İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği çatısı altında örgütlenen İzmirli on binlerce depremzede, yaşadıkları yıkımın ardından seslerini bir türlü duyuramayınca çareyi alanlara inmekte buldu. Cumartesi günü 13.00’da Gündoğdu Meydanı'nda toplanacak olan depremzedelerin ana talebi ise adalet.

‘HARİTA BELLİ DEĞİL’

Yaklaşık bir senedir büyük bir mağduriyetle karşı karşıya olduklarını belirten ve yaşadıkları sıkıntılar ile çözüm önerilerine dair önemli açıklamalarda bulunan İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan, "Depremin ardından yaşanan mağduriyetler üzerine evi yıkılan ya da hasar gören vatandaşlar olarak önce kendi aramızda örgütlenmeye başladık. Sosyal medya üzerinde başlayan bu birliğimiz zaman içerisinde büyüdü ve daha geniş kitlelere ulaştık. Platform olarak başlayan bu örgütlenmemiz daha sonra resmi kurumlar nezdinde görüşmeleri daha rahat yapabilmemiz adına dernek çatısı altında devam etti. İnsanlar bilgiye açtı ve ne yapacağını bilemiyordu. Yol haritamız belli değildi. Sonra remi makamlarla görüşmeler yapmaya başladık. AFAD, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Bayraklı Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Valiliği, mahalle muhtarlıkları, diğer belediyeler, kaymakamlıklar ve İzmir milletvekilleri derken çok sayıda kurumla görüşmeler geçekleştirdik. Üyelerimizin büyük bölümünün evi yüksek hasarlı ya da orta hasarlı durumda. Şubat ayından bu yana gitmediğimiz yer kalmadı. Dertlerimize çare arıyoruz. Önümüzdeki en büyük engel ise yasal sıkıntılar. Evimizin yerine yenisini yapmak istediğimizde büyük hak kayıpları ile karşı karşıyayız. Kentsel dönüşümle ilgili çözüm önerilerimizi ve taleplerimizi Ankara'ya taşıdık. Biz kesin sonuçlar istiyoruz. Devlet tarafından güvence istiyoruz. Yaptığımız toplantılarda da bunları hep dile getirdik. Mağdur sayısı her gen geçen gün katlanarak artıyor. Devletin belirlemiş olduğu 79 bin 272 adet hasarlı yapı sahibi var. Bunlar konut ve işyeri sahipleri. Bu yapıların tamamı yenilenmek zorunda. Bu insanların ailesini de hesaba kattığımızda 250 bini aşkın kişi mağdur durumda. Ve sanıldığı gibi mağdurların tamamı depremin vurduğu Bayraklı ilçesi ile de sınırlı değil. Aliağa, Karşıyaka, Bornova, Kemalpaşa, Seferihisar, Buca, Karabağlar, Konak, Menderes, Foça gibi ilçelerden de üyelerimiz var. Hasarlı yapı sayısı çok fazla" dedi.

‘80 BİN YAPI VAR’

Hafta sonunda yapacakları miting için İzmirli tüm vatandaşlara çağrıda bulunan Özkan şunları ifade etti: "Esas sorun depremde hasar görmüş binaların yıkılması ancak yerine yenilerinin yapılamaması. Mevzuat gereği birçok engel ile karşılaşıyoruz. Olay çok ciddi. Hafif hasarlı, ağır hasarlı ve orta hasarlı binaların yanı sıra evi hasarlı olmayan ancak yanındaki bitişiğindeki bina yıkıldığından ötürü korkup evini terk eden de çok sayıda insan var. Onların da kendine göre sıkıntıları var. 80 bine yakın da böyle yapı var. Aslında İzmir depreminden geriye toplamda 150 bin kadar mağdur kaldı. Bu insanların hepsi çözüm bekliyoruz. Aile bazında 500 bin kadar vatandaşımız depremden dolayı doğrudan ya da dolaylı yoldan mağdur. Bu İzmir'in yaklaşık 8'de 1'i demek. Biz aslında yeni ev değil adalet bekliyoruz. Benim evim yıkıldı. Değeri 450 bin lira eden bir konutum vardı. Elimde tapuyla kalakaldım. Ev yıkılınca müteahhit bana 450 bin liraya yeni ev yapacak. Bu nasıl iş? Ben emekli halimle bu parayı nasıl ödeyeceğim? Zaten evim vardı, şimdi borca harca girip bu yaşta bir daha nasıl ev alayım? Hata kimde? Satın alan vatandaş hatalı. İnşaatı yapan müteahhit hatalı. İnşaatı kontrol eden ve ruhsatı veren belediyeler hatalı. Burası deprem bölgesi olmasına karşın devlet de burayı imara açtı, onlar da hatalı. Ama fatura vatandaşa kesildi. O dönem devleti yönetenler gitti. İzni veren belediyeler şimdi biz bir şey yapamayız diyor. Müteahhitler aldı parayı gitti, ortada yok. Ve biz ortada kaldık. Bizim suçumuz, günahımız neydi? Ben neden bir kez daha 450 bin lira verip ev alayım? Üç tane müteahhit yakalandı, olay kapandı. Şimdi diğer müteahhitler yeniden gelip aynı yerde ev yapmaya çalışıyor. Bir kere sosyal devlette barınma hakkı diye bir şey var. Bu tüm vatandaşların anayasal hakkıdır. Büyük hak kayıpları ile karşı karşıyayız. Devlet senin yüz metrekare evin varsa sen de elini taşın altına koy, evinin 50 metrekareye düşür, kalan 50 metrekareyi de müteahhide ver, üstüne de 150 bin lira para öde diyor. İyi de ben niye para ödüyorum? Devlet nerede? Yıllarca DASK'a paralar ödedik. 450 bin liralık evim yıkılmış, DASK bana dalga geçer gibi 102 bin lira para veriyor. Ağır hasarlı ve yıkılan yapılar için metrekare başında ödedikleri para 100 bin lira ile 150 bin lira arasında değişiyor. Şu anda Bayraklı, Bornova ve Karşıyaka'daki orta, az ve ağır hasarlı binalarda hiç kimse oturmuyor. Herkes kiraya çıktı. Ev almışız, olmayan eve kredi ödüyoruz, yetmedi bir de şimdi kira ödüyoruz. Devletin ağır hasarlı yapılar için ödediği maddi destek de bitti. Biz hafta sonu yapacağımız eylemde öncelikle bir maddeyi dile getireceğiz. Talebimiz bize yüzde 30 emsal artışı verilmesi. Böylece yeniden ev sahibi olabilmek için vereceğimiz 450 bin liraları en azından 200 bin liraya adar düşürebileceğiz. Üstünü de kentsel dönüşüm kredisi olarak değil, iki yıl geri ödemesiz, sıfır faiz oranlı, 18 yıl vadeli destek kredisi olarak devletten talep ediyoruz. Devlet bize karşı görevini yerine getirmeli. Biz de bu zamana kadar vermiş olduğumuzun vergilerin karşılığını almış oluruz. İmarda emsal artışı yapılırsa rant olur söylemlerini de kabul etmiyoruz. Planlara açılacak davaları da kabul etmiyoruz. O zaman benim evim için 450 bin lirayı da kim ödüyorsa ödesin. Benim günahım ne? Herkes kenara çekildi, işin çilesi de bize kaldı. Artık bizim sorunlarımıza bir el atılması lazım. Bu yüzden alanlara inme ve taleplerimizi daha yüksek sesle kamuoyu ile paylaşma kararı aldık." Erman Şentürk / Özel Haber