İklim değişikliği insanlığın önündeki en büyük problemlerden biri. ECOBUILD’un araştırmasına göre; iklim değişikliğinin sonuçları sadece 1 Ocak 2021’de İstanbul ve Ankara’da 14 derece sıcakta mont ile dolaşmamıza neden olmadı. Şu an Türkiye'de yaşanan kuraklığın ve pandeminin de sorumlusu… İnsanoğlunun yaptığı en büyük makinanın şehir olduğunu söyleyen Bursa Şehir Plancılar Odası Başkanı Alp Kaya, “Tüm katmanlar iklim değişikliği mücadelesinde farklı stratejilerle yer almalıdır. Geleceğin şehirlerini inşa etmek, bilim ve teknoloji, hükümet ve özel sektör gibi birçok alanda koordineli bir çaba gerektirecektir” dedi.

AKILLI ŞEHİR

Akıllı şehir kavramının çözüm odaklı bir yaklaşım açısından büyük önem arz ettiğine değinen ve doğal sistemlerin kullanım alanlarını aktaran Kaya, “Unutulmaması gereken, akıllı şehir kavramının yani teknolojik optimizasyon sistemlerinin plansız bir şehirde kısıtlı fayda sağlayabileceği. Plansız bir şehrin akıllı şehir olması da olası değil. Dolayısıyla akıllı şehir, yeşil planlamanın bir tamamlayıcısı olmaya adaydır. Akıllı şehir projelerinde şehir plancıları verilerin nasıl kullanıldığına ilişkin parametreleri tanımlamaya yardımcı olmalıdır. Ağa bağlı altyapılar - sofistike çevresel sensörlerden ortak cep telefonuna kadar - kentlilerin bireysel tüketim kalıplarını daha iyi anlamalarına nasıl yardımcı olabilir? Akıllı şehir teknolojilerinden toplanan teknoloji firmalarına göre “zeka” bizlere göre “veri", tasarımcıların bir bina kabuğunun, yerleşim planının, şehir planının çevresel etkilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Şehirleri daha verimli çalıştırmanın ötesinde, tüm bunlar doğal sistemleri ve yaşam kalitesini artırmayı hedeflemelidir.” diye konuştu. Şehir planlama ve kentsel tasarımın en acil çevresel zorluklarımızı çözmeye yardımcı olabileceğini belirten Kaya, “Bugün karşılaştığımız küresel zorluklar - iklim değişikliği, nüfus artışı ve doğal çevrenin bozulması - sadece yaşam tarzımızı değil, gezegenimizin hayatta kalmasını da tehdit ediyor. Birbiriyle bağlantılı bu sorunları ele almak için şehirlere bakarak başlamalıyız. Bugün, kentsel yapılı çevre, tüm sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 70'ini oluşturmaktadır. Şehirler ayrıca doğal kaynaklarımızın büyük çoğunluğunu tüketiyor. Dahası, kentsel alanlar hızla büyüyor. Önümüzdeki 40 yıl içinde dünya çapında 230 milyar metrekarenin üzerinde yeni kentsel gelişim inşa edilecek ki bu, her hafta Paris büyüklüğünde bir şehri gezegene eklemeye eşdeğer. Hızlı kentsel büyümeyi bir tehdit olarak görmek yerine, bunu gezegeni kurtarmak için en iyi fırsatımız olarak değerlendirmeliyiz. Şehirlerimizin doğasını sıfırdan yeniden hayal etmek ve dünyanın kaynakları ve ekosistemleriyle daha dengeli bir gelecek inşa etmek için bir şans. Bu, yapılı çevreyi şekillendirenlere büyük bir sorumluluk yüklüyor.” ifadelerini kullandı.

YA ŞEHİR PLANCILARI?

İş birliği ile ancak çözüme ulaşılacağını aktaran Kaya, “Belediyelerde iklim değişikliği müdürlükleri veya dairelerin kurulması yeterli değil. Bugün ülkemizde yerel yönetimler konunun farkında değil. Neden diyeceksiniz? Aslında bunun cevabı proje edinimi süreçleri ile ilgili. Çünkü ülkemizde bürokratlardan birçok konuda çok iyi bilgisinin olması bekleniyor. Bu da elbette mümkün değil. İklim değişikliği eylem planları ülkemizde ne yazık ki çevre mühendislerinin sera gazi emisyon hesaplama raporları olarak yapılıyor. Bu raporların şehir plancılarıyla tartışılmadığı açık. Şehir plancılarıyla ve tüm diğer disiplinlerle bir planlama yaklaşımıyla bu raporların oluşturulması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber