Korona virüsle mücadele aralıksız sürüyor. Geçtiğimiz günlerde Bilim Kurulu, küresel ölçekli pandemide Türkiye’nin yeni yol haritasını açıklamış; vaka sayılarının bir önceki aya oranla yaklaşık dört kat birden arttığı ve hastanelerde tedavi edilmesi gereken hasta sayısında da artış yaşandığı dile getirilmişti. Bu kapsamda, aşısı ve hatırlatma dozunu olmuş temaslı kişilerin karantinaya alınmayacağı ve izolasyon konusunda ise pozitif vakaların tamamının 7 gün izolasyonu tamamladıktan sonra test yaptırmaksızın izolasyondan çıkabilecekleri duyurulmuştu. Açıklanan yeni kararlara ilişkin Ege Telgraf’a değerlendirmelerde bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de vaka sayılarında artış yaşandığını söyledi. “Diğer ülkelerde bu artışa yönelik olarak çok ciddi tedbirler alınsa da ne yazık ki ülkemizde aynı özeni göremedik” diyerek açıklamalarını sürdüren Çamlı, “Ülkemizde son dönemlerde vaka artışlarının 18 binlerden neredeyse 80 binlere çıktığını ve bunun bir süre sonra sağlık sistemini etkileyecek zorluklar yaratacağını görüyoruz. Gerek Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gerekse uluslararası kuruluşlar, bu yaklaşan tehlikeye dikkat çekiyor ve ülkelerin bir an önce tedbir alması gerektiğinin altını çiziyor. Olabilecek en kötü senaryoya karşı bir tedbir planının derhal hayata geçirilmesini birçok kez ifade ettik. Açıklamalarda, bir ay içinde dört kat vaka sayısının arttığı ifade edildi, bu bence çok daha fazla... Buna karşın yeni ve etkin bir önlem alındı mı, hayır. Sadece hatırlatma doz aşılarının olunması gerektiği ifade edildi. Sokaklarda, kafe ve restoranlarda maske ve mesafesiz kaygı verici görüntülere hala şahit oluyoruz. Kapalı alanlardaki çalışma hayatı ve pandemi kurallarına ne derece uyulduğu denetlenmiyor. Toplu taşımalar, sosyal etkinlikler, toplantılar, mitingler, düğünler devam ediyor...” dedi. izmir-tabip-odasi-baskani-camlidan-asi-karsiti-eylem-elestirisiZİNCİR KIRILMALI’ İzolasyon sürelerinin düşürülmesini hatırlatarak bu süreyi düşürmenin gerekçesini anlamadıklarını da sözlerine ekleyen Çamlı, “Yapılmış bir bilimsel çalışma ya da kanıta dayalı bir bilgi var mı? Henüz böyle bir çalışma olup olmadığını bilmiyoruz. Yurtdışındaki ülkelerde de izolasyon sürelerinde indirme oldu ama bizim ülkemizde bunun uygulanma nedeni bilgiye dayalı bir veri olarak kamuoyu ile paylaşılmalı. Aksi takdirde, artan vaka sayıları nedeniyle ekonomik sıkıntılara engel olabilmek, iş hayatının devam etmesini sağlamak amacıyla işe erken dönüşleri kolaylaştırmak adına alınmış bir karar olduğu kuşkusu oluşuyor. İzolasyon sonrası test yapılmazsa, hastalığın devam edip etmediğini bilmeden işe döneceksiniz. Aşılıysanız, hatırlatma dozunuz varsa pozitif temaslı olsanız da karantinaya girmeyeceksiniz. Evet, aşılı olmak bu hastalığa karşı bizleri büyük ölçüde koruyor. Ancak hasta olmayacağız ya da hastalığı kesinlikle kimseye bulaştırmayız anlamına gelmiyor. Pozitif temaslıların aşılı olması durumunda hiç karantinaya alınmamasının bilimsel gerekçesi de ortaya konulmalı. Burada da yine ekonomik kaygılar mı ön plana tutuldu ya da elimizde bilimsel veri elimizde var mı, bilmemiz gerekiyor. Çünkü temaslı kişilerin tam aşılı olması durumunda bile hasta olabilme ve hastalığı bulaştırabilme olasılıkları var. Eğer pandemi ile etkin bir mücadele düşünüyorsak ve bunu sahada bulaş zincirini kırarak önleyebilmek istiyorsak enfeksiyonun bulaşmasını sınırlayacak tedbirler almamız gerekiyor” diye konuştu. ‘KUŞKULAR GÜÇLENİYOR’ Bundan sonraki süreçte PCR testlerinin sadece semptomu olanlara yapılacağını da hatırlatan Başkan Çamlı, şu ifadeleri kullandı: “Ancak bu hastalıkta semptomu olmayan kesimler de var. Ne kadar çok test yaparsak o kadar çok vakayı tanıyabilme ve semptom içermeyen olguları; özellikle okullarda ve fabrikalarda yapılan taramalarla hastalığın yaygınlığını hem de asemptomatik vakaların erken saptanması ve bulaş zincirinin kırılması açısından çok önemli. Şu anda sadece semptomu olana test yapılabileceği söyleniyor; anladığımız kadarıyla bunun önemli bir nedeni vaka sayılarının çok artması. Buna yönelik olarak test kapasitelerinin ve test yapan merkez sayılarının artırılması gerekiyordu. Şu anda test kapasitesini aşma olasılığı nedeniyle sadece semptomu olana yapılacak. Kısacası, artan bir vaka sayısı var ama buna karşın adeta bir hastalık doğal seyrine bırakılıyor. Hastaneler, sağlık sistemleri kilitlenmediği sürece etkin bir tedbirin alınmayacağı adeta bir ‘sürü bağışıklığı’ diyebileceğimiz adeta bir doğal bağışıklıkla sürecin götürüleceği durumun ortaya çıktığını görüyoruz. Pandeminin başında İngiltere’de bu durum denenmiş ve çok kötü bir tablo ortaya çıkmıştı. Vaka sayıları bu kadar artarken ek bir tedbir alınmaması, ek bir tedbire gerek görülmemesi, salgının kendi başına, doğal akışına bırakılması sürü bağışıklığına dönüldüğü kuşkusunu giderek güçlendiriyor...” KOVİD Mİ GRİP Mİ? Son olarak artan grip salgınına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Çamlı, “Grip enfeksiyonları her yıl yaklaşık 1 milyara yakın kişiyi etkiler. Gribe bağlı da ölümler var. Özellikle ileri yaşta, kronik hastalığı ya da immun yetmezliği olanlar gibi kesimlerde grip her sene 500 ila 600 kişinin hayatını kaybetmesine yol açabiliyor. Üstelik, grip ve korona virüs enfeksiyonunun bir arada geçirme riskinin çok daha tehlikeli olacağına dair açıklamalar var. Burada en büyük sıkıntı, geçirilen enfeksiyonun grip mi yoksa Kovid 19 mu olduğunun öğrenilmesi açısından mutlaka testlerin yapılması gerekiyor. Grip enfeksiyonları ihmal edilmemeli, PCR testleri negatif sonuç verse dahi izolasyon ve tedbirlere dikkat edilmeli” diye konuştu. YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER