2020 yılında çalışanların asgari olarak ne kadar ücret alacağı ve ne gibi haklara sahip olacağını belirleyecek toplantılar devam ediyor. Çalışanlar, alacağı ücretin ne kadar olacağını merak ettiği gibi yeni ücretten doğacak dezavantajlı durum konusunda kaygılı. Oysa avukat Efe Demirciefe hukukun aslında işçilerin yanında olduğunu vurguladı. avukat-Efe-Demirciefe İş mahkemelerinde en çok görülen davaların başında ‘Eksik bordro göstermelerinden’ kaynaklanan sorunların olduğunu söyleyen Demirciefe, “Asgari ücretin üzerinde bir rakama çalışan insanların maaşlarının, asgari ücret kadar olan kısmı işverenler tarafından banka hesaplarına yatırılırken, üstü ise elden ödeniyor. Böylelikle işverenler maaş bordrolarını resmiyette daha düşük göstererek işçilerin sigorta prim masraflarını bir miktar düşürüyor. Son dönemde bu şekilde çok fazla insan çalışıyor ve iş akitleri bittiğinde bu bir problem olarak çalışanların karşısına çıkıyor. Çünkü işçinin emeklilik haklarından bir anlamda bu şekilde çalınmış oluyor. Basit anlamda 3 bin 500 lira ücrete çalışan bir insanın emekli maaşı ile asgari ücret ile çalışan bir insanın emekli maaşı oldukça farklı oluyor” dedi.

‘FESİH HAKKI VAR’

Bu ve benzeri konularda hukukun hakkını bilen işçilerin yanında olduğunu aktaran Demirciefe, “Öncelikle söylemek gerekir ki bu şekilde çalıştırılan tüm insanlar haklarını hukuk önünde, kendilerine tanınan haklarla arayabilir. Bu durumlarda çalışanlar Alo 170 Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İletişim Merkezi’ni arayarak buradan doğrudan haklarını arayabilir. Bu noktadan sonra tanık göstermek dahil her türlü ispat yöntemiyle çalışanlar bu durumu ispat edebilir. Siz bu durumu ispat etmenize rağmen işveren hala üstüne düşen görevi yapmadığında da sizin haklı fesih hakkınız bulunuyor. Böylelikle diğer haklarınız olan kıdem ve ihbar tazminatı haklarını elde edebiliyorsunuz. Arabuluculuk Ofisleri size bir gün belirliyor ve burada işveren ya da kurum temsilcisi ile görüşerek arabulucu eşliğinde uzlaşmaya çalışıyor, bir fiyatta anlaşmaya çalışıyorsunuz. Burada bir anlaşma sağlanamaması durumunda dava süreci başlatabiliyorsunuz. Bu prosedür iki seneyi bulabiliyor. İşçilerin en korktuğu şeylerin başında bu dava sürecinin hayatlarının devamında da karşısına çıkması oluyor. Ancak kesinlikle böyle bir durum oluşmuyor. Çalışan bir süre işsiz dahi olsa bu sürede işsizlik maaşı alabiliyor” diye konuştu.

‘İŞTEN ATAMAZ’

İşçilerin pek çok hakkını bilmediğini söyleyen avukat Efe Demirciefe, fazla mesai alacaklarına da değinerek, haklarını arayan çalışanların işten çıkarılmasının yasak olduğunun altını çizdi. Demirciefe şöyle konuştu; “Haftalık olarak 45 saatin üzerindeki tüm çalışmalar fazla mesai olarak geçiyor. Üstündeki her saat için çalışana, saatlik ücretin bir buçuk katı kadar mesai bedeli ödeniyor. Çalışanlar böyle bir hakları olduğunu bilse de bunu nasıl elde edebileceğini bilmiyor. Asgari ücretle sabah 8, akşam 17.00 arasında çalışan bir insanın 2 yıllık mesai ücreti, bugünün şartlarında 29 bin 250 lirayı buluyor. Düşünebiliyor musunuz? Haftanın 6 günü, günde 9 saat çalışan bir insanın alacağı bedel bu. Ancak maalesef çalışanlarımız bu haklarının farkında değil. Farkında olan da işten atılma korkusuyla bir girişimde bulunamıyor. Fakat yasa, çalışana çalışırken bu hakkı talep edebilme hakkı tanıyor. Yani yasa, işverene ‘Seni bu şekilde şikayet eden, hakkını arayan birini işten çıkaramazsın’ diyor. Bu noktadan sonra yapılan mobing de yine çalışana haklı sebeplerle fesih durumlarını doğuruyor. Konuyla ilgili Yargıtay kararları da mevcut. Hakkını bilen tüm işçileri, yasa koruyor.” Utkucan Akkaş