Yağmur Daştan / EGE TELGRAF- Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir Milletvekili ve 28’inci Dönem Milletvekili Adayı Hasan Kalyoncu, seçim sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bugüne kadar akademik birikimini siyasete yansıtmak için mücadele verdiğini aktararak açıklamalarına başlayan Kalyoncu, “Akademik birikim siyasete aktarılırsa çok daha güzel şeyler ortaya çıkıyor. Yaptığımız çalışmalar ülke yararına devam ediyor. Dünyadaki gelişmelerin hepsini takip ediyoruz. Sadece meclis çalışmalarını değil; dünyadaki gelişmeleri de takip edip ülkemiz için neler yapabiliriz konusunda da çalışıyoruz. Akademik bilgimiz de bu noktada bize fayda sağlıyor” dedi.

“İZMİRLİ BENİ VEKİL SEÇMİŞ VE MECLİS’E GÖNDERMİŞ”

Görevi gereği birçok şehir gezdiğinin de altını çizen Kalyoncu, “İzmir’de bir tartışma var: İthal aday tartışması. Dışarıdan getirilip aday yapılanlar kısmı… Evet, İzmir’de hiç yaşamamış, İzmir’in sorunlarını bilmeyen, İzmir ile alakalı bir bağlantısı olmayan kişilerin dışarıdan gelip aday edilmesi durumu şu anda İzmir’in vatandaşı arasında da konuşulan şey. Biz Karaburun’dan Menderes’e, Selçuk’tan Seferihisar’a ve Konak’a kadar bütün alanların, bütün ilçelerin sorunlarını da durumlarını da biliyoruz. Hatta bunun da ötesinde Mavi Vatan ile ilgili de körfez, denizlerimiz ve akarsularımızla ilgili bilgilerimiz var. Bunları da vatandaşla, kamuoyu ile zaman zaman kirlilik üzerinden, iyi kullanım açısından tarımdan su ürünlerine kadar vatandaşımızla paylaştığımız önerilerimiz ve geliştirilecek konularda tekliflerimiz var. Trabzon’da bir söz var, ‘Bize her yer Trabzon’ deniliyor ya; vatanın her tarafı bizim için memleket. Ancak ben İzmir’de yaşayan biri olarak İzmir’de milletvekili olmuşum. İzmirli beni milletvekili seçmiş ve Meclis’e göndermiş. Tekrardan adayım, tekrardan oylara talibim. Biz, bize verilen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmek için çaba sarf ediyoruz” ifadelerini kullandı.

"VATANDAŞTAN AYRILMAYAN BİR TARZ İZLİYORUZ"

“Alanda karşılaştığımız vatandaşımız ‘Seçimden seçime geliyorsunuz’ eleştirisi de yaptı” sözleriyle konuşmalarını sürdüren Kalyoncu, “Benim böyle bir şeyim yok. Ben kendilerine de anlattım. Bütün vatandaşımızla tek tek buluşma ve oturma şansımız mümkün değil. Nüfuz kalabalığı ve süre de buna imkan vermiyor. Geçen dönemde yaşadığımız pandemi süreci de pek çok şeyi engelledi. MHP’de 48 milletvekilimiz var. Partimizin Türkiye çapında 9 bölgede istişare toplantılarıyla başlattığı, 81 ilde devam eden ilçe ilçe bütün Türkiye’yi dolaşıp vatandaşla buluştuğumuz bir çalışma yaptık. Arkasından köy köy programlarımız da devam etti. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin de mitingleri başladı ve devam ediyor. Gittiğimiz her yerde vatandaşın sorunlarını dinleyen, onlara neler yapacağımızı anlatıp hiçbir zaman vatandaştan ayrılmayan bir tarz izliyoruz. En önemlisi de vatandaşın sorunlarına çözüm arıyoruz. İzmir’in trafik sorununu gündeme getirdik, çözüm önerilerimizi de üreterek kamuoyu ile paylaştık. Su ve Körfez sorunlarını, İzmirlinin rahatsız olduğu koku problemini gündeme getirdik. İlçelerimizde mevcut olan ve zaman zaman ortaya çıkan problemleri gündeme getirip bunlara çözüm önerileri de ürettik. Bunları vatandaşı anlattığımızda, ‘Gelmişsiniz, zaten buradaymışsınız’ diyor. Biz vatandaşla bir araya gelmekten, onlarla hasbihal etmekten çok büyük mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.

"SÜNGER KENT PROJESİNİ İLK SÖYLEYEN BENİM"

Beş yıl içerisinde neler yaptıkları konusunda da açıklamalarda bulunan Kalyoncu, şunları söyledi: “İzmir ve Türkiye için önerdiğimiz birçok konu var; kanun tekliflerimiz var. Kalkınma Planı’na soktuğumuz maddeler de var. Çeşitli komisyonlarda dile getirip hükümetin uygulamaya soktuğu alanlar da var. İzmir’de su, deprem, sel, yağış rejimi değişiklikleri, kanalizasyon ile yağmur suyunun birbirinden ayrılması ile ilgili yapılacak çalışmalar, dirençli kent oluşturulması… Bunu Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde de bunu dile getiriyor. Şu sıralar ‘Sünger Kent’ projesini diline dolamış vaziyette. Bunların hepsinin temelde önerileri bizim tarafımızdan ortaya kondu. 2019 ve 2020 yıllarında dirençli kentler üzerinden yağmur suyu hasadından bahseden, milletvekili olarak bunu Meclis’te gündeme getirip şehirlerimizde uygulanması gerektiğini söyleyen benim.”

“MECLİS’TE VERDİĞİM İLK KANUN TEKLİFİ…”

Meclis’te verdiği ilk kanun teklifini de anlatan Kalyoncu, “Çeşme yolunda vatandaşımız sürekli karşılaşıyor, anlayamadıkları için bazılarınca da çeşitli yorumlar da yapılıyor, ekolojik geçiş köprüleri var. Bu ekolojik geçiş köprüleri, Türkiye’nin hemen her yerinde doğal alanların birbirine bağlanmasını sağlayan köprülerdir. Çeşme otobanında özellikle gece yolculuk yapanlar vahşi hayvanlarla çarpışıyordu. Özellikle hem hayvanlar hem de insanlar açısından can ve mal kaybı yaşanıyordu. Bunun ortadan kaldırılması, ekolojik alanların arasında oluşturulan izolasyonu kaldırmak ve doğal yaşamın düzgün gelişimi açısından bu köprülerin yapılması için kanun teklifi verdim. Bu teklifi verdikten sonra hükümet tarafından kanunlaştırıldı. Türkiye’nin her yerinde bu sorun çözüldü ve doğal alanlarımız, vahşi yaşam rahatladı. İzmir’de ilk yaptığımız uygulama bu” dedi.

"ÖDENEK GELMEDİĞİ İÇİN MÜTEAHHİT İŞİNİ BİTİREMİYOR"

Bunun haricinde Körfez kirliliğinin nasıl giderileceğini, arıtma tesislerinin belediyeler tarafından tam olarak işletilmediğini ancak bunun işletilmesi gerektiğini hatta arıtma tesisinden çıkan arıtılmış suların Körfez’e değil de sisteme entegre edilmesi gerektiğini defalarca söylediklerinin de altını çizen Kalyoncu, “İzmir’deki selden önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bakanlık aracılığıyla “Yağış şekilleri değişti. İzmir’de yapıldı mı?” diye sorduk. Belediyeden ‘Tüm olasılıklara hazırız’ cevabı aldık. Arkasından bir yağış geldi ve hepimiz İzmir’in buna hazırlıksız olduğunu gördük. Yaptıkları battı çıktılarda da özellikle sahile 50 ila 100 metre olan alanlarda drenajı bile sağlayamamışlar. Bu da suyun birikmesine, trafiğin felç olmasına, vatandaşın evinin su baskınına uğramasına, Balçova’da Tatbikat Camii’nin orada taşan derenin 45 tane aracı sürüklemesine sebep olan bir hazırlıksızlık vardı İzmir’de, hala da var. Caminin oradaki durumun tamamen mühendislik hatası olduğunu, mühendislik hatası sebebiyle bu selin olduğunu ifade ettik, üzerine giderek zorladık ve Büyükşehir orayı yenileyerek gelecek sellerle ilgili önlem aldı. Fakat bunu vatandaşa hizmet etmek için yapmıyorlar. Bunu yapmalarının nedeni şu: Siyaseten üzerine geldiğimiz için buraları düzeltiyorlar. Bizim amacımız siyaseten bunları sıkıştırmak, eksikleri üzerinden siyaset yapmak değil; İzmirli’ye hizmet etmek. Bu sebeple dile getirdiğimiz sorunlar var. Mesela Tahtalı Barajı’nda lağım girişleri var hala düzeltilmedi. Bizim gündeme getirmemizle birlikte Büyükşehir orada çalışma başlattı, yaklaşık 1 senedir oranın kanalizasyon sistemi yapılmadı. Yine Menderes’teydim, inceledim. Ödenek gelmediği için verdikleri müteahhit işini bitiremiyor. Aslında çok hızlı davranılması gerekiyor. Mesele İzmir’in içme suyu. İçme suyu kaynaklarını korumamız gerekiyor. Yağış rejimlerinin değişimi nedeniyle yağmurlar zaten İzmir’de sıkıntı oluşturmaya başladı. Biz içme suyu kaynaklarımıza kirlilik bulaşımını engelleyemezsek İzmir’de çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız” açıklamalarında bulundu.

“İZMİR’İ A’DAN Z’YE ELE ALDIK”

“İçme suyunu koruyamadıkları gibi Türkiye’de en pahalı suyu vatandaşa veren belediye de İzmir Büyükşehir Belediyesi” ifadelerini de kullanan Kalyoncu, “Bunu anlamak mümkün değil. Arıtma tesislerinin doğru çalıştırılamadığını bu yüzden de kirliliğin oluştuğunu söyledik. Hatta bazı yerlerde denize direkt deşarjların olduğunu söyledik ama hala düzelmedi. Bunlar direkt İzmirli’yi etkileyen sorunlar. Çöplerin depolanması, Harmandalı, diğer alanlar… Mesela Çeşme Belediyesi’nin çöp alanı yerine yasal olarak kullanmadığı yerler… Sit alanında yaptıkları uygulamalar… Yani İzmir’i A’dan Z’ye ele aldık. A’dan Z’ye sorunlarını dile getirdik, çözüm önerilerimizi de sunduk. Bizde muhalefetin yaptığı gibi ‘O yapılmıyor. Bu yapılmıyor’ diyerek bırakmak yok. Biz ülkede yapılacak işleri gösterip çözüm yolunu üretiyoruz” diye konuştu.