Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, siyaset gündemini değerlendirdi. Anket şirketlerinin son açıkladığı veriler ışığında siyaset dünyasının yansıttığı tabloyu masaya yatıran ve öngörülerini açıklayan Prof. Dr. Tosun, İzmir için de dikkatleri çekecek açıklamalarda bulundu. Tosun, İzmir’de seçim yarışının ağırlıklı olarak CHP ve İYİ Parti arasında geçebileceğini ileri sürdü. “Araştırma şirketlerinin bulgularını değerlendirdiğimizde ilk önce Genel Başkanlığı’nı Meral Akşener’in üstlendiği İYİ Parti’nin oy yükselişi gözümüze çarpıyor” sözleriyle açıklamalarına başlayan Prof. Dr. Tosun, “Şu anda anket şirketlerine göre oy oranı yüzde 18’lerde. Bunda Akşener’in performansı ve partinin ekonomi politikalarına ilişkin topluma aktarmış olduğu veriler etkili oluyor. İYİ Parti’de birkaç ay önce üst yönetimde bazı değişiklikler yaşandı. Bu değişiklikler içinde özellikle teşkilatların doğrudan Sayın Akşener’e bağlanması dikkati çekti. Geçmişte, Doğruyol Partisi ve Anavatan Partisi’ne oy vermiş merkez sağ seçmen nezdinde İYİ Parti’nin ‘merkez sağ’ olarak konumlandığı gibi bir algı oluşmuş olabilir. Muhtemelen teşkilatlara yönelik katılımlarda da üye artışı söz konusu, bunun en iyi örneklerinden birini İzmir’de görüyoruz. İYİ Parti’nin seçmen tabanı daha önce CHP ve MHP’den aldığı oy ile şekilleniyordu. Kendisini merkez sağda konumlandırma stratejisinin artık seçmen nezdinde karşılık bulduğu görülüyor. İYİ Parti bugüne kadar AK Parti’de kalan, geçmişte merkez sağ partilere oy vermiş seçmen kitlesini artık kendisine çekmeye başladı. Oy artışında bunun etkili olduğunu düşünüyorum” dedi.

ÇIKMA EĞİLİMİ AĞIR’

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakatı açıklayan 6 siyasi partinin genel başkanları toplantılarını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sürpriz bir çıkışta daha bulunmuş, seçime kendi logoları ve isimleriyle girme kararı aldıklarını açıklamıştı. 6’lı masada yaşanan gelişmeleri değerlendiren Prof. Dr. Tanju Tosun, şu ifadeleri kullandı: “6’lı masayı oluşturan partiler şu anda seçim ittifakı yapmış durumda değiller. Türkiye’deki mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine alternatif bir sistem öneriyorlar. Bunu mutlaka bir seçim ittifakı olarak yorumlamamak gerekiyor. En son 6’lı masayı oluşturan partilerin yaptığı toplantıda seçim güvenliği ve ekonomiyle ilgili bir çalışma grubu oluşturacaklarını açıkladılar. Şu anda seçim güvenliği ile ilgili komisyonun çalışmalarına başladığını biliyorum. Ekonomiyle ilgili konuda da bir kurul oluşturdu ve çalışmalarına başlamak üzere. Dolayısıyla bu sürecin sonunda ‘Seçim ittifakı mutlaka çıkar’ demek mümkün değil ama çıkma eğilimi, çıkmama eğilimine göre daha ağırlıkta. 6 parti homojen bir ideolojiye sahip değil. İçlerinde ılımlı milliyetçisi, muhafazakarı, liberali de var. Bu kadar farklı ideolojilere sahip partilerin bir masa etrafında bile toplanması Türkiye siyasetinde uzlaşma kapasitesi üretmesi anlamında önemlidir. Bu seçim ittifakına evrilir mi? Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in hayata geçirilmesi için nihai olarak bir seçim ittifakına yöneleceklerini düşünüyorum. Sayın Babacan tek başına katılma isteğini belirtti ama tek başına katılması ittifak içerisinde tek parti olarak kendisini göstermesine engel değil. DEVA’nın da Gelecek Partisi’nin de içinde birtakım çatlak sesler de olabilir ama bu 6’lı masa etrafında toplanan liderler çalışmalarına devam ediyor. Bunun sonuçlanacağına inanıyorum.”

ARTIK SONUNA GELİNDİ’

“Gezi Davası ve Kaftancıoğlu ile ilgili verilen kararlar... Seçim atmosferinin sert geçeceğinin göstergesi mi?” sorusunu da yanıtlayan Tosun, “AK Parti, 2010 sonrasında siyasal başarısını büyük ölçüde kendi seçmen tabanını diğer partilere kaptırmama anlayışına dayalı seçim konsolidasyonu üzerinden yürütmüştür. Seçmeni kendi etrafında tutabilmek için sürekli olarak kendilerini ‘Biz’, muhalefeti ise ‘Onlar’ şeklinde göstermiştir. Buradan da ister istemez siyasal kutuplaşma ortaya çıkmıştır. Siyasal kutuplaşmanın özellikle AK Parti açısından şöyle bir avantajı var; seçmeni diğer tarafa kaptırmama anlamında ellerini güçlendiriyor. Gezi Davası ile ilgili mahkumiyet kararları, Canan Kaftancıoğlu ile ilgili verilen karar... Muhtemelen önümüzdeki günlerde Ekrem İmamoğlu’nun yargılanması ile ilgili de bir karar çıkacak. Bu doğrudan doğruya hukuki olsa da, ülkede son dönemde hukuk ve siyaset iç içe girmiş durumda. Siyaset toplum nezdindeki meşrutiyetini pekiştirmek için hukuktan bir şekilde fayda ummakta. Kanımca bugünkü durum da bunun göstergesi olarak kutuplaşmanın önünü açıyor. Lakin bu kutuplaşmanın da artık siyasal ömrü ve sandığa yansımasının sonuna gelindi. Bundan sonra bu kutuplaşmadan oy devşirmenin geleceğinin olmadığını düşünüyorum” dedi.

BİLİNÇLİ VE PRAGMATİK’

“Türkiye’de siyaset, iktidar ve muhalefet arasında bir oyundur” sözleriyle açıklamalarını sürdüren siyaset bilimci Prof. Dr. Tosun, “Ancak bu süreklilik içerisinde çok sık değişimler yaşanıyor. İktidarı ele alan aktörler değişiyor. Türkiye’de 30 ila 40 yıl iktidarda kalan bir hakim parti profili yok. En fazla 15 ila 20 yıl iktidarda kalabiliyorlar. İçlerinde en uzun süreli iktidarda kalan da AK Parti. Türkiye’de seçmen, kendisi açısından yararlı olacak, kendi çıkarına hizmet edecek hangi siyasal parti varsa o partiyi iktidara taşımakta. Kendi dünya görüşünü biraz uzak olsa bile olumsuz bakmıyor... Çok bilinçli ve pragmatik bir seçmen var. Her zaman için çıkarları gerektiğinde değişime onay veren bir seçmen kitlesi mevcut. 1980’lerden sonra yerleşik Batı demokrasilerinde de böyle... İktidar, hiçbir siyasal partinin çantasında keklik değil. Seçmen bilinçlendikçe iktidarı değiştirebiliyor. İktidarın değişmesi zaman zaman kimlik referanslarıyla oluyor... Daha ideolojik partilere de zaman zaman destek verebiliyor. Ancak bu ideolojik partilere destek verirken kimlik referansı ile kendi ekonomik çıkarına da bakıyor. 2002’de de böyle oldu, 1983’te de böyle oldu. 2023 seçimlerinde de böyle olacak diye düşünüyorum. İktidar ve muhalefet ilişkileri açısından Türkiye siyasetine bakıldığında; bu gerilim sürdürelebilir değil. Hem toplumun psikolojisi hem de Türkiye siyasetinin psikolojisini bozuyor. Siyasal aktörler sürekli çatışma halinde olduğu için uzlaşmayı zayıflatıyor. Böyle olunca toplumun siyasete duyduğu güven zayıflıyor” ifadelerini kullandı.

EN AVANTAJLI PARTİLER...”

Son olarak İzmir özelinde değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tosun, siyasi partilerin kentteki çalışmalarını masaya yatırdı. “Önümüzdeki seçimde İzmir’de CHP ve İYİ Parti arasında daha sıkı bir rekabet yaşanacağı düşüncesindeyim” fikrini aktaran Tosun, “İYİ Parti başta da belirttiğim gibi merkez sağa oturmaya çalışıyor. Bu stratejisinde başarılı olduğu ölçüde AK Parti’den de CHP’den de sınırlı bir miktar oy alabilir. İYİ Parti’nin seçim performansı, AK Parti’nin İzmir’deki geleceği açısından belirleyici olacaktır. AK Parti’de merkez sağ seçmen var. CHP’nin yüzde 35 ila 40 civarında kemikleşmiş bir seçmeni var. Bu seçmen daha ziyade ideolojik ve kültürel yaşam tarzı referanslarıyla yakın döneme kadar oy kullanıyordu ama son dönemde CHP’nin Türkiye’nin ekonomik sorunlarına yaklaşımını ve sosyal belediyecilik uygulamalarını dikkate aldığımızda muhtemelen 2023 seçiminde şimdiye kadar olmadığı kadar İzmir’de oy alabilir. MHP’nin İzmir’de kontrol ettiği çekirdek bir seçmen var. Stratejisini özellikle merkezde ya da merkez sağ seçmene yönelik hazırlıyor. AK Parti açısından bakıldığında Türkiye genelinde özellikle ekonomik koşullardan kaynaklanan risk nedeniyle kendi tabanını büyütmesi biraz daha zor görünüyor. Ancak seçime bir yıl var... Bu süreç içerisinde ekonomiyi toparlayabilirse 2015 ve 2018’de olduğu gibi İzmir’de partiler arasında sıkı bir rekabet olabilir. Tüm bunlara rağmen en avantajlı partilerin CHP ve İYİ Parti olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER