İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, gündeme ilişkin konuştu. Depremde yaşadıklarını, çalışmalarını ve yaraları sarmak için çözüm önerilerini anlatan Kırkpınar, “Bu milletin genetik kodlarında yardımlaşma, yara sarma, bir arada olma var. Ancak bunu ilk önce bu halkı yönetenlerin ortaya koyması lazım” dedi. Kırkpınar, İzmir’de ve partisinde yaşanan gelişmeleri de yorumladı. Depremle hepimiz derinden sarsıldık. Çok büyük bir acı, yıkımlar da oldu… Siz o anda neler yaşadınız? Depremin olduğu anda makamımda bir ilçe başkanımla görüşüyordum. Sarsıntı olduğu anda kapıya yöneldim. Sıvaların dökülmeye başladığını gördüm. Ek bina olduğu için arka bölümde kalan toplantı salonun olduğu yerde dökülmelerin olduğunu ve camların çatlamaya başladığını duyduk. Şimdi yeniden bir onarıma geçtik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurarak test yaptırdık. Olumlu sonuçlar çıkacağını düşünüyorum. Binamızda ağır hasar olmadığı yönünde ön bir bilgi edindik. Saat 14.51’de deprem oldu bizler 15.05’te aşağıdaydık. Hemen yola çıktım ama depremin en yoğun hissedildiği Bayraklı bölgesine 17.00’de anca ulaşabildim. Yollar bir anda kilitlendi. Yoldayken Sayın Genel Başkanımız aradı ve bilgi aldı. Genel Başkanımıza İYİ Parti Bornova İlçe Başkanımız Mustafa Tabak’ın oturduğu evin hasarlı olduğunu ve eşinin de içeride kaldığını ilettim. Ben o alana ulaşana kadar ilçe başkanımızın eşi enkazdan kurtarıldı. Alana ulaşıp binaların halini gördüm. Büyük bir şaşkınlık… Büyük bir panik… Çok dramatik sahnelerle karşılaştım. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir yanda acıları yüreğimizde hissettik ama bu süreçte siyasi tartışmalara da şahit olduk… Ülkemiz ne yazık ki fay hatlarının üzerine yerleşmiş cennet gibi bir vatan. Bu cennet vatan tabirinin altında da maalesef ki altımız çürük. 1999’da yaşadığımız o felaketten sonra hem hukuki hem de kişi ve kurumlara bağlı olarak düşen birtakım sorumluluklar çıktı. Yeni yasalar hazırlandı; malzeme kullanımı konusunda gerekli her şey yazılıp çizildi. Bu yasada ‘Deprem Vergisi’ adı altında bir ifade de yer aldı. Yani her yurttaş mal ve hizmet alımında Deprem Vergisi olarak oluşturulan havuza para ödedi. Şimdi ise bugüne kadar toplanan 35 milyar doların kaynak olarak nerelere ve ne şekilde aktarıldığı ile ilgili bir türlü açıklama alamıyoruz. Meseleye İzmir depremi özelinde bakacak olursak bizim insanımızda bir karakteristik özellik var; bizler acıları da sevinçleri de çabuk unutuyoruz. Depremin tam da orta yerinde hala kutuplaşmış bir siyaset örneği ortaya koyuldu. Bunu kendi partim için söylemiyorum çünkü bizim Millet İttifakı olarak CHP ile yaptığımız ortaklıkta yerel yönetimlerle ilgili desteğimiz oldu. Maalesef hükümetin ilgili bakanlıkları, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının İzmir Büyükşehir Belediyesi ile koordinasyonlarında bir türlü sağlıklı işbirliği yapılamadı. Örneğin, 12 ve 13 Kasım’da düzenlenen Büyükşehir’in deprem çalıştayına Sayın Valimiz davetli olduğu halde gelmedi. Acının tam da ortasında kutuplaşmaya neden ihtiyaç duyuldu? Bu milletin genetik kodlarında yardımlaşma, yara sarma, bir arada olma var. Ancak bunu ilk önce bu halkı yönetenlerin ortaya koyması lazım. Siyasi partilerimizin genel başkanları alana geldi. Tabi hepsini sayamayız, gelmeyenler de oldu. Parti yöneticisi değil, parti genel başkanı olup buraya gelmeyenler var. Herkes kimler olduğunu biliyor. Sebebi ne olursa olsun, o acılı insanlar destek bekledi. Manevi bir destek… Acıları sarmakta hep birlikte olmak şarttır! Deprem sonrasında alanda kriz masası oluşturdunuz… Depremin hemen ertesi günü böyle bir girişimimiz oldu. İlk önce bir masa bir sandalye ile açık alanda yerimizi aldık. Daha sonra arkadaşlarımız alana baktıklarında boş bir dükkan buldular. Hemen sahiplerine ulaşıp anahtarlarını aldık. Hemen aynı gece iletişim bilgilerimizi yaydık, Whatsapp gruplarını harekete geçirdik. Türkiye genelinde önce il başkanlarının daha sonra İYİ Parti’nin tüm kollarına haber yolladık. Herkes canla başla çalıştı çok iyi bir koordinasyon yakaladık. İhtiyaçları tespit ederek paylaşımlarda bulunduk. Biz kriz masası oluşturup üyelerinden destek toplayan tek partiydik. Bunu da siyasi amaçla yapmadık. Alana giden arkadaşlarımızın parti rozetlerini çıkarttırdık. Merkezimizi kapattık ama hala desteklerimiz devam ediyor. Şu anda en büyük ihtiyaç ne? Şu anda en büyük ihtiyaç barınma. Konteyner kent kurulacağı söylendi. Arkasından da şehir hastanesine yakın binalar yapılacak denildi. Bu binaların bir yıl içinde tamamlanacağı söylendi. Size acı bir örnek vereyim: Evi yıkılan bir insan asgari ücretle bir işyerinde çalışıyor. Babadan kalma bir evi var. Evi yıkıldı… Hükümet, ‘Size konut yapacağız, iki yıl ödemesiz 20 yıl ödemeli ve sıfır faiz’ diyor. Sıfır faiz eyvallah ama konutların maliyeti ile ilgili bir bilgi yok. Şu anda 28 yaşında asgari ücretle çalışan bir genç o parayı nasıl ödeyecek? Kendi binası varken geçmişte hem hükümetin hem yerel yönetimlerin eksiklikleri, görev sorumluluklarından uzaklaşmaları sonucu yıkılmış evlerine yeniden para ödeyecekler. Bunların iyi irdelenip kategorize edilmesi lazım. Bu durum gelir ve yaş durumuna göre belirlenmeli. Devlet desteği bu şekilde olur. Son zamanlarda Türkiye’de en çok konuşulan siyasi partilerden biri de İYİ Parti. İstifalar, ihraçlar yaşandı. Anayasa iddiaları var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim büyük bir seçmen kitlemiz var. 6 aylık bir parti olarak siyasetin kantarına çıktığımızda 9.97’lik bir oyumuz vardı, parlamentoya girdik. Dinamik bir meclis grubumuz var. Dolayısıyla bu tempomuz liderimiz önceliğinde geliştirilen koordineli çalışma noktasında bu ülkede yaşayan oy kullanma hakkına haiz insanların 9.97’sinden yüzde 16.07’sine kadar taştık. Yüzde 50’ye yakın oy artışımız var. Bu artış bazı odakları harekete geçirdi. Parti içinde bir sorun yaratılmak istendi, kısmen yaratıldı. Ancak bu sorunun gerçekte bir sorun olmadığı, kaynağının belgeye dayanmadığı ortaya çıktı. Sayın Ümit Özdağ, İstanbul İl Başkanımız ile ilgili kendisinin FETÖ ile iltisaklı olduğunu iddia etti. Biz bunun gerçeğini öğrendik. Bu sefer ‘Siz HDP dahil dört parti bir araya gelerek anayasa çalışması başlattınız’ dedi. Sayın Genel Başkanımız da çıkıp ‘Biz adı geçen hiçbir partiyle ve dahi kendi mutfağımızda da anayasa çalışma yapmadık. Nokta’ dedi. Şimdi yeni bir şey çıkar mı, belki çıkar. Biz önümüze bakıyoruz. Türk milletinin bizden beklentilerini ortaya koymak için çalışıyoruz ve destek alıyoruz. Bu destek artışı da her geçen gün artarak devam edecek. Oy oranımız yakın bir zamanda yüzde 20’ye dayanacaktır. Parti içinde bunun dışında istifa eden İsmail Koncuk var. ‘Partiyi arızalı gördüm ve bıraktım’ dedi. Soruyorum, sizin gördüğünüz gibi arıza varsa diğer milletvekillerimiz bunu göremiyor mu? İthamların hepsi boşa girdi. Ne FETÖ örgütüyle iltisaklı bir il başkanımız var ne de böyle bir anayasa çalışması var… Biz partimizle bağı kalmayıp bizim aleyhimize konuşanları millete havale ediyoruz. Çünkü Adana seçmeni ona İsmail Koncuk’a İYİ Parti adayı olduğu için oy verdi. Orada her bir İYİ Partili seçmenin onun üzerinde hakkı var. O da bu hakkı görüyorsa milletvekilliğinden de istifa etmeli. Bu tartışmalara sizce İzmir’den dahil olan isimler olur mu? Böyle bir şey mümkün değil. Hiçbir tahrikin gerçek olduğuna inanmıyoruz. İzmir ile ilgili hiçbir sıkıntımız yok. İki vekilimizle yolumuza devam ediyoruz. Biri grup başkanvekili biri eski genel başkan yardımcımız. İkisiyle de son sürat çalışmalara devam edeceğiz. Son olarak bir de korona virüsten bahsedelim… Maalesef ki hala Kovid 19 ile mücadelemiz devam ediyor… Sayın Vali Yavuz Selim Köşger’in desteklediği ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in ortaya attığı ‘Gönüllü karantina’ çağrısının altına imzamı atarım. Halkımızın kendilerini gönüllü olarak karantinaya alması lazım. Bir yıla yaklaşıyoruz ne yazık ki hala gerekenler öğrenemedik. Herkesten gereken tedbirlere uymalarını hem ailelerine hem de kendilerine dikkat etmesini rica ediyoruz. Her şeyin başı sağlık… Kimse ümidi kırmasın. Güzel günler çok da uzak değil. Demokrasinin, adaletin, huzurun yeniden tesisinin önü açıktır. Yağmur Gülü / Özel Haber