Önceki yıla ait verilere göre, hastanelerdeki doluluk oranı yüzde 68 ile son yılların zirvesine ulaşırken, otellerdeki yüzde 66,2'lik doluluk oranını da ilk kez geride bıraktı. Diğer yandan, Ege ve İzmir doktora gitme sayısında da ülke şampiyonu oldu.

EGE ŞAMPİYON OLDU

Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı detaylı çalışmalar sonucu yayınlanan son istatistikler, bu alanda yaşanan trajikomik durumu da bir kez daha gözler önüne serdi. Hastane kapılarındaki kuyrukları doğrular nitelikteki 2018 yılı tablosuna göre, Türkiye genelindeki sağlık tesislerinin tamamında yatak doluluk oranı yüzde 68'e ulaştı. Bu rakam, dünya çapında veri ve analiz şirketi STR’nin Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) için hazırladığı yine aynı yıla ait ülke performans raporuna göre kaydedilen otellerdeki yüzde 66,2'lik doluluk oranını da geride bıraktı. Yine aynı tabloya göre, yılda kişi başı doktora gitme sayısı 9,5 ortalamaya çıkarken, Ege'de bu rakam 10,4 ile Türkiye ortalamasını da solladı. Uluslararası sağlık örgütlerinin yaptığı değerlendirmelere göre gelişmiş ülkelerde bu rakam 4 civarında kaydedilirken, dünya lideri İsveç’te de 1 kişi yılda ortalama 3 defa doktora başvurmuş.

OTELLERİ SOLLADI

Doktora ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının tavan yaptığı geçtiğimiz yılda vatandaşların sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranının yüzde 70 çıkması ise ayrıca dikkat çekti. İstatistiklerde bir diğer ilgi çekici nokta ise bin kişiye düşen MR sayısında ve MR cihazı başına düşen görüntüleme sayısında dünya şampiyonluğuna ulaşmamız oldu. 15 milyon MR, 18 milyon bilgisayarlı tomografi, 26 milyon ultrason, 17 milyon doppler, 9 milyon EKO, 2 milyon mamografi çekilen yıl içerisinde aile hekimlerine 265 milyon, hastanelere 497 milyon kez başvurulmuş, tüm kurumlarda ise toplamda 782 milyon 515 bin 204 defa doktorların kapısı çalınmış. Toplam 5 milyon 201 bin 738 ameliyat yapılırken, hastanelerde geçirilen toplam gün sayısı 34 milyon 651 bin 119'a ulaşmış. Vatandaşların sadece yüzde 2,6'sı yıl boyunca grip aşısı vurulurken, raporda birinci basamak olarak adlandırılan koruyucu sağlık hizmetlerinde ise adeta sınıfta kaldığımız belgelendi. ahmet-dogruyol

"KRİTER PARA OLMAMALI"

Bakanlık tarafından açıklanan rakamları Ege Telgraf'a yorumlayan Demokratik Sağlık Sen İzmir İl Başkanı Ahmet Doğruyol, sağlık politikalarının acilen gözden geçirilmesi gerektiğini ve kapsamlı bir revizyonun şart olduğunun altını çizdi. Doğruyol şunları söyledi: "Doktora gitme sayısını yaşla değerlendirecek olursak, Avrupa'da yaş ortalaması daha yüksek, genç nüfus Türkiye'ye göre daha az. Bu istatistiklere göre, bizde devlet politikaları aslında insanları hasta olmaya ve tedaviye yönlendiriyor. Uygulanan politikaların yanlış olduğu ve yıllardır dile getirdiğimiz her şey burada bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hastanelerde uygulanan performans sistemi, yani sağlık tesislerinin mali açından kendi başlarına bırakılmış olması aslında birer işletmeye dönüştürülmüştür ve dolayısıyla hastaneler para kazanma derdine düşmüştür. Devlet hastaneleri ve özel hastaneler arasında bu açından bir fark kalmamıştır. Şehir hastanelerinde de bu model aynen uygulanmaktadır. Verilen teminatlar, hasta garantileri, röntgen garantileri, ameliyat garantileri de bunun kanıtıdır. Bir iş adamı neden hastane yapımı üstlenir? Orada verilen teminatlara güvenir, kazanacağı parayı düşünür. Devlet hastanelerinde uygulanan performans sistemi de buna benzerlik gösteriyor. Bir hastanenin başarı kriteri orasının ne kadar para kazandığı olabilir mi?"

REVİZYON ŞART

 Devletin asli görevinin vatandaşları tedavi etmek değil, hastalıklardan korumak olduğunu hatırlatan Doğruyol, "Sağlık hizmetlerinin sunumunda kar amacı, rant amacı güdülemez. Doktora gitme rakamları çok yüksek. Vatandaş, özellikle Ege'de her ay doktora gitmiş. Aile hekimleri eskiden antibiyotik yazarken, şimdi bunun önüne geçmek için uğraşıyorlar. Katlanarak artan bu sağlık harcamalarımız aslında devlete bir yük. Gelişmiş ülkelerde yılda doktora gitme sayısı üç dört civarındayken bizde en ufak bir şeyde, kolum ağrıdı, başım ağrıdı diye doktora gidiyorsak bu sakıncalı bir durumdur. Sağlıklı bir vatandaş hastaneye gittiğinde bulaşıcı hastalık kapma riski de artıyor. Önemli olan vatandaşın bilinçlendirilmesi ve koruyu sağlık hizmetinin iyi şekilde verilmesidir.   Devletin aslı görevi koruyucu sağlık hizmetini en iyi şekilde vermek ve vatandaşını hasta etmemektir. Bizim ülkemizde maalesef her şey tersinden işliyor. Vatandaşı hasta edip, tedavi hizmetlerine yönlendirilmesi söz konusu. İlaç sektörü de bu işin içine girdiğinde işin ciddiyeti ortaya çıkmaktadır" dedi.

"MÜŞTERİ DEĞİL, HASTA"

 Başkan Doğruyol, son olarak hastaların müşteri olarak görülmemesi gerektiğini ve yüzde 70'lik vatandaş memnuniyetine karşın, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakalarının tırmanışa geçtiğini belirterek şunları kaydetti: "Röntgen ve MR sayıları da çok kötü. Bu işin ardında para kazanma niyeti vardır. Her şeyde MR çektirilir mi? Hastanelerdeki MR hizmetlerinin yüzde 90'a yakını özel şirketler eliyle yürütülmektedir. Vatandaş üzerinden para kazanılıyor, biz buna karşı çıkıyoruz. Bu gibi hizmetlerin devlet eliyle yürütülmesi gerekmektedir. Hastalardan gerekli gereksiz tahlil, analiz, MR istenmemeli. Türkiye'nin sağlık politikalarının acilen ele alınması ve uzun vadeli yeni bir politika hazırlanmalı. Sağlıkta şiddetin her yıl katlanarak artması bugün uygulanan bu yanlış sağlık politikalarının sonucudur. Görevi başında öldürülen sağlık çalışanı arkadaşlarımız var. Sağlık hizmetlerinin siyasi başarı ve rant üzerinden değerlendirilmesi ve vatandaş memnuniyeti sağlanmaya çalışılması yanlıştır." Erman Şentürk/ÖZEL HABER