Türkiye, 6 Şubat’ta meydana gelen depremle birlikte derinden sarsıldı. Deprem, toplumun büyük bir kısmını olumsuz etkilerken, ülkemizin birçok yapı taşı da yerinden oynadı. Ulusun seçim sürecine doğru gittiği bu günlerde bir yandan yaralar sarılırken diğer yandan ise siyasilerin söylem trafiği hızlandı. Siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, büyük afetin politik evrene yansımalarını değerlendirdi. “Tüm milletimize baş sağlığı diliyorum. Umarım bu süreci en kısa sürede atlatırız ve bir daha böyle bir acı yaşamayız” sözleriyle açıklamalarına başlayan Tosun, “Bu tür acıların yaşanmaması için ülkemizde özellikle doğal afet yönetimi konusunda çok ciddi bir yapılanmaya ihtiyaç var. Aslında bu yeniden yapılanma ihtiyacı Türkiye’deki daha büyük bir sorunla ilgili... Mevcut hükümet sistemi bu tür doğal afetler karşısında müdahalede maalesef yetersiz durumda. Ülkedeki yönetimsel sistem içinde mutlaka ve mutlaka yukarıdan aşağıya doğru bir yetki paylaşımını gerektiriyor. Hem sivil toplum kuruluşlarıyla hem merkezi yönetimin doğal afetler örneğinde yetkilendiği uluslararası aktif bir iş birliğini hem de merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında yetki ve görevlerin daha esnek hale getirilmesi için yeni kurumsal yapıya ihtiyaç var. Dolayısıyla mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde bu esneklik sağlanamıyor. Bunun bir şekilde yeniden kurgulanması gerekiyor. Bu tür büyük doğal afetlerle mücadele de kolay değildir. Dünyada bunun gibi yaşanan çok sayıda örnek de var. Genel olarak risk yönetimi konusunda da başarılı değiliz. Potansiyel risklerin neler olabileceği, önceden ne gibi hazırlıklar yapılması konusunda yetersiziz. O yüzden yeni bir afet yönetimi ve risk paramedyasına ihtiyaç olduğu açık” dedi. ‘İNŞAATLI KALKINMA MODELİ’ Bu sürecin nasıl yönetilmesi gerektiği sorusunun önem taşıdığını söyleyen Tosun, “Partilerden, iktidarlardan bağımsız olarak görülmesi gereken bir sorun. Fakat mevcut iktidar bağlamında düşündüğümüzde, dediğim gibi daha esnek bir yönetim modeli ve sivil topluma, yerel yönetimlere bakış konusunda tarafsız ve partizanlıktan uzak bir anlayış gerekiyor. ‘Benim sivil toplum kuruluşum’, ‘Benim doğal afetlerle görevli bürokratım’ diye bakmadan daha bütüncül bir bakış açısı şart. Burada mesele x ya da y partisinin iktidarında afetlerle mücadelesi değil, önemli olan nasıl mücadele edilmesi konusunda hazırlıklı olmak. İktidar tarafından burada şöyle bir sorun var: Özellikle 20 yılda ülkede inşaat anlamında bir kalkınma modeli egemen kalındı. Kalkınmaya daha ziyade niceliksel anlamda baktık; niteliksel anlamda kalkınmayı hep rakamlarla gördük. Oysaki kalkınma insancıl ve niteliksel bir mesele. Bu inşaata dayalı kalkınma stratejisiyle ülkede özellikle imar konusunda hukukun kuralları önüne iş bitirmeyi öne çıkardı. Bu iş bitirme konusunda da taraflı bir yaklaşımdan ziyade parti referansıyla iş yapma üzerinden işlediği için ister istemez bu konuda zafiyet oluştu. Sonuç olarak böyle bir durum ortaya çıktı” ifadelerini kullandı. [caption id="attachment_232327" align="alignnone" width="2560"]prof-dr-tosun-kilicdaroglu-kuvvetle-muhtemelen-aday-olarak-aciklanacak
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye'nin Suriye'ye yapacağı olası harekat öncesi attığı tweetle ilgili, "Bu tweet dolayısıyla Suriye'nin geleceğine ilişkin yeniden bir tartışma alevlendi. Şu anki tablo net olarak göstermektedir ki Türkiye için ok yaydan çıkmıştır. Özellikle kendi sınır güvenliği açısından bir güvenli bölge oluşturmaya yönelik atacağı adımlar konusunda net olduğu açıktır" dedi.[/caption] ‘BAŞARILI SINAV VERDİLER’ Süreç içindeki muhalefetin çizdiği tabloyu da yorumlayan Prof. Dr. Tanju Tosun, şu açıklamalarda bulundu: “Muhalefetin bu tür doğal afetlerle mücadele etme ve sonuçları önleme konusunda elindeki en önemli enstrüman yerel yönetimler. Bu illerde yaşanan felaket sonrası bence muhalefet belediyeleri başarılı bir sınav verdi. Lojistik destek başta olmak üzere afet bölgesine aktarılan her türlü destek yöre insanının acılarını bir nebzede olsa hafifletmeye katkıda bulundu. Burada muhalefetin şöyle de bir avantajı var: Bu konularda görev yapan bürokrasinin daha önceki deneyimleri var. Örneğin, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Bayraklı depreminin getirdiği bir deneyim var. İstanbul ve Ankara örneğindeki bürokratik liyakat, ister istemez o illerde bu sürecin bir şekilde daha az hasarla atlatılmasına katkı koydu. İktidar aygıtı da bu süreçte hasarları en aza indirmek, daha fazla can kaybı olmaması için adımlar attı ama özellikle ilk birkaç gün içinde hareket kabiliyetlerinin düşük kalmasıyla yöneltilen ciddi eleştiriler var.” ‘MHP MARKASI HER ŞEYİN ÜZERİNDE’ Bu süreçte ön plana çıkan bir diğer isim ise Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli oldu. Deprem bölgesine giderek incelemelerde bulunan Bahçeli’nin bazı söylemleri de gündeme oturdu. Konuyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan siyaset bilimci Tosun, “Devlet Bey, Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte alana gitti. Takip ettiğim kadarıyla MHP teşkilatlarının yerel yöneticileri de deprem bölgesinde yaraları sarmak için çalıştı. Sonuçta bu bir parti meselesi değil, yurttaşlarımıza destek olma meselesi. Bu anlamda mikro bazda bir eleştiri olduğunu düşünmüyorum. Şu anda depremin üretmiş olduğu bir psikoloji de var... Bazı söylemlere de bu psikolojinin sonucu olarak bakmak gerekiyor. Bu sürecin o partinin kendi seçmeni nezdinde ciddi bir dezavantaj üreteceğini düşünmüyorum. Sonuçta MHP’nin kendi sosyolojisi var. İdeolojik, parti ile seçmen arasındaki bağ çok güçlü. ‘MHP’ markası her şeyin üzerinde görülüyor; liderin de üzerinde, teşkilatın da üzerinde soyut bir marka. Dolayısıyla bu süreçte yapılan söylemler olumsuz anlamda ciddi bir sonuç üretmez” dedi. ‘ORTA VADEDE DAHA ETKİLİ’ Deprem ve sonuçlarının şu anlık araştırmalara göre seçime çok da bir etki yaratmadığını da söyleyen Prof. Dr. Tosun, “Bu da normal... Çünkü seçmen bir gece yatıp sabah kalktığında bir doğal afet dahi olsa tercihlerini hemen değiştirmiyor. Bu tür doğal afetlerin etkisi süreç içerisinde daha yoğun olarak hissedilmeye başladığında bu tür tercihler etkili olabilir. Burada etkili olduğu örnekler de var olmadığı örnekler de... Burada partizanlık, siyasal kutuplaşma ne kadar keskin ise seçmen tercihlerinin etkilenmesi o kadar düşük oluyor. Özellikle merkezde konumlanan seçmenleri doğal afetlerin etkilemesi süreç içerisinde değil fakat orta vadede daha etkili olabiliyor” açıklamalarında bulundu. ‘O İSİM ADAY OLACAKTIR...’ Seçmenler geçtiğimiz yıldan bu yana 6'lı masanın adayı kim olacak sorusuna yanıt arıyor. Masa’nın bugün toplanarak izleyecekleri yol haritasına son şekli vermesi bekleniyor. Son olarak 6’lı Masa ile ilgili görüşlerini de paylaşan Prof. Dr. Tosun, “Sizce aday kim olacak?” sorusunu da yanıtladı. Tosun, “2 Mart’ta aday kararlaştırılacak, 10 Mart’ta da özellikle Sayın Erdoğan’ın seçimle ilgili açıklama yaptığı takdirde de aday açıklanacak. Ben bu saatten sonra ikinci bir adayın ismi gündeme getirilmek istense dahi o masadan çıkacağını düşünmüyorum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çok kuvvetle muhtemel aday olarak açıklanacaktır. Kılıçdaroğlu’nun aday olmasıyla ilgili farklı araştırma sonuçları var. Burada iki aylık süreçte 6’lı Masa’nın belirledikleri adayı kazanma konusunda da çaba sarf etmeleri gerekiyor. Dolayısıyla kazanacak adaydan ziyade demokrasilerde partiler kazandırılacak aday konusunda çalışırlar. Bunu da kimsenin göz ardı etmemesi gerekir” diye konuştu.