Pandemi ve depremin vurduğu üreticinin yeni derdi susuzluk. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zerrin Çelik yağışlardaki düşüş sonrasında tarımda oluşan tabloyu şu sözlerle yorumladı: "Bu sene barajlarda biriken su belirgin oranda azaldı. Biz bu sıkıntıyı yazın da yaşadık. Yağışların azalması bunda büyük bir etkendir. Bazı sulama birlikleri şu anda çiftçilere su veremiyor. Mesela Menemen Ovası'nda pamuk ile ilgili sıkıntı var. Çiftçi son sulamaları yapamadı. O yüzden verimde de sıkıntı var. Birçok bölgede bu sene daha az su kullanıldı. Tarlaya verilmesi gereken su tam anlamı ile verilemiyor. Bazı ürünlerde sorunumuz var. Yağışların olmaması gerçekten bizler için çok kötü. Suya daha fazla ihtiyaç duyan, daha çok sulanması gereken ürünler özellikle tehdit altında. Bunlardan vazgeçilmesi söz konusu olabilir. Bu durum gıda fiyatlarını da etkileyecektir. Bu durum biraz da ne yetiştirip, ne yetiştirmeyeceğimize de bağlı. Örnek olarak mısır suyu çok seven bir üründür. Eğer üretici bunu ekmekten vazgeçerse, özellikle yem bitkilerinde bir açık oluşacaktır. Dolaylı yoldan hayvancılık da etkilenecektir. Çiftçi bu yüzden suya daha fazla ihtiyaç duyan ürünleri ekmekten sakınabilir. Bir diğer sıkıntı da kuru tarım alanları. Yağışlar olmayınca, yağışlarla beslenen tarım alanlarında da üretim düşecektir. Toprak suyu tutamadığından kuru tarım alanları da tehdit altına girmiş oluyor. Biz bu susuzluğun faturasını nasıl ödeyeceğiz, önümüzdeki dönemde göreceğiz. Eğer böyle devam ederse önümüzdeki yaz aylarında risk görünüyor. Süreci izleyip daha net tahminler yapabiliriz. Geçen yıla göre yağış oranlarında bir düşüş söz konusu."

‘ÜRETİCİYE DARBE’

Çelik, küresel iklim değişikliğinin üreticiye de büyük darbe vurduğuna değinerek, "Genel olarak son yıllarda yağış rejiminde bir değişiklik söz konusu. Doğru zamanda, doğru miktarda yağış göremiyoruz. Birden şiddetli yağış geliyor ve her tarafı sel alıyor. Geçtiğimiz aylarda son yağışların ardından sel nedeniyle buğdayda ciddi anlamda ürün kayıpları yaşadık. Çiftçinin tarlasında büyük zarar doğdu. Bu aşırı yağıştan tarlalar sular altında kalınca yüzde 50'ye yakın bir kayıp yaşandı. Yağışlarda azalma söz konusu ancak birden yağmur gelince de metrekareye düşen yağış miktarındaki yükseliş sonrasında taşkınlar ve seller yaşıyoruz. Yaşadığımız süreç biraz da arz talep meselesi. Su yok diye belli ürünler ekilmez ise, arz edilmez yani piyasada bulunmaz. Böyle olunca gıda fiyatları da yükselecektir. Bir yanda susuzluk tehdidi var, tehlike geliyor ama tedbir almıyoruz” diye konuştu.

‘KORUYUCU ÖNLEMLER’

‘Sadece hava olaylarında oluşacak zararları karşılayabilmek adına sigorta yaptırıyoruz. Ama öncesinde bu iklim değişikliğine karşı koruyucu önlemleri almaya yönelik bir çaba yok’ diyerek sözlerini sürdüren Çelik, şöyle devam etti: “Çiftçide de, ilgili kurumlarda da bu yönde bir girişim yok. Tarımda teknolojiyi kullanmaya başladık ama bunlar da tam değil. Basınçlı su sistemleri, damla sulama yöntemleri için krediler ve hibeler var. Özellikle Menemen Ovası'nda uygulanan salma sulama sistemi değiştirilebilir ama onun da maliyeti çok yüksek. Bundan ötürü de yapılmıyor. Teknolojik anlamda suyun etkin yönetimi konusunda yeterli işler yapılmıyor. Sadece vanayı açıp salma sulama yapıyoruz. Suyun yönetimi konusunda önemli bilgi eksikliği var. Üreticilerden ulaşan bir diğer önemli şikayet ise son yıllarda sayıları artan göletler. Sulama amacıyla daha fazla gölet ihtiyacımız varken, rekreasyon amacıyla daha fazla gölet yapılıyor. Elbet onlar da yapılsın ama bu sebepten ötürü su verilmeyen çiftçiler ve dolayısı ile tarım da sıkıntı yaşıyor." Erman Şentürk / Özel Haber