Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’na sunulan, hekimler ve sağlık çalışanlarının haklarına yönelik düzenlemeleri içeren yeni yasa çalışmasına karşı ülke genelindeki 100 bin hekimin yarın iş bırakma eylemi yapacağı duyuruldu. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, iş bırakma eyleminin gerekçelerini anlattı, vatandaşa ‘Destek olun’ çağrısı yaptı. Geçtiğimiz aralık ayında Meclis gündemine getirilen ve daha sonra ‘İyileştirme yapacağız’ denilerek geri çekilen yasa tasarısının hiçbir düzenleme olmaksızın tekrar sunulacağını söyleyerek açıklamalarına başlayan Prof. Dr. Kaynak, “Sunulan tasarı hiçbir yenilik getirmiyor. Sadece birinci basamak hekimlerin ücretlerinde bir depo, uzman hekimlerin ücretlerinde ise bir buçuk depo benzinin fiyatından daha az bir eklemeyi öngörüyor. Bunun dışında olumlu hiçbir madde taşımayan bir tasarıyla karşı karşıyayız. Bu nedenle de Türk Tabipler Birliği’nin çatısı altındaki bütün hekim sendikaları ve sağlık çalışanlarının bağlı bulunduğu sendika, dernek ve örgütler bir araya gelmek suretiyle iş bırakma eylemi yapacağız” dedi.

İTİBARSIZLIĞA İTİYOR’

Tepkilerinin bununla da sınırlı kalmayacağının altını çizen İzmir Tabip Odası Başkanı Kaynak, “Çünkü hükümet bu konuda ciddi bir algı yönetimi yapmaya çalışıyor. Çok küçük iyileştirmeleri ‘reform çalışması’ gibi kamuoyuna sunuyor. Ancak bunların her birinin içinin ne kadar boş olduğunu bizler biliyoruz. Hekim ve sağlık çalışanlarının talepleri doğrudan doğruya parayla ilgili değil özlük haklarıyla ilgili. Bizim derdimiz sadece ücretlendirme değil, ücretlendirmelerin birtakım kriterlere uygun yapılmaması. Mayıs ayı itibariyle açlık sınırının 6 bin, yoksulluk sınırının ise 19 bin lirayı açtığı duyuruldu. Bugün Türkiye’de yoksulluk sınırının üzerinde gelir elde eden hemen hemen hiçbir kamu görevlisi kalmamıştır. Bugün birinci basamakta göreve başlayan pretisyen emeklinin maaşı 7 bin 200 liradır; açlık sınırının bir tık üzerinde, yoksulluk sınırının üçte biridir. Asistan hekimler 9 bin 200 lira civarında bir gelir elde etmektedir; bu da açlık sınırının biraz üzerinde ve yoksulluk sınırının yarısından azdır. Buna karşılık 10 yıllık uzman bir hekime baktığımızda, 10 bin 300 lira civarında gelir elde etmektedir; bu uzman hekim biraz daha kıdem alırsa çıkabileceği azami ücret 13 bin lira civarında ama yine de yoksulluk sınırının altındadır. Hekimler, yoksulluk sınırının altında kalan bir ücretle çalıştırılmak istenmektedir. Dolayısıyla bunların üzerine ‘Haklarınızı iyileştirdik’, ‘Size müjdeler verdik’ denilerek yapılan açıklamalar, sadece hekimleri itibarsızlaştırmaya itmektedir” ifadelerini kullandı. ‘ŞİDDET TOPLUMU OLDUK’ Sağlık çalışanları açısından durumun çok daha kötü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaynak, şunları aktardı: “Sağlık çalışanlarının büyük bir kısmı asgari ücret bandında çalışmaktadır. Onlara zaten herhangi bir dişe dokunur iyileştirme söz konusu değildir. Türkiye’de sağlık sistemini yürütmekte olan, 90 milyonluk nüfusa gece gündüz hizmet eden 180 bini hekim 1 milyonu aşkın sağlık çalışanı bugün açlığa mahkum edilmiştir. Artık bir şiddet toplumu haline geldik. Bunun en önemli nedeni de insanların açlığıdır. Aç gezen insanlar her şeye şiddet gösteriyor. İnsanlar bu geçim zorluğunu artık kendilerine yediremiyor. Sağlıkta şiddet de tıkanmış sistemi bir şekilde yürütmek amacıyla kullanılan bir gizli enstrüman haline geldi. Çünkü bu konuda kamu yönetimi hiçbir önlem almamaktadır. Bugün her yere girerek üzeriniz arıyor, güvenlik tedbirleri uygulanıyor ama hastanelerin en girilmez yerlerine insanlar kontrolsüz bir şekilde girebiliyor. Olay bir bütün... Bugüne kadar söylediğimiz ‘Özlük hakları’ sadece ücretlerin iyileştirilmesi değil, bu sorunların tamamen çözülmesidir.” ‘DESTEK OLUNMAZSA...’ Son olarak vatandaşa da çağrıda bulunan Prof. Dr. Kaynak, “Bu yasanın geri çekilmemesi durumunda eylemlerimiz daha da yoğunlaşacaktır. Grev denilen şey aslında mağduriyete dayanır. Fransa’da tarım alanında çalışan insanlar büyük otoyolları traktörleriyle tıkadı. Kanada’da kamyon şoförleri ücretlerinin yetersizliği nedeniyle yine yolları kapattı. Tüm hayat felç oldu; ulaşım bozuldu, sektörler ciddi hasar aldı. Yani konunun dışında olan insanların farkındalığını artırmak ancak doğrudan onların mağduriyeti üzerinden olabiliyor. Grevin mantığı da zaten budur. Toplum yakında zaten sağlık hizmetini alamayacak. Bu nedenle de hekimlerin ve sağlık çalışanlarının bu konudaki haklarına toplumun saygı göstermesi ve destek olmak adına mağduriyete katlanması gerekir. Bu mağduriyete katlanmadıkları takdirde sağlık sistemi daha da tıkanacaktır. Şu anda Merkezi Hekim Randevu Sistemi’ne (MHRS) girerek randevu alabilmek birçok alanda mümkün değil. Sağlık sisteminin tıkanması bu yaşanan sorunların sonucudur. Toplum artık bu sistemin tıkandığını görmek ve sorunun çözülmesi için baskı yapmak zorundadır. Toplum, bu sistemin çözülmesi ve iyileştirilmesi için çaba gösteren sağlık çalışanlarının yanında durmalıdır. Toplum, artık ‘Beş dakika içinde sağlık hizmeti verilmez’ diyen doktorların yanında olmalıdır. Bunu yapmadığı takdirde kimse sağlık sistemine bir daha ulaşamayacak, çünkü sistem çöktü” diye konuştu. YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER