EGE TELGRAF- İYİ Parti İzmir’de geçtiğimiz 3 Nisan’da milletvekili aday adaylarını belirlemek için temayül yoklaması yapmıştı. Temayül yoklamasında üyeler sandık başına gitmiş, aday listelerinde görmek istediği isimleri belirlemek üzere oy vermişti. İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın İzmir'de yapılan temayül yoklaması için 'uyduruk' diyerek genel merkezi eleştirmesinin ardından bir çıkış da İYİ Parti İzmir Birinci Bölge Birinci Sıra Milletvekili Adayı Avukat Ülkü Doğan’dan geldi. Konuyla ilgili yaptığı paylaşımla temayül yoklaması üzerinden İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı’nı eleştiren Doğan, dikkatleri çekecek açıklamalarda bulundu. Doğan, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: “Kuruluşundan beri her aşamasında bulunduğum, beş yılı aşkın süredir sadakatle bağlı olduğum İYİ Parti'de iki hafta önce gerçekleştirilen temayül yoklaması ve akabinde milletvekili aday listelerinin açıklanması öncesinde yaşanan olayları ve tüm bunların meydana getirdiği sonuçları endişe ile takip etmekteyim. Öncelikle belirtmek isterim ki; evladımız gibi gördüğümüz, Genel Başkanımızın üstün özverisi ve emeği başta olmak üzere hep birlikte büyük emeklerle bugünlere getirdiğimiz partimizin, kader seçimi olarak adlandırdığımız seçim öncesinde zarar görmemesi adına; yaşananlara karşı tepkimi sosyal medya platformlarına yansıtmayı doğru bulmadım. Ancak bu davranışımı yanlış anlayan, sessizliğimi zafiyet olarak gören ve suiistimal edenlere ithafen bu yazıyı kaleme almak zaruri hale geldi. Malumunuz olduğu üzere milletvekili aday listelerinin açıklanmasından bir gece önce; İl Başkanlığı tarafından Genel Başkana hitaben yazılmış ve belli başlı şikayetlerin bulunduğu mektup sosyal medyadan ifşa edildi. Belirtmek isterim ki parti içi bir yazışmanın kamuoyu ile paylaşılmasını yanlış bulmakla beraber, en büyük yanlışın bizatihi böyle bir yazının kaleme alınması olduğunu düşünmekteyim. Bunun manipülasyon yaratmak amaçlı olması ve kimlerin nemalandığı gerçeğini bir yana koyarsak; İl Başkanlığının böylesi önemli bir seçimin arefesinde bu tarzda bir yazıyı kaleme alması, İzmir'in dört büyük ilçesinin başkanını açıkça hedef göstererek ve hiçbir delile dayanmayan asılsız ithamlarla suçlaması kabul edilemez bir durumdur.

“HESAPLAŞMA ZİHNİYETİ SÜRÜYOR”

İl Kongresinin bitiminde kazananı İYİ Parti olacağı, kongrenin ve yaşananların geride bırakıldığı ve oy veren veyahut vermeyen tüm ilçeler ile birlik bütünlük sağlanacağı, herkesin kucaklanacağı(!) yönündeki beyanları tamamen sözde kaldığı, icraatler ile desteklenmediğini ve gerçekleştirilen eylemler ile örtüşmediğini görüyorum. Kongre sürecinde mevcut il yönetimine destek vermeyen ilçelere karşı gösterilen düşmanca tavırları, parti disiplinine uymayan davranışları ile bu ilçeler aleyhine faaliyet gösteren kişilerin İl Yönetiminde üst düzey görevlere getirilirken seçimin kazanılmasına destek olan kişi veya kişilere ayrıcalıklar tanındığına da ne yazık ki şahit oluyoruz. İzmir'de amacın birlik ve beraberlik sağlamak yerine hala kongrede kendine destek vermeyen ilçe başkanları ile hesaplaşma zihniyetinin sürdürüldüğünün en son olarak kartı da bu niyet mektubu olmuştur.

