece depreme en dayanıklı şehir olmak istiyoruz. Bunu yapmazsak iki sene önce yaşadığımız depremden ders çıkarmamışız demektir.”

‘SİYASETİN ALASINI!’

İktidar tarafından muhalefet partilerine ilişkin ‘Siyaset yapıyorsunuz’ eleştirilerine de yanıt veren Soyer, “Durum göz önüne sermek de siyasettir. Siyasi olmayan hiçbir şey yok; suyun parasından tutun da ‘Her şey yolunda gidiyor’ cümlesine kadar her şey siyasettir. Siyaset sadece partilerin programlarıyla sınırlı değil. Biz yerel siyasetçiler olarak şunu söylüyoruz, el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz. Siyaset hayatı değiştirme sanatıysa biz onun alasını yapmaya devam ediyoruz” dedi.

HİLTON İÇİN NE DEDİ?

30 Ekim depremi sonrası depremzedelere yuva olan Çankaya Hilton’un yine afetzedelere açılması gündemde. Daha önce konuyla ilgili girişimleri olduğu bilinen Soyer’e son durumun sorulması üzerine ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “Hilton bize ait değil, bizim sadece hissemiz var ve orada ağırlık hisseyi taşıyan şirketin inisiyatifi var. Arkadaşlar müzakereye devam ediyor ama henüz sonuçlanmadı, nasıl sonuçlanır bilemiyorum ama açmak için biz elimizden geleni yapıyoruz. O dönemde çok faydasını görmüştük. Hem Uzundere konutlarını hem Hilton’u açmamız önemli bir yaraya derman olmuştu. Şimdi de yine benzer arayışlar içindeyiz. Buradan bine yakın peyderpey arkadaşımızı götüreceğiz dedim ya, götürdüğümüz otobüslerle de gelmek isteyen vatandaşları taşıyacağız. Çünkü çaresizlik var. Gelmek istiyor ama gelemiyor, araç bulamıyor. Onları taşıyacağız. Getirdiğimiz vatandaşlarımız için de mutlaka başlarını sokacakları bir yer bulacağız. Bu Hilton olur, olmaz, bilmiyorum ama biz bulacağız” diye konuştu.

‘NEDEN ÖĞRETMİYORUZ!’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Provakatörlere fırsat vermeyin” sözlerinin de hatırlatılması üzerine Soyer, “Gerçekten biz hayal görmedik, kendi gözlerimizle gördük. Devlet yoktu, görmedik. Bunun üzerine başka ne söylenir bilmiyorum. Deprem niçin bütün okullarımızın eğitim müfredatında yoktur. Peki biz niye çocuklarımıza fay nereden geçer, kırılırsa ne oluru öğretmiyoruz. Madem biz bir deprem ülkesiyiz bu kadar büyük fay hatlarımız var niçin okullarımızda deprem dersi koymuyorsunuz? Müteahhit, kimdir? Berbere gidiyoruz sertifikası var. Müteahhittin eğitimi, herhangi bir diploması var mı? Siz tuğla üretiyorsunuz yarın müteahhitliğe soyunuyorsunuz, bir engel var mı, yok. Sizin psikolojik durumunuzdan, eğitiminizden, o beceriye sahip olup olmamanızdan ben haberdar mıyım? Niçin bununla ilgili memlekette düzenleme yapılmaz” diye konuştu.

GÖZYAŞLARINI TUTAMADI…

Daha sonra Çok acı şeyler gördük, ‘Üç gündür boğazımdan sadece bir çorba geçti’ diyenler, Çocuğuna kar suyundan mama yapmaya çalıştığı için hastalanan bebekler vardı, gerçekten dayanmak çok zor… Genellikle cesetler ikili çıkıyor, evladına sarılmış anneler-babalar şeklinde…” diyen Soyer, gözyaşlarını da tutamadı. Son olarak Soyer, gönüllülere de şu çağrıyı yaptı: “Umut Hareketi şu ana kadar 37 milyonun üzerinde bir kaynak sağlandı. Bunun içinde en acil ihtiyaçlar var. Buraya desteğin büyümesini arzu ediyoruz. İkincisi Bir Kira Bir Yuva, Türkiye’nin en büyük kampanyalarından biri haline gelmişti. O nedenle 30’uncu gün sonunda İzmir’de tek bir çadır kalmamıştı. Kuracağımız merkezlerin her birinde 10’ar arkadaşımız bu proje için çalışacak. Vatandaşın talepleri buradaki bağışçılarla buluşturacaklar. Vatandaşlar depremzedelerin nereye yerleşmek istiyorlarsa orası için destek vermeye çalışacaklar. 1 milyon 80 bin civarında bir rakam oluşmuş.”