Ege Telgraf Gazetesi muhabiri Nihat Ak'ın haberine göre;  Ekonomistler, birbirini takip eden seçim süreçlerinin ekonominin gerçeklerinden uzaklaşıldığı, enflasyonu azdıran politikalardan bir anda vazgeçilmesinin de daha da zorlaştığı görüşünde birleşiyor. Uzmanlar, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde başlatılan seçim ekonominin yerel seçimlerin ardından yerini akılcı politikalara bırakmasının şart olduğunu dile getiriyor. 

‘SORUN GLOBAL DEĞİL’

Ardı ardına gelen seçim sürecinin ekonomiyi derinden etkilediğini vurgulayan finans uzmanı Irmak Nural, “Ekonomi kavramını, “üretim, ticaret, dağıtım ve tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan bir insan aktivitesi” olarak tanımlamak mümkün. Ekonomi bilimini sosyal bir bilim olarak anlamak ve açıklamak birincisi geleceği öngörmek, ikincisi olayları kontrol etmek, üçüncüsü de yönlendirmek  gibi üç temel görevi vardır. Ekonomi bilimi temelde neyin, nasıl ve ne kadar üretileceği sorularına karşılık bulmaya çalışır. Ekonominin bilindik kuralları pandemiyle birlikte değişime uğradı. Hızlı değişim ve dönüşüm geçiren dünya ekonomisinde normalleşmenin güçlü adımları atılıyor. Ardı ardına gelen seçim süreçleri ve uygulanan seçim ekonomisi nedeniyle ülkemizdeki ekonomi küresel ekonomiden farklı konuma evrildi. Dünyada gıda enflasyonu düşerken Türkiye'de gıda ve temel ihtiyaç ürünlerindeki yüksek enflasyon devam ediyor. Bu haliyle devam ederse dar gelirliler ve engelliler gibi daha kırılgan kesimler daha büyük sıkıntılar yaşayacaktır. Ülke ekonomisindeki sıkıntılar küresel değil Türkiye'ye has sorunlar yaşanıyor” dedi.

ORKÖY kredileri çiftçilerin yüzünü güldürmeye devam ediyor ORKÖY kredileri çiftçilerin yüzünü güldürmeye devam ediyor

GEM VURULMALI!

Yüksek enflasyonun sorunları tetiklediğini belirten Nural, “Yerel seçim öncesi döviz ve faiz tahminleri havada uçuşuyor. Bu söylemlerin ne kadarı spekülatif? Vatandaş bunu tahmin etmeye çalışıyor. Seçim sonrasına dönük yorumlar ve beklentiler yurttaşımızı çok yordu. Emekçisinden işverenine, esnafından ev hanımına kadar herkes yüksek enflasyonla mücadele edilmesini istiyor. Enflasyon dolu dizgin giden at misali koşuyor. Yerel seçimlerin ardından yüksek enflasyona gem vurulacağını ön görüyorum. İki yöntemden birinin kullanılacağını tahmin ediyorum. Döviz üzerinde ciddi bir baskı var. Yerel seçimden sonra bu baskı bir anda kaldırılarak döviz de şok yükselişler meydana gelebilir veya faizler dahada üst seviyelere çekilebilir. Bunlardan birinin veya kontrollü olarak ikisininde yapılabileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

KRAL DEĞİL KURAL

Ekonomideki sorunları bürokratların vatandaş kadar göremediğini vurgulayan ekonomist Dr. Osman Sirkeci, “Piyasanın kendi belirlediği değerlemeler, yaptığı değerlendirmeler üzerinden vardığı sonuçları, arkadan takip eden Merkez Bankası politikaları artık piyasayı yönetemiyor. Geçmiş dönemlerde bakanlar ve bürokratlar, ‘Vatandaşlar döviz kurları üzerinden ekonomiyi değerlendirirler ve yanılırlar’ demişti. Vatandaş yanılmıyor. Yanılan siyasete göre Merkez Bankası'nın para politikalarını ayarlamaya çalışan bürokratlar oluyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de aynı şekilde yeni ekibiyle beraber ‘Seçim ekonomisi yok. Merkez Bankası bağımsız’ diyor. Ama seçimleri yöneten siyasi irade promosyonlardan emekli maaşlarına kadar her birine müdahale ederken Merkez Bankası’nın da politikalarını arkadan belirlemek durumunda bulunuyor. Belirliyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva’nın, söylediği gibi dünyanın yarısından çoğunda seçimler var şu anda. Bu seçim döneminde merkez bankaları bağımsız olmak için mücadele edecek. Siyaset de buna müdahale edecek. Bu koşullarda merkez bankaları piyasanın gerektirdiği bir para politikasının gerektirdiği kurallarla hareket etmek zorkunda. Etmezlerse ekonomiyi yönetemezler. Ekonomiyi krallar değil piyasa kuralları yönetebilir” diye konuştu. 

LİSTE KABARDI!

31 Mart yerel seçimlerinin ardından yapılacaklar listesinin hayli kabardığına dikkati çeken ekonomist Osman Sirkeci, “Seçim dönemlerinde ekonomi politikalarının rasyonel zeminden uzaklaşması uzun erimli yapısal dönüşümün önündeki en büyük engel. Seçim sonuçları yeni bir seçim ya da referandumu önümüze koymazsa 31 Mart seçiminin ardından ufukta dört yıllık seçimsiz dönem görünüyor. Bu uzun sürecin etkisiyle seçim sonrası acı bir reçetenin yurttaşımızı beklediği söylenebilir. Yine seçimden sonra en az kırk liralık bir dolar kuru vatandaşı bekliyor. Mevcut duruma göre bir süreliğine de olsa hızlanmış bir enflasyon temmuz ve ağustos ayı sonuna kadar bizleri bekliyor. Söylemlerin tam tersine yüksek oranlı enflasyon kapımızda olacak. Seçimlerden hemen sonra özellikle kamu sektöründe kemer sıkmak zorundayız. Sıkı para politikasına dönmek zorundayız. İktidar kendi harcamalarında kemer sıkarak örnek olmalıdır. Sadece dar gelirlilerin kemer sıkması istenirse daha farklı sorunları beraberinde getirebilir. Bir ülkede alınabilecek sert önlemler önemli bir ödemeler dengesi krizi yaratabileceği gibi toplumda genel bir tedirginliği tetikleyerek bankacılık krizine de sebep olma riski taşır. Üretimi destekleyen  istihdamı riske etmeyen politikalarla durum dengelenmelidir” diye konuştu.

Kaynak: EGE TELGRAFMuhabir: Nihat Ak