“DÖRT İLÇE HEDEF GÖSTERİLDİ”

İl Başkan adaylığım sırasındaki kongre konuşmamda "Büyük toyumuza 30 ilçe başkanımız ve belediye başkanımız ile birlikte gideceğim" derken tam olarak bunu kast etmiş, İl Başkanının koltuğa oturduğu anda ayrıştırmak yerine bütünleştirmeyi hedeflemesi gerektiğine işaret etmiştim. Ne yazık ki Belediye Başkanını ve kendilerine oy vermeyen 11 ilçe başkanı üst kurul delegesi yazmayarak gösterilen tutumun halen devam ettiğini gözlemliyorum. Acı olan şudur ki, ne listenin hazırlanışında ne de bu yazının kalem alındığındaki etkin iradenin kim olduğunun hala tartışılmaktadır. Şikayet mektubunda açıkça ismi zikredilerek hedef gösterilen dört ilçe başkanımız, mazbatasını aldığı ilk andan itibaren İl Başkanlığının yanında olmuş, o güne kadar olduğu gibi özveri ile çalışmaya devam etmişlerdir. Bugün itibari ile de üzerlerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirerek en başarılı ilçelerimiz arasında yer almaktadırlar. Parti adına maddi manevi olarak büyük fedakarlık göstererek yıllardır mücadele eden, bazılarının korktuğu ve hatta kaçtığı zamanlarda dahi İYİ Partili olduğunu göğsünü gererek dile getiren ilçe başkanlarımız şikayeti değil tam tersine büyük bir övgüyü hak etmektedir.

TEK TEK O SORULARI YÖNELTTİ

İl Başkanlığı tarafından hazırlanan mektupta ise ilçe başkanlarımız için, militanvari, pervasız davranmakla, şahsi menfaatleri için çalışmakla suçlanmış. Bu ağır ithamların dayanağı ve/veya tek bir delili mevcut değil. Delile dayanmayan bu ithamlara delilleri ile sabit birkaç soru da ben sorayım o halde;
  1. İl Yönetiminden üstelik de sandık sorumlusu olarak atanan kişinin, oy kullanımı esnasında yanındaki üyeye "Ülkü Doğan ve Müsavat Dervişoğlu'na oy verme." dediği, bu hususun duyulması üzerine bu kişinin sandık başkanlığından alındığı -tutanak ile sabittir- niçin şikayet mektubunuzda yer almamıştır?
  2. Oy kullanan bir kısım üyenin, salondakilere "Biz oyumuzu kullandık, paramızı nereden alacağız?" diye sorduğu, bu kişilerin bizzat Divan Başkanına yönlendirildiği, kendilerine para sözü veren kişilerin telefonların tespit edildiği açıkken, bu hususa niçin mektupta yer verilmemiştir?
  3. İl Yönetimi tarafından salona getirilen üye listelerinde pek çok üyemizin yer almadığı anlaşıldığı halde, niçin bu üyelerin listelerde yer almadığına dair bir açıklamanız var midir?
  4. İlçe Başkanları ve Milletvekili adaylarım salondan çıkması için uyanılar yaparken hiçbir görevi olmayan kişilerin salonda olduğu, hatta oy sayım esnasında alanda bulunmasına icazet gösterilmesinin açıklaması ve mantığı nedir?
  5. İlçe başkanlarını salondan çıkarken zaman zaman fiziksel müdahaleye kadar varan tartışmalar çıkartan il yöneticilerinin ismi niçin mektubunuzda yer almamıştır?
  6. 2.Bölgede yer alan Bayraklı seçim alanında kavgaya varan tartışmaların muhatapları ismen herkesin malumu iken, mükerrer imza atıldığı iddiaları açıkça belli iken sadece duyum şeklinde yazmanız hiçbir ismi zikredilmemesinin özel bir nedeni var mıdır? Yoksa İl Başkanlığını tek görev yeri 1. Bölge sandık alanı ile mi sınırlıdır? Her iki bölgede benzer sıkıntılar yaşanmış iken sadece 1.Bölgede ve kongrede mevcut İl Yönetimine oy vermediğini düşündüğünüz ilçe başkanlarımın ismini açıkça Genel Başkana şikayet etmenizin bir nedeni var mıdır?
  7. Bazı adayların maddi çıkar yahut farklı ilişkileri nedeni ile oy devşirdiği konuşulurken, bu olaylardan bihaber olmanız mümkün mü? Maddi menfaatleri sağlayanlar için hedef şaşırmak adına ilçe başkanlarım kurban edildiğini düşünmemiz çok mu haksız olacaktır?
  8. Mektuptaki pek çok delilsiz asılsız ithamın arasındaki bir dikkat çeken ifade şudur ki; "İl Kongresinde kaybeden ilçe yönetimleri"....Sayın İl Başkanlığımız; HİÇBİR ilçemiz kongrede kaybetmemiştir. Demokrasinin bir gereği olarak seçimlerde herkes bir İl Başkanı adayını destekleyebilir. Desteklediği kişinin seçimi kazanamaması halinde kaybettiği anlamını taşımaz. Hep söylediğim gibi bu bir hizmet yarışı ise kazanan sadece İYİ Partidir. Seçimden sonra tek bir teşkilat olarak çalışacağız söylemi sadece bir sözden mi ibarettir? Süreci hala "Biz" ve "Onlar" olarak mı değerlendiriyorsunuz?
  9. Mektupta İzmir’de bölünmeler yaşandığını tespit ettiğiniz belirtilmiş ise bunun çözümü nedir? Amacınız Genel Başkana bu durumu şikayet etmek mi yoksa bu bölünmenin çözümünü bulmak mıdır?

“30 İLÇE BAŞKANIMIZ VE SİZİN ESERİNİZDİR”

Doğrusunu isterseniz bu sorular uzayıp gidebilir ama işin özeti şudur, bir lider kriz anlarında doğru müdahaleleri yapabilmeli, başarıyı ekibi ile paylaşırken başarısızlıkları için sorumlu aramaksızın sorumluluğu kabul edebilmelidir. Sorulması gereken en basit ve en temel soru şudur ki; "Sayın İl Başkanlığı, ilimizde yapılan temayül usulüne uygun mudur?" Mektubunuzun başında belirttiğiniz üzere eğer başarılı bir temayül yoklaması yapıldı ise bu 30 ilçe başkanımız ve sizin eserinizdir. Yok eğer usulsüz olduğunu iddia ediyor iseniz önce kendi sorumluluğunuza karar vermelisiniz.

“BİZ BU PARTİYİ 10. KÖY OLARAK KURDUK”

MHP üst kurul delegesi iken Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'e duyduğum inanç ile yola çıktığım ilk günden bu yana parti menfaati dışında tek bir kez bile kişisel menfaatimi düşünmedim. Her bir İYİ Parti üyesi kadar partime sadakat ve özveri ile çalıştım. Artık evladımız olarak gördüğümüz partimizin aleyhinde tek bir davranışım, partimin adına leke getirecek hiçbir davranışım olmadı. Genel Başkanımızın verdiği emeğin, döktüğü alın terinin bizzat şahidiyim. Biz bu partiyi 10. köy olarak kurduk. Dolayısı ile partime ve Genel Başkanımın emeğine zarar verecek her türlü davranışın karşısında durmak benim borcum. Ülkemiz 21 yıldır kendisine biçilen deli gömleğini yırtıp atmak üzereyken, deprem faciası daha yüreklerimizde tazeyken şahsen ben bunları konuşmaktan hicap duyuyorum. Ancak süregelen bu tartışmalardan medet umanlara ülkemin geleceği adına, Milletimin geleceğinin tek kurtarıcısı olduğunu düşündüğüm İYİ Parti adına, Milletimizin umudu olan, 21 yıldır mahkum olduğumuz bu düzeni değiştirebilecek yegane isim olan Sayın Genel Başkanım adına ve beş yıldır hiçbir menfaati olmadan gece-gündüz çalışan, maddi manevi fedakarlıkta bulunan, her bir İYİ Parti neferi adına, bu açıklamaları yapmayı borç bilir ve sorumluluk olarak görürüm. Kamuoyuna saygılarımla duyurulur.”

İL BAŞKANI BEZİRCİLİOĞLU…

Konuyla ilgili İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu ise “Raporumun arkasındayım” dedi.