Kanser, birçok mücadeleye rağmen, hala dünyanın önde gelen ölüm sebeplerinden biri olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) istatistikleri, dünyada her 5 kişiden 1'nin hayatı boyunca kansere yakalandığını, her 8 erkekten 1'inin ve her 11 kadından 1'nin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Ülkemizde ise kalın bağırsak kanserleri kadınlarda ikinci, erkeklerde üçüncü sıklıkta rastlanan kanser türü…

Kolorektal cerrahi ve proktoloji alanlarında uzman olan genel cerrahi uzmanı Op. Dr. Mustafa Göztok kalın bağırsak kanserleri hakkında detaylı bilgi verdi ve bu kanser türlerinde ileri evrede olan hastalara umut olan HIPEC (karın içi sıcak kemoterapi) yöntemini anlattı. Sayın Göztok öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ben 1985 Adana doğumluyum. Lisans öncesi öğrenimlerimin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 2009 yılında tıp doktoru unvanını aldım. 2007 yılında Slovenya Maribor Üniversitesi’nde Gastrointestinal Komplex Hastalıklara Yaklaşım ve Farmakogenetiğin Bu Hastalıklar Üzerindeki Etkinliği’ni araştıran çalışmalarda yer aldım. 2017 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı’nda ihtisasımı tamamlayarak Genel Cerrahi Uzmanı oldum. 2017-2018 yıllarında Şırnak Devlet Hastanesi’nde rekor denilebilecek sayıda ameliyatlara imza atarak mecburi hizmetimi tamamladım. 2018-2022 tarihlerinde İzmir Kolorektal Cerrahi Ekibi’nde ve Onkoloji Cerrahi ekibinde çalıştım. Şu an Bayraklı’da kendi kliniğimde hizmet vermekteyim. ameliyat-hastane   Biraz alanınız ile ilgili konuşalım istiyorum. Kolorektal cerrahi ve proktoloji nedir? Kolorektal cerrahi; kalın bağırsak (kolon), rektum (kalın bağırsağın makata yakın son bölümü) ve makat bölgesi hastalıkları ile ilgilenen tıp dalına verilen addır. Koloproktoloji olarak da adlandırılır. Proktoloji terimi ise; basur (hemoroid), makat çatlağı (anal fissür), pilonidal sinüs (kıl dönmesi), anal fistül ve makat kanserleri hastalıkları ile ilgilenen kolorektal cerrahinin bir alt cerrahi dalıdır.

Benim çevremde de birçok tanıdığım kişide kalın bağırsak kanseri mevcut. Bu konu hakkında söylemek istedikleriniz var mı?

Özellikle kolorektal kanserler yani kalın bağırsak (kolon ve rektum)  kanserleri ülkemizde ve dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı istatistiklere göre, kalın bağırsak kanserleri kadında ikinci, erkekte üçüncü sıklıkta rastlanan kanser tipidir. Yine Sağlık Bakanlığı’nın hastanelerde yatan hasta bilgilerine göre akciğer ve meme kanserinden sonra kalın bağırsak kanseri üçüncü sıklıkta yer almaktadır. Bu rakamlar oldukça ürkütücü olmasına karşın hastalıkla ilgili iki noktanın çok iyi bilinmesini isterim. Kalın bağırsak kanseri önlenebilir bir hastalıktır ve erken evrede yakalandığında tam şifa ile tedavi edilmesi mümkün olan bir hastalıktır.

Sizin de ilgi alanınız olan, ileri evre karın içi organ kanserlerinde yeni umut sıcak kemoterapi diye bir çok reklam görüyoruz. Bu yöntem nedir?

Karın duvarını ve karın içi organlarını örten bir zar yapı vardır. Biz buna periton diyoruz. Kanserlerin bu peritona yayılmasına peritonel karsinomatoz deniyor ve 4. Evre (son evre) kanser türü olarak değerlendirilir. Bu hastalık sıklıkla kalın bağırsak (kolon), rektum, apendiks, yumurtalık (over), rahim (endometrium) ve mide kanserlerinde gelişir. Ayrıca peritonun kendisinden de kanser gelişebilir ve yine aynı şekilde isimlendirilir. 30-40 yıl önce tedavisi olmayan bir hastalık olarak bilinirdi. Ama günümüzde bu hastalığı tedavi edebiliyor ve tam kür sağlayabiliyoruz. Tedavisi ise uzun, meşakkatli, deneyim gerektiren bir cerrahi prosedür ve kemoterapi programını içeriyor. Bu hastalığın cerrahisinde asıl amacımız hastanın karnını açtığımızda gözle görülebilecek tüm tümörleri temizlemek. Ardından gözle görülemeyecek hücresel düzeydeki tümoral implantları yok etmek ve cerrahi sonrası nüks oranını azaltmak için ameliyat sırasında karın içine ısıtılmış kemoterapi uygulamaktır. Biz bu işleme HIPEC (Hyperthermic Intraperitoneal Chemotherapy) diyoruz. Tedavi başarısının yüzde 80’i iyi cerrahiye bağlıdır. Eğer karın içindeki tümörler temizlenmeden operasyon sırasında sıcak kemoterapi uygulanıyorsa bu işlem hastaya yarardan çok zarar verebilir. Etkin cerrahi ve sıcak kemoterapi kombinasyonu bu hastalığın tekrarlamasını engellemektedir.

HIPEC yöntemi hangi hastalara uygulanabilir?

Sıklıkla peritonun kendi kanseri olan psödomiksoma peritonei, apandiks kanseri, kadınlarda yumurtalık (over) kanseri ve kalın bağırsak (kolon, rektum) kanserlerinde sıcak kemoterapiden en iyi sonuçlar alınmaktadır. Bunun yanında mide kanserlerinde son zamanlarda uygulanmaya başlanmış olup başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Pankreas kanserlerinde uygulanan HIPEC uygulanmaları hala deneme aşamasındadır. HIPEC uygulaması karın dışında tutulumların olduğu(Beyin, kemikler, akciğer metastazları vb.) durumlarda yapılmaz. Karaciğerde üç veya daha az metastatik odak varsa bunlar çıkarılarak HIPEC uygulanabilir.

Sıcak kemoterapi uygulaması yaygın bir uygulama mı? Sadece genel cerrahi uzmanları mı yapabiliyor?

Kolorektal cerrahi ile ilgilenen genel cerrahlar tarafından operasyon sırasında uygulanan bir işlemdir. Bu uygulama öncesinde hastanın tetkikleri Genel Cerrahi, Onkoloji, Radyoloji, Patoloji ve Radyasyon Onkoloğu olan uzmanlar tarafından tümör konseyinde ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmelidir. Hastanın özelliğine göre cerrahi plan ve kullanılacak kemoterapi belirlenir.

Kemoterapi alan ya da cerrahi tedavi olan kanser hastalarına oranla HIPEC yöntemi ne kadar başarılı?

HİPEC tek başına uygulanabilen bir tedavi şekli değildir; cerrahi prosedürün bir parçası olarak tanımlanabilir. Tümörün yayılım gösterdiği karın içine doğrudan verilebilmesi ve kemoterapinin en etkin olan sıcaklıkta uygulanması büyük avantaj sağlamaktadır. HIPEC uygulaması farklı karın içi organ kanserlerinde de farklı uzun dönem sonuçlarına sahiptir. Peritonun kendi kanseri olan psödomiksoma peritoneide 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 66-97 civarındadır. Karın içi organlardan yumurtalık kanserleri en iyi faydanın sağlandığı kanserlerdir ve 5 yıllık sağkalım yüzde 50 civarındadır. Kalın bağırsak kanserlerinde 5 yıllık sağkalım oranı uygun vakalarda yüzde 30 civarındadır. Bu hastaların büyük bir çoğunluğu ileri evre kanser hastası olması nedeniyle yaşam beklentileri aylarla sınırlı olan hastalardır. Bu önemli detay göz ardı edilmemeli ve 5 yıllık sağkalımından bahsediyor olmak uygulanan tedavinin başarısıyla ilgili oldukça fikir vericidir.

ERKEN TEŞHİS

Kolorektal kanserlerde erken teşhisin önemli olduğunu ve bu sayede kanserin önlenebilir olduğunu söylüyorsunuz. Okurlarımıza önerileriniz neler olur?

Tarama programları ve kontrol muayeneler ile bu kanserlere hayat boyu yakalanmama şansımız mevcut. 50 yaşına gelen her kişinin sağlık problemleri olmasa da bir kez kolonoskopi yaptırmasını öneriyoruz. Çünkü kolorektal kanserler sinsi ilerleyen bir hastalık olup genellikle ileri evrede olunca bulgu vermektedir. Hemogram düşüklüğü (Kansızlık, anemi), büyük tuvalet alışkanlıklarında değişkenlik, büyük tuvalet sırasında makatta kanama, karın bölgesinde şişkinlik, bulantı, kusma, kısa sürede belirgin kilo kaybı varsa ya da ailenizde bir bireyde kalın bağırsak kanseri bulunuyorsa bu kişilerin mutlaka yaşı ne olursa olsun gayta da gizli kan testi ve kolonoskopi yaptırmasını öneriyoruz. Kolonoskopi sırasında prekanseröz lezyonların yani kanser öncüsü lezyonların (poliplerin) temizlenmesi ileride oluşacak kolon kanserini yüzde 100 engellenmektedir. Hatice Sayılgan Yağcı/ÖZEL Röportaj