YAĞMUR DAŞTAN – EGE TELGRAF / İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İzBB) üç yıldır yürüttüğü depreme hazırlık ve dirençlilik çalışmaları hakkında ilgili akademisyenler, meslek odalarının temsilcileri ve yetkili bürokratların sunumlarının yer aldığı toplantı Başkan Tunç Soyer’in ev sahipliğinde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) yapıldı. Toplantıda ayrıca Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’nin depremselliği ve deprem risk yönetimi konulu bir sunum gerçekleştirdi. İzmir’in yaptığı bu çalışmayla Türkiye’de ikinci örnek kent olduğuna dikkati çekerek açıklamalarına başlayan Prof. Dr. Görür, “Umarım ki bu büyük Maraş depreminden sonra bütün kentlerimiz İzmir’i yaptığı gibi benzer nitelikteki çalışmaları yapar. Bu çalışmalar büyük ölçüde İstanbul’da yapıldı. O da 1999 depreminden sonra Japon kurumunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile çalışmasıyla gerçekleşti. Mikro bölgeleme çalışmalarının bir paket olduğunu düşünüyorum. Deprem kentlerinde ister belediye ister valilik olsun mikro bölgeleme verileri olmadan kentin geleceğini, mekan kullanımı doğru ve bilimsel olarak yapamaz. Ülkede mikro bölgeleme tarzı yönetim olmadığı için kentler şuursuz, anlamsız, bazen fay hatları ile iç içe yapılıyor. Deprem geldiğinde de bugünkü acıları konuşuyoruz” dedi. “İZMİR BAŞINI KALDIRMALI” “İzmir’e ikinci bir örnek olma gücünü burada yüklemek istiyorum” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Görür, “İzmir deprem dirençli kentleri ilk oluşturan il olma, örnek teşkil etmek zorunda. Bunu İzmir yapabilir. Yönetim anlayışı, insanları, aydın tutum ve davranışıyla bunu yapabilir. İstanbul’a deprem hazırlığı yapın diye çığlık çığlığa konuştuğumuz bazen de İzmir’i konuştuğumuz bu dönemde İzmir başını kaldırmalı ve deprem dirençli kenti oluşturmalı. Toplumun buna ihtiyacı var” ifadelerini kullandı. soyer-naci-gorur ‘İNSAN CANINDAN ÖNEMLİ Mİ?’ Deprem mekanizmasının bu ülkede 13 milyon sene önce başladığını, milyonlarca sene de devam edeceğini söyleyen Prof. Dr. Naci Görür, “Ben kişisel olarak karar aldım, artık bu ülkede fay tartışmayacağım. Halkı jeolog, jeofizikçi yapma niyetimiz, depremleri durdurma gücümüz de yok. O nedenle artık siyasetçi ve halkıyla fay hatlarını konuşmayı bırakıp depremde yıkılmamak, canlarımızı kaybetmemek için deprem dirençli kentler nasıl oluştururuz onu tartışalım. Bunu başaran ülkeler var; Kaliforniya, Japonya, Meksika gibi birçok ülkeler. Bizdeki depremler gibi depremler oluyor, 5 ila 10 kişi tesadüfen ölüyor. Bizler gibi on binlerce kişiyi toprağa gömmüyor. Deprem işsizlikten, terörden önemli. Depreme kadar saatlerce sorun sayan siyasilerin televizyonlarda dile getirdikleri insanlarımızın canından çok mu önemli? Bizim bir şey yapmamız, günlük faaliyetlerimizi sürdürmemiz bile biraz ağır olmuyor mu? İnsan canı her şeyden önemliyse Türk hükümetlerinin birinci görevi vatandaşın can güvenliği olmalı. Bu ülkeye az yol, baraj yapsınlar ama deprem güvenliği yapsınlar. Bizler nesillerimize depremde kaybetmek istemiyoruz. Deprem kader değildir, bizim kaderimiz asla olamaz” açıklamalarında bulundu. YEDİ BİLEŞENİ ANLATTI, EĞİTİMİ VURGULADI! Kentleri oluşturan 7 bileşen olduğunu da söyleyen Görür, bunların yönetim, halk, alt yapı, yapı stoku, çevre, ekosistem ve ekonomi olduğunu ifade etti. Kentin dirençli olması için ilk önce bu yedi bileşenin dirençli olması gerektiğini aktaran Görür, şunları söyledi: “Bütün bunları yapmak basit, paramız da gücümüz de var. Yeter ki bunu yapma irademiz ve kararlılığımız olsun. Bir kenti yöneten yönetim, depremle ilgili konuları bilmek için gerekli kurstan geçirilmek zorunda. Her kenti yöneten sizin başkanınız gibi bunları bilmiyor ve kenti depreme hazırlamak dediğinde aklına çok farklı şeyler geliyor. Önce kent yönetimi. Sonra halk. Deprem kentinde yaşadığını bilmeyen, deprem kültürü olmayan kent halkıyla bölgeyi depreme hazırlayamazsınız. Deprem kültürü almış halk inşaatta yanlış yapmaz, ranta kaymaz. Okullarda her yerde insanları bilgi birikimle kültür alması için donatacaksınız. Bunlara yarından itibaren başlanılır. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.” ‘DOĞRU BERTARAF ETMEZSENİZ…’ “Altyapı dediğinizde yol, köprü, viyadük, tünel geliyor. Bunları sorduğunuzda ‘Her şeyimiz hazır’ diyorlar. Emin olun sorsanız depremde darbe yiyen 10 ilin başkanı da ‘Biz hazırız’ dedi” ifadelerini de kullanan Görür, “Deprem için şimdiden başlayarak bütün altyapınız dirençli mi değil mi, depremde alacağı hasar nedir belirlenmeli. İstanbul’un olası bir depremde ne kadar hasar alacağını yaptık, bitirdik. Dördüncü yapı stoku; deprem dirençsiz ne kadar yapı stokumuz var bunu iyi kötü biliyoruz. Yapı stokunu ortaya koyduğunuzda deprem dirençsiz olanları ya güçlendirecek ya yıkacaksınız. Bunu da kentsel dönüşüme sokacaksınız. Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmayacak. Deprem en büyük çevre felaketi. Kanalizasyon içme suyuna karışır. İstanbul’da biz düzeltmeden meydana gelirse 16 milyonun bütün atıkları toprağa karışacaktır. Ayrıca milyonlarca ton enkaz birikecektir. Bunları alelacele derelere çukurlara gömerseniz aynı gün biyokimyasal başlar, o maddeler toprağa, havaya denize karışır. Oradan balık getirirsiniz, mısır ekerseniz onlar besin olarak size dönecektir. Depremden daha fazla insanı uzun sürede kaybedersiniz” dedi. ‘ÇIKIN ORTAYA’ Son olarak Görür, şu açıklamalarda bulundu: “Deprem atıklarını bertaraf etmek uzun süreli yöntemlerle olur Geri dönüşüm önemli. Son bileşen ekonomi. İzmir geri dönüşüm ekonomisini elinde tutan bir kent. Gaziantep’i ya da İstanbul’a düşünün. İstanbul bu ülkenin yüzde 60 ekonomisini elinde tutuyor. İstanbul’da deprem meydana gelirse Marmara’da ekonominin çarkları durur, Türkiye ekonomik açıdan diz üstü düşer. Türkiye ekonomik bağımsızlığını değil, siyasi bağımsızlığını da kaybeder. Cumhurbaşkanı ‘IMF bizden 5 milyar borç istedi’ dedi, ‘Verin, bugün borç isteyen yarın talimat alır’ dedik. Ekonomi depreme hazır olmalı, çökmemeli. İzmir Batı Anadolu’nun en önemli kenti. Fabrika bacaları susmuş, üretim bitmiş, Pazar kaybetmiş… Bütün ekonomin çöktüğünü görebilirsiniz. Yalvarıyorum, bütün Türkiye’ye örnek olun. Herkesin depremi konuştuğu birilerinden bir şeyler beklediği yerde çıkın ortaya. ‘Depreme dirençli kenti biz yaratacağız’ derseniz, bütün Anadolu’da peşinizden gelecektir.”