İzmir'in Gültepe semtinde yaşayan Semih Dizbay, 24 Ekim 2006'da bayram günü bakkaldan ekmek almak için evinden çıktı ancak kendisinden bir daha haber alınamadı. Anne Birsen Dizbay'ın kayıp başvurusuyla başlatılan arama çalışmalarında 2 yıl boyunca bir sonuç çıkmadı. Semih Dizbay'ın cesedi 21 Ocak 2008 günü Bornova ilçesi Evka 4 semtindeki ormanlık alanda bir avcının insana ait kafatası görmesi ve bu durumu jandarmaya bildirmesi üzerine toprağa gömülü halde bulundu. Aile, oğullarının kıyafetinden cesedi teşhis etti. [caption id="attachment_245528" align="alignnone" width="662"] Başlatılan soruşturma kapsamında Dizbay ile aynı semtte oturan ve cesedinin bulunduğu yere 760 metre uzaklıktaki at çiftliğinde çalışan Muharrem H. ve akrabası Hakan H. gözaltına alındı, haklarında iddianame hazırlandı. Semih Dizbay ile Muharrem H'nin kız meselesi yüzünden husumetli olduğu iddianamede yer aldı.[/caption] Muharrem H. ve Hakan H. yapılan yargılamalarda 2 kez delil yetersizliği nedeniyle beraat etti. Bu süreçte beraat hükümleri Yargıtay tarafından bozuldu, dosya da yeniden yerel mahkemeye gönderildi. Yargıtay, "maktulün kaybolduğu saatte sanıkların telefonlarının baz istasyon bilgileri ile aynı bölgede olup olmadıkları konusunda araştırma yapılmadığı, tanıklara soru sorma hakkının verilmediği ve olayı ilişkin olabileceği değerlendirilen telefon konuşmalarının aydınlığa kavuşturulmadığı" gibi gerekçelerle hükmün bozulduğunu bildirdi. İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 31 Mart'ta görülen karar duruşmasında, Muharrem H. müebbet hapis cezasına çarptırıldı, Hakan H. ise beraat etti.

BİLİRKİŞİ RAPORU

Kararda, baz istasyon bilgilerine ilişkin alınan bilirkişi raporuna atıfta bulunuldu. Raporda, "Muharrem H'nin, maktulün kaçırıldığı saatlerde oturdukları aynı mahalle Gültepe'de olduğu, maktulün kaybolduğu zaman diliminde sanığın araba ile hareket halinde olduğu, güzergahının çalıştığı at çiftliği ile cesedin bulunduğu bölgeye yönelik olduğu, sanığın maktulle kavga etmelerine sebep gösterilen Arzu ile uzun süren telefon görüşmelerinin bulunduğu." belirtildi. Sanığın çalıştığı at çiftliğinin sahibi S.T'nin, "Muharrem, 2006 yılının son aylarına doğru özellikle geceleri elinde av tüfeği ve yanında bulunan kurt köpeği ile çiftlik evinin üst tarafında bulunan yani olay yeri olan ormanlık alana doğru sürekli gidip geliyordu, genellikle geceleri uyumuyordu." ifadeleri kararda yer aldı. Heyetin kararında, delil olarak Muharrem H'nin maktul Semih Dizbay'ın kaybolduğu andan itibaren başlayan ve hareketli güzergahta olduğunu ve maktulün cesedinin bulunduğu bölgeye kadar gittiğini gösteren telefon baz istasyon haritası da bulunuyor.

EN ÖNEMLİ DELİL TELEFON SİNYALLERİ

Hükmün gerekçesinde şu ifadelere yer verildi: "Maktulün kaçırılıp öldürülmesi sürecinde Muharrem'in cezalandırılması yönündeki kararımıza sadece 'biz öyle hissediyoruz' şeklinde hisle değil, ayrıntılı tespitlerimizden dolayı oy çoğunluğu ile varıldı. Maktulün, Muharrem ve öngörümüze göre arkadaşı veya arkadaşları tarafından önce kaçırıldığını, devamında çalışmış olduğu at çiftliği bölgesini çok iyi bildiğinden at çiftliğine kuş uçuşu 750 metre mesafedeki karşı tepede ormanlık alana götürerek cesedi gömdüğünü düşünüyoruz. Bu sonuca varmamızın en önemli delili, sanığın telefonunun baz istasyon verileri olup maktulün mahalleden kaçırılıp at çiftliği ve cesedin bulunduğu bölgeye gelen sinyal verileridir." Başkanlığını Haki Öncü'nün yaptığı heyetten bir üye hakimin muhalefet şerhi koyduğu kararda, "Maktulün sanık tarafından öldürüldüğüne dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği düşüncesiyle sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden çoğunluğun sanık Muharrem'in mahkumiyeti ve sanığın tutukluluk halinin devamına yönelik karara iştirak etmiyorum." ifadeleri yer aldı.

"BİR HAFTA SONRA ASKER ELBİSESİ GİYECEKTİ"

Anne Birsen Dizbay, adaletin yerini bulması için yıllarca mahkemelere gidip geldiğini, çıkan kararla da mutlu olduğunu söyledi. Bayramda ekmek almaya yolladığı oğlunun 2 yıl sonra kemikleriyle karşılaşmasının kendisine tarifsiz bir acı yaşattığını belirten Dizbay, 17 yılın kendisi için çok zor geçtiğini ifade etti. Adaletin yerini bulduğunu anlatan Dizbay, duygularını şöyle dile getirdi: "Bir kız için değdi mi, burada 20 yaşında filiz gibi delikanlı yatıyor. Bir hafta sonra asker elbisesi giyecekti, havacı olacaktı. En çok istediği şeydi. 'Birazcık su serpildi, acın biraz dindi mi' diyeceksin, asla...Buradan kalkıp yanıma gelmeyecek, ancak ben gideceğim onun yanına. Her geldiğimde ayak ucunda dua ettiğim, çocuğumla dertleştiğim zaman hep 'adalete güvenmem lazım, bir gün muhakkak çıkacak ortaya' diyordum. Bu mahkeme bana sürpriz oldu, cezasını çeksin, bir damla acımıyorum. 2 yıl boyunca emniyetin kayıp bürosuna gittim. Her gittiğimde ceset gösteriyorlardı. Adli tıpta cesetler gördüm. Semih'in gözlükleri, ayakkabıları, eşyaları, kemikleri. Mavi beyaz kazağı, siyah beyaz eşofmanı tanıdım. Adalet yerini buldu ama bu olayı Muharrem'in tek başına yaptığına inanmıyorum." (AA